İlhak da bir alternatiftir - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cuma, Nisan 26, 2024
ManşetRöportaj

İlhak da bir alternatiftir

tahsin-ertugruloglu

Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu, bugün başlayacak Mont Pelerin zirvesine ilişkin umutsuz konuştu. Zirveden sonuç elde edilemeyeceğini savunan Ertuğruloğlu, yeni alternatiflere işaret etti

REFERANDUM OLMAYACAK: Ertuğruloğlu: Bence yıl sonuna kadar ortaya somut bir belge çıkmaz. Ama Cumhurbaşkanı aynı görüşte değil. Rum tarafının da ne evet ne hayır deme durumunda kalmak istemediğini düşünüyorum. Onlara göre en akılcı yol referanduma gitmemektir

TAYVAN MODELİ VEYA İLHAK: Ertuğruloğlu: Devam eden müzakereden sonuç alınmayacak.  Artık alternatifler üzerinde çalışmak gerekiyor. Dışişleri ve savunması Türkiye’ye bağlı kendi kendini yöneten bir devlet, Kosova veya Tayvan modeli olabilir. Bunun yanında ilhak da bir modeldir


Baykan Gürses ÖZDAĞ

 

Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu, devam eden müzakere sürecinden bir sonucun çıkmayacağını söyleyerek, yeni alternatifler üzerinde çalışmak gerektiğine işaret etti. Ertuğruloğlu, alternatiflerin Türkiye’ye ilhak, Kosova modeli veya Tayvan modeli olabileceğine dikkat çekti. Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın ayinler konusunda kendisini muhatap olarak kabul etmediğini hatırlatarak “Cumhurbaşkanı da o günden sonra benim muhatabım olmadı” dedi. Dünyanın hiçbir yerinde Dışişleri Bakanını muhatap almayan bir Cumhurbaşkanı olmadığını söyleyen Ertuğruloğlu, “Cumhurbaşkanı ile ilişkilerimiz zaten hiç iyi olmadı, geçmişten beri hep çatışma içinde olduk” dedi.

Soru: Müzakereler İsviçre’ye taşınıyor. Ne bekliyorsunuz bu süreçten?

Ertuğruloğlu: Müzakere süreci ile ilgili beni bir beklenti içine sokan bir gelişme görmüyorum. Bunu ilk defa da söylemiyorum. Kıbrıs Türk halkı üzerinde yine bir beklenti yaratılmasını bu süreçlerden bir sonucun çıkamayacağına inanan birisi olarak bunun halka yapılmış bir haksızlık olduğunu düşünüyorum. 50 yıldır bu süreç yaşanıyor. Müzakere sürecinin yapısı itibariyle, iki tarafın kabul edebileceği adil ve kalıcı bir anlaşma ile sonuçlanmasının mümkün olmadığına inanan birisi olarak beklenti yaratma operasyonuna artık son verilmesi gerekiyor. Süreç bu doğrultuda neticelenemez. Çünkü iki tarafın süreçte eşit muamele görmediği, eşit zemine oturtulmadığı ve eşit statü taşımadığı gerçeği göz ardı edilerek yapılıyor. Her iki taraf da aynı Kıbrıs sorununu çözmeye çalışıyor gibi farz ediyor. İki tarafın bahsettiği farklıdır. O yüzden 50 yıldır bir sonuca varılamıyor, varılamaz da!.. Rum tarafının Kıbrıs Türk halkını kendine eşit olarak görmediği gerçeği inkar edilebilir mi. Rum tarafı Kıbrıs Türkünü kendine eşit bir halk olarak görmüyor.

Soru: Masada müzakere edilen yol haritası temelinde sizi rahatsız eden nedir?

Ertuğruloğlu: Müzakere süreci ile ilgili eleştirilerimi gündeme getirirken şuna da dikkat ediyorum, birilerinin benim söylediklerimi “Tahsin Ertuğruloğlu veya hükümet süreci sabote etmeye çalışıyor, daha iş bitmeden hayır kampanyası başlattılar” şeklinde yorumlamalara yol açmamasına dikkat ediyorum. Son derece rahatsızım.

Soru: Nedir rahatsızlığınızın sebebi?

