Geldik işin sonuna.
Son düzlüğe.
Son düzlükte önce kesin olan bir şey vardır.
Bu yazı son seçim yazısı olmayacak.
Seçim yasaklarının yürürlüğe girdiği pazar gününden önceki son yazıdır.
Ama pazartesinden cumartesine kadar yazmaya devam edeceğiz.
Biraz dolambaçlı bir anlatım mı oldu?
Olabilir.
Fakat neyi anlatmaya çalıştığımı herkes çok iyi anladı.
Pazar günü bu sütunda seçim yazısı göremeyeceksiniz.
Çünkü yasak.
Pazartesi maça devam.
Çünkü artık herkesin bildiği kesin sonuç şudur;
Bu seçim ikinci tura kesinlikle kalır.
“Birinci turda biter” diyenin bile ikinci tura kalamayacağı ihtimali da mevcuttur.
Son düzlükte kesinleşen budur.
***
Heyecansız ve renksiz başlayan seçim propaganda süreci son hafta hızlandı.
O kadar ki yapılan öngörüleri altüst edercesine.
Anketörlerin düştüğü sefil durum da cabası.
Seçim yorumcularının ve anketçilerin yüzde 5 oy biçtiği bir aday son haftaya büyük bir deparla girdi.
Malum ya tekrarlayıp duruyordu “ben bin metre koşucusuyum” diye.
Son düzlükte attığı deparla bütün dengeleri altüst etti.
Kudret Özersay’dan bahsediyorum.
Derviş Eroğlu’na “dersini verme” lobisinin yaptıkları, son haftanın en önemli sürprizi oldu.
Belediye Başkanlarının Kudret Özersay’a peş peşe destek açıklamaları perde gerisinde “Eroğlu’na dersini verme” lobisi vardır.
Perde gerisi derken öyle komplo teorileri türetmeye gerek yok.
Bazıları “elçilik devreye girdi” diyerek komik duruma düştüler, Eroğlu’nun propaganda maşası olduklarını kanıtladılar.
Mesele basittir;
UBP kurultaylarında ve yerel seçimlerde Eroğlu’nun hırpaladıkları şimdi Eroğlu’nu hırpalıyor.
İntikam alıyorlar.
Hem de ne intikam.
Derviş Eroğlu’nun oyları hızla yıkılıyor.
Kudret Özersay yükseliyor.
Bu yükseliş Özersay’a ikinci tura kalmasını sağlayabilecek mi?
Bu soruya net bir cevap vermek mümkün değildir.
***
İki partinin cılız desteğine rağmen Başkent Lefkoşa merkezli iyi bir çıkış yakalayan Mustafa Akıncı “cevap meydanda” operasyonuyla kendi kendine zarar verdi.
Akıncı’nın etrafındakilerin “ego şişmesi” aslında asla yapmaması gerektiği şeyi ona yaptırdılar ve meydana çıkardılar.
Akıncı’ya oy verecek olup da o meydana asla gitmeyecek olanları hesaplayamadılar.
Son dönemeçte Akıncı’nın “meydan yarası” almasına neden oldular.
Bu ülkenin basit bir gerçeği vardır.
CTP ve UBP alacakları oy oranlarından bağımsız meydanları doldurmayı çok iyi biliyorlar.
Bu gerçek dün akşam kendini bir kez daha gösterdi.
Ve Akıncı meydanlarda üçüncü duruma düştü.
Dedik ya “ego şişmesi…”
***
Sık sık belirtmiştim.
Bu seçimin sonucunu kadın seçmenler ve kırgın CTP’liler belirleyecek.
Son bir gün kala bu gerçeklik kendini muhafaza ediyor.
Eğer kadınlar “bir de kadın adaya şans tanıyalım, oy verelim” noktasında ikna olurlarsa ve eğer kırgın CTP’liler “bu seçimi kaybedersek CTP mahvolur” noktasında hareket ederlerse belirleyici olabilirler.
Neyse fazla kalmadı.
Pazar akşamı saat sekiz itibarıyla ikinci turu konuşmaya başlayacağız.
İkinci turda bakalım kim kiminle nasıl bir ittifak yapacak.