Ertuğruloğlu: Süreçten de rahatsızım, Rum tarafının verdiği beyanatların süreci daha doğru tarif ettiğini düşünüyorum. Türk tarafından hep aman olumlu bir şeyler söyleyelim öncelik var. Gerçek sıkıntı ve tehlikeleri halktan saklamaya çalışan bir hassasiyet olduğunu düşünüyorum.

Soru: Hükümetle Cumhurbaşkanın nasıl bir ilişkisi var?

Ertuğruloğlu: “Sene sonuna kadar varılacak bir anlaşmaya desteğimiz vardır” dedi Başbakan. Onu söylersiniz, Ankara da söyler biz de söyleriz. Sene sonuna kadar olan süreci sabote etmekle suçlanmamak adına kendimizi frenliyoruz. Çok fazla konuşmamaya çalışıyoruz. Tam tersine diyoruz ki, bu süreç, normal seyrini yaşasın. Müzakere süreci kendi dinamikleriyle varacağı neticeye varsın, kendiliğinden netice ortaya çıksın; bu da ya anlaşacağız, ya da anlaşmamak üzere anlaşacağız olmalı.

Soru: Bu son denememi mi size göre?

Ertuğruloğlu: Son denemedir.

Soru: Neye göre son?

Ertuğruloğlu: Bu hem Türkiye’nin yıllar öncesinden Ahmet Davutoğlu’nun Dışişleri Bakanlığı döneminden ifade edilmeye başlandı.  “Bu artık son denemedir,  netice alınmazsa Kıbrıs Türkü üzerindeki haksız ambargolar devam ettirilemez” politikası yıllar önceden gündeme geldi. Şimdi doğal bir takvim gündeme geldi, Rum tarafının Cumhurbaşkanlığı seçimi nedeniyle…2017’nin başından itibaren seçim yılına girileceğinden dolayı… Zaten 50 yıldır aynı konular defalarca müzakere edildi. Yeter artık. Yeni müzakere edilecek bir şey kalmadı ki. Herkes herkesin ne düşündüğünü biliyor.

Soru: Yılsonuna kadar ortaya somut bir metin çıkmaz mı size göre?

Ertuğruloğlu: Bence yok. Ama Cumhurbaşkanına göre var. Rum tarafına göre de yok bence. Rum tarafının referanduma gitme gibi bir politikası olduğunu düşünmüyorum, inanmıyorum. Rum tarafının ne evet ne hayır deme durumunda kalmak istemediğini düşünüyorum. Onlara göre en akılcı yol referanduma gitmemektir, bu nedenle süreci askıda tutmaya çalışıyorlar. Bence yıl sonuna kadar da somut bir belge çıkmayacak.

Soru: İsviçre’de liderler neyi görüşecek?

Ertuğruloğlu: O da hala belli değil. İlk toprak görüşülmeye gidilecekti. Rum tarafı hala onu söylüyor. Türk tarafının söylemeye çalıştığı başka şey var. Cumhurbaşkanı ve ekibinin ilk açıklamaları başkaydı. Şu anda İsviçre’deki süreç tam net bir hal almış değil. Beklentiler yine farklı. Rum tarafı işgali sonlandırmaya çalışan bir beklenti içinde, toprak alacağı beklentisi içinde gidiyor. Rum tarafı alacağı toprakla çoklu görüşmeye geçmeyi söylüyor. Peki Türk tarafı toprak konusunu bağladı mı, Cumhurbaşkanı ve ekibi ne verileceğini kiminle görüşüp karara vardı ki, gidip İsviçre’de “şuraları vermeye hazırım” diyecek.

Soru: Hükümetle bir istişare yok mu hiç?

Ertuğruloğlu: Benimle değil. Ben sayın Cumhurbaşkanını bildiğiniz gibi ilk göreve geldiğimde gidip ziyaret ettim. Kendisine farklı dünyalarda olduğumuz biliniyor dedim. Sizin duruşunuzu destekleyenler olduğu gibi bu duruşa muhalif olanlar da var dedim. O kitlelerin de düşüncelerine tercüman olunması gerekir, bu nedenle zaman zaman ben beyanatlar vereceğim, bu beyanatları sizi eleştiren beyanatlar olarak yorumlamayın, tam tersine sizin masadaki elinizi güçlendirme adına verilmiş açıklamalar olarak yorumlayın dedim.

Soru: Söylediğiniz gibi yorumlandı mı?

Ertuğruloğlu: Hayır, bana dedi ki “az beyanat ver”. Yani bana “benim işime karışma” dedi.

Soru: Öyle mi yaptınız peki?

Ertuğruloğlu: Hayır. Ama normalde vereceğim kadar beyanat da vermedim. Dışişleri Bakanı olarak Kıbrıs sorunundaki gelişmelerde sesimi çıkarmayacağım. Kaldı ki, ayinler konusunda da Cumhurbaşkanı çıktı ve  “Tahsin Ertuğruloğlu, Dışişleri Bakanı benim muhatabım değil” dedi. O günden itibaren Sayın Cumhurbaşkanı da benim muhatabım değildir. Kendi Dışişleri Bakanına muhatabım değildir diyen bir Cumhurbaşkanı dünyada tanımıyorum. Cumhurbaşkanı ile ilişkimiz iyi başlamadı. Geçmişten gelen farklılıklarımız var. UBP-TKP koalisyonunda da yine beraberdik. Yine hep çatıştık.

Soru: Yani cumhurbaşkanı farklı görüşleri dikkate almıyor mu?

Ertuğruloğlu: Bizim ifade ettiğimiz görüşleri duymak istemiyor. Bu görüşler ifade edildiğinde masada bunların kendisi tarafından Türk tarafının lehine kullanılabilecek argümanlar olduğunu göremiyor. Tam tersine ona göre müzakere sürecini zora sokan görüşler olarak algılıyor.

Soru: Cumhurbaşkanı da “çözüm olmazsa başka alternatifleri görüşürüz” dedi. Nedir bu alternatifler? Ne zaman gündeme gelmeli?

Ertuğruloğlu: Cumhurbaşkanının neyi kastederek konuştuğunu bilmiyorum. Bugüne kadar bütün dikkatler çözüm dedikleri bir sürece bağlandı. Ben de diyorum ki, bu görüşü ilk ifade etmeye çalışanlardan biri de ben oldum. Çözüm olmadığı takdirde, neler gündeme geleceğinin de artık çalışmasının yapılması lazım. İfade edilmese bile, dikkat dağıtmama adına herkes şimdiden ne olabilir bu alternatifler diye düşünmelidir.

Soru: Bu alternatiflerle ilgili Dışişleri Bakanı olarak bir şey yapıyor musunuz?

Ertuğruloğlu: Ben kişi olarak ne olabilir diye düz mantık yürüterek, seçenekleri ortaya koyuyorum.

Soru: Türkiye yetkilileri ile bu alternatiflerle ilgili istişare içinde misiniz?

Ertuğruloğlu: Hayır. Ama bu görüşleri Ankara’da da ifade ettim. Ama Ankara’nın böyle bir çalışması var mı, bilmiyorum. Bu seçenekler arasından KKTC’nin tanınmasını tercih ederim. Bugüne kadar hiç uygulanmamış bir politkadır. Her ne kadar da siyasi muhaliflerimiz bizi “30 senedir bu devleti idare ettiniz, neden tanıtmadınız” diye eleştiriyor. Ama tanınma diye bir politika bugüne kadar hiç uygulanmadı. Uygulanmamasının nedeni de yürütülen müzakere süreçleriydi. Müzakere süreçleri devam ederken tanınma gündeme getiremezsiniz. Tanınma süreci alternatiflerden biridir. Özerk Cumhuriyet de alternatiflerden birisidir. Dışişleri ve savunması Türkiye’ye kalmış onun dışına kendi kendini yöneten bir devlet burada olabilir. Kosova modeli, kısıtlı tanınma süreci de bir alternatiftir. Tayvan modeli de bir alternatiftir. Veya ilhak da bir modeldir. Türkiye’ye bağlanma da bir alternatiftir. Bunları ifade ederken, bu olsun anlamı değildir. Olabilecek alternatifler bunlardır. Şimdiden biz bunları ön plana çıkaralım ve bunları deklare edelim de demiyorum. Ama bu süreç arzu edilen anlaşmayı yaratamazsa o gün düşünmeye başlamayalım. Bir çalışma yapalım. Bunu kendi başımıza belirleyecek bir kapasite içinde de değiliz.

 

 

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar