İki parti tek hükümet - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Perşembe, Nisan 25, 2024
KıbrısManşet

İki parti tek hükümet

Maliye Bakanı Serdar Denktaş, hükümetin uyum içerisinde olduğunu, milletvekilleri ve bakanlar arasında doğru ilişki kurulduğunu belirterek, “UBP ve DP’nin bir bütünsellik” içinde ülkeyi yönettiğini vurguladı

BİRLİKTE YÖNETİYORUZ: Denktaş: İşin doğrusu Hüseyin beyle benim aramda her ne kadar da kişisel geçmiş sorunlar olsa da her ikimiz de bunu bir tarafa koyarak bu hükümeti yürütme noktasında hedefimizi ortaya koyduk. Son derece iyi ilişki içindeyiz. Hep birlikte yönetiyoruz

MUHATABIM ELÇİ- BAKAN: Türkiye ile ilişkilerin olması gerektiği düzeye ulaşmasının en büyük arzusu olduğunu söyleyen Denktaş: Şu anda ofis olarak adlandırılan, eski Yardım Heyeti ile benim bir muhataplığım yok. Benim muhatabım gerektiği zamanlarda Büyükelçi, ya direkt ilgili bakan…

MUHTACIZ DEMEK DİLENMEKTİR… Kıbrıs sorunu konusunda Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’ya göndermede bulunan Denktaş “Çözüme muhtacız” hissiyatı ile yola çıkmak bir anlamda “dilenmektir”. Böyle algılarız. Başbakan bunu seslendirmiştir” dedi

TC’DEN KAYNAK GELSİN, DEVAM ETSİN… Türkiye’den gelen kaynağın devamını isteyen Denktaş “Biz gelirimizi artıralım, Türkiye’den gelen kaynak azalsın yaklaşımında değiliz. Biz gelirimizi artıralım, Türkiye’den gelen kaynak da gelsin, kalkınmanın önünü daha hızlı şekilde açalım. Hedefimiz budur” dedi

Baykan Gürses ÖZDAĞ

Başbakan Yardımcısı Maliye Bakanı Serdar Denktaş hükümette uyum olduğunu söyledi, “Tek parti gibi çalışıyoruz” dedi.

Kıbrıs sorunu konusunda Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’ya da göndermede bulunan Denktaş “Çözüme muhtacız hissiyatı ile yola çıkmak bir anlamda dilenmektir. Böyle algılarız. Başbakan bunu seslendirmiştir” dedi.


Türkiye’deki Gülen Cemaati’ne mensup kişilerin Kuzey Kıbrıs’taki ekonomik faaliyetleri konusuna değinen Denktaş “Bu ticari ilişki nedeniyle bu da FETÖ’cüdür yaklaşımı bizim kabul edeceğimiz bir yaklaşım değildir. Unutulmamalıdır ki, bugün FETÖ diye anılan ama Fethullah Gülen diye bilinen kişi ve ona yakın  kişiler Türkiye’de çok kısa bir geçmişe kadar çok muteber kişilerdi. Peki Kıbrıslı Türkler bu kapalı ortam içinde bu muteber iş adamlarıyla iş ilişkisi kurmakla bir örgüt üyesi haline mi geliyor” şeklinde konuştu.

Türkiye’den gelen kaynağın gelmeye devam etmesini isteyen Denktaş “Dolayısıyla biz gelirimizi artıralım, Türkiye’den gelen kaynak azalsın yaklaşımında değiliz. Biz gelirimizi artıralım, Türkiye’den gelen kaynak da gelsin, kalkınmanın önünü daha hızlı şekilde açalım. Hedefimiz budur” dedi.

 

Soru: Nasıl bir kamu maliyesi yönetimi uyguluyorsunuz?

Denktaş: Göreve gelmeden önce maaşların ödenmesi sıkıntılıydı, asla ödenemez deniliyordu. 3 günde onu çözdük. Şu an geçmiş yıla oranla yerel gelirlerimizde %18’i bulan bir artış var. Kayıp kaçak üzerine çok anlamlı bir şekilde gidiyoruz.

Vergi verenin daha da vereceği değil, vermeyenleri tespit etmeye çalışıyoruz. Güzel bir artışımız var. KDV gelirlerinde istediğimiz artışı sağlayamadık, onun da önlemlerini alıyoruz. İstediğimiz artışı sağlayamamanın nedeni de piyasaya devletin var olan borçları nedeniyle insanlar ödeyemez duruma düşmüştü. Bunu gidermeye çalışıyoruz. Durumumuz iyidir. Daha düzgün bir yapı içinde işler yürümeye başladı.

 denktaş1

Soru: Yıllardır söylenen “kendi ayakları üzerinde duracak” bir ekonomi yaratma hedefiniz var mı?

Denktaş: O hedeften hiç kopmayız. Şu anki yerel gelirlerimizle tüm cari harcamalarımızı karşılıyoruz. Ve bir miktar da küçük yatırımlar için kullanma imkanımız doğuyor. Bu imkan gelecek yıl daha da yükselecek.

Türkiye’nin yardımları elbette devam etmeli. Büyük alt yapı yatırımları için, ekonomiyi kalkındırmak için kullanılmaya devam etmeli. Dolayısıyla biz gelirimizi artıralım, Türkiye’den gelen kaynak azalsın yaklaşımında değiliz. Biz gelirimizi artıralım, Türkiye’den gelen kaynak da gelsin, kalkınmanın önünü daha hızlı şekilde açalım. Hedefimiz budur.

 

“Tek parti hükümeti gibiyiz”

Soru: Hükümet uyum içinde çalışabiliyor mu?

Denktaş: Bu ana kadar kriz denilecek bir durum olmadı. Bütün bakanlar birbirine yardımcı olacak şekilde çalışıyor. UBP’li bakanlarla benim yaptığım görüşmeler, DP’li bakanlarla Başbakan’ın yaptığı görüşmeler sürekli devam ediyor.

İki ayrı krallık, federasyon  kurmuş gibi değil, bir tek parti, hükümetindeymişiz gibi çalışıyoruz. Başbakan’la sürekli istişare içindeyim. Karşılıklı bir birimize danışarak adım atmaya çalışıyoruz.

 

Soru: Hükümet ortağınızın kendi içinde bir sorunu var mı? Başbakan bir anda kabinede değişiklik söz konusu değildir dedi. Bu bir sorunu mu işaret ediyor?

Denktaş: Yok. Benim gördüğüm şu anda kabine üyeleri kendi içinde son derece uyumlu. Ama parti içinde başka sıkıntı var mı bileceğim bir iş değil.

 

“Geçmişi tamir ettik”

Soru: Hükümetin icraat performansı ağır ve aksak bulunuyor. Bu durum sizi rahatsız etmiyor mu?

Denktaş: Bu son 3 ay biraz geçmiş yıldan kalanları tamir etme, ödeme yönünde gitti. Bu 3 ay içinde eksiklikleri tamamlayama çalıştık. Şimdi yeni bütçe taleplerini almaya başladık.

Dolayısıyla yeni bütçe görüşmeleri ve uğraşlarıyla gidecek. Bu esnada da tabi ki yine icraatları devam ettirmeye çalışacağız. Kendi icraatlarımıza Ocak’tan itibaren uygulamaya başlayacağız. Ekonomik protokolde şu anda geri kaldığımız unsurlar var.

Nedeni önce arkadaki boşluğu doldurmamız lazımdı ki devamını getirelim. Ama geçen hafta yaptığımız toplantıda gördük ki Haziran’da yapılması gereken kararlar vardı, bunların tümünü Mart ayına kadar bitirmiş olacağız. Mart’tan itibaren de güncel konulara devam edeceğiz.

 

Soru: Türkiye’den bir baskı görmüyor musunuz bu gecikmeler için?

Denktaş: Hayır. Onlar da bir gayret içinde olduğumuzun farkında. Geçmişten kalan bir takım aksaklıkları ortadan kaldırma gayreti içinde olduğumuzun onlar a farkında… Bir baskı yok. Ama hatırlatma var.

Şurada geç kalıyorsunuz diye mesajlar da geliyor, gelmiyor değil. Ama zaten farkındayız. Bu protokol içindeki eylem planında nerede geç kaldık, kim ne durumdadır kendimi yaptığımız için raporlara giriyor. Farkındalar. Bir sıkıntı yok.

 

“CTP’liler 10 defa düşünsün”

Soru: Şu anda Türkiye ile nasıl bir ilişki içindesiniz. Sizin ve hükümet ortağınız için en sık yapılan eleştiri “emir alan, uygulayan”, “ne denirse yapan” pozisyonunda olmanızdır. Böyle misiniz?

Denktaş: CTP’de birlikte görev yaptığım arkadaşlar böylesi bir suçlamada DP ile ilgili bunu söylerken 10 defa düşünmelidirler.  Gerçekten bu söylenene kendileri de inanıyor mu, düşünmeleri lazım.

Bizim ilişkimiz son derece iyidir Türkiye’deki makamlarla. Konuşurken saygı her zaman oradadır. Katılmadığım bir konu olduğunda bunu açık açık söyleyenlerdenim. Bir sıkıntı ben yaşamıyorum. Burada kendi içyapımızdaki ilişkilerde şu anda ofis olarak adlandırılan, eski Yardım Heyeti ile ilgili benim bir muhataplığım yok.

Benim muhatabım gerektiği zamanlarda Büyükelçidir, herhangi bir şey gelecekse ya direkt ilgili bakandan veya Büyükelçi üzerinden geliyor. Bu 3 ay içinde hiçbir müdahaleleri olmadı. Müsteşarım iki kez Türkiye’deki olaylar sonrasında imzaladığımız mali protokolün gerekleri yerine gelirken bir aksama olup olmayacağını görüşmeye gitti.

Ama son derece iyi bir ilişki düzeni oluşturduk diye düşünüyorum. Yavaş yavaş esas olması gereken ilişki düzeyine de geçilecek. Büyükelçinin de ortaya koyduğu tavır son derece olumlu. Bizim de art niyetli olmadığımızı görüyor. Ümit ediyorum ki bu hükümetin en büyük başarısı bu süreçte bu ilişkileri doğru, olması gereken raya oturtacak olmasıdır.

 

Soru: Bu hükümet uzun soluklu olabilecek mi? Yeni yasama döneminde nisap sorunu yaşayabilirsiniz. Parti içinde rahatsız olan kesimler bu süreci size göre zorlar mı?

Denktaş: Şu anda hiçbir sorun yok . Nisap sorunu yaşar mıyız, mümkündür 39 kişilik bir hükümeti de gördük. Nisap sorunu yine yaşamaktaydılar. İlk dönemi gayet iyi geçirdik.

Bundan sonraki dönemi de aynı şekilde geçireceğimizi ümit etmekteyim. Milletvekillerinin ilişkileri iyi. Nisap sorunu çıkaran ya da çıkarmaya kalkışan bilecek ki halk tarafından suçlanacaktır.

Geçmişte hak olduğu halde ödenmeyen bir sürü geri kalmış işi ödedik. Örneğin 2011 sonrası göreve başlayan öğretmenlerin hazırlık ödenekleri ödenmemişti, onu çözdük. 2015-2016 yılını da ödüyorum şimdi. Ek mesailer ödenmemişti. Onları ödedik.

Tüm bu sıkışıklık içinde geçmiş borçları bırakın, 200 milyona yakın da yeni iş imkanı yatırım imkanı açtık. Bir rahatlama var.  Böyle bir dönemde birinin taş koyması demek vatandaştan tepki alacağını bilmeli. Bütün arkadaşların el birliği ile ileriye yürüyeceğiz. Başka yol yok.

 

“Hükümeti ben yönetmiyorum”

Soru:  Hükümeti siz yönetiyorsunuz deniliyor. Bu algı ortağınızı rahatsız etmiyor mu?

Denktaş: Elbette rahatsız eder. Benim Parti Başkanlığını yürütürken aslında Serdar değil bir başkası yönetiyor denildiğinde rahatsız olur musunuz, eder tabii. Ama işin doğrusu böyle bir durum yoktur.

Geçmiş yılların getirdiği tecrübe ile görüşlerimizi ortaya koyduğumda bu mantıklı ise ve arkadaşlar bunu saygı ile karşılıyor. Başbakan da dahil. Onlardan bir görüş geldiğinde aynı saygıyla biz de bunu değerlendiriyor ve yoluna koyuyoruz.

Bu karşılıklı bir durumdur. İşin doğrusu Hüseyin beyle benim aramda her ne kadar da kişisel geçmiş sorunlar olsa da her ikimiz de bunu bir tarafa koyarak bu hükümeti yürütme noktasında hedefimizi ortaya koyduk. Son derece iyi ilişki içindeyiz. Hep birlikte yönetiyoruz.

 

Muhtacız demek, dilenmektir

 

Başbakan Hüseyin Özgürgün’ün, Cumhurbaşkanına yönelik eleştirilerini yorumlayan Serdar Denktaş, Özgürgün’ün açıklamalarına destek verdi.

Denktaş, bu yöndeki soruyu yanıtladı:

Soru: Kıbrıs sorununda önemli aşamaya gelindi. Başbakan Cumhurbaşkanına yüklenerek masada “dilencilik” yapmakla suçladı. Hükümet Cumhurbaşkanına karşı bir tavır mı alıyor?

Denktaş: Tepede fikir ayrılığı olması gayet doğaldır. Fikir ayrılığı nedeniyle kırgınlık ve ilişkilerle diyaloğun kopması diye bir şey olmaz. Başbakanın söyledikleri, bizim düşünce eksenimiz etrafında buluşan insanların hissiyatıdır. “Çözüme muhtacız” hissiyatı ile yola çıkmak bir anlamda “dilenmektir”. Böyle algılarız. Başbakan bunu seslendirmiştir.

Buna karşılık Cumhurbaşkanının verdiği bir başka yanıt var. Ama unutulmaması gereken iki tarafın da bir çözümle ilgili vizyonunda farklılıklar vardır. Dolayısıyla bu tartışmanın olması son derece sağlıklıdır da aslında. Cumhurbaşkanının elini de zayıflatacak bir tartışma yöntemi değildir.

Yeter ki diyaloğu koparacak, ilişkiyi kesecek bir noktaya gelmesin bu ilişkiler. Başbakanla konuştuğumda o noktada olmadığını görüyorum. Cumhurbaşkanının da o noktada olmadığını biliyoruz. İlişkilerde bir sorun olmaz.

 

Soru: Vizyon farklılığı dediğiniz bir kaos ortamı yaratır mı?

Denktaş: Götürmez. Bizim kararımız metin ortaya çıktığında ve bizim hissiyatlarımızı içermediğini görürsek o zaman kampanyamız elbette ret kampanyası olur. Hükümetteki her iki parti referandum aşamasında ne yapacağına kendi karar verecektir. Bütün mesele bizim hükümet olarak tavrımızda masayı ortadan kaldıracak bir girişimimiz yoktur.

 

İnsanımıza, FETÖ’cü suçlamalarını kabul etmem

Türkiye’de meydana gelen 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında, özellikle KKTC iş dünyasına yönelik dedikodu ile başlayan “FETÖ’cü” suçlamalarını değerlendiren Denktaş, bunu sert bir dille reddetti.

İşinsanlarının daha düne kadar muteber olanlarla iş yaptığını söyleyen Denktaş, ilgili soruya sert yanıt verdi:

Soru: Türkiye’deki 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında Kıbrıs FETÖ tartışmalarının içine çekilmeye çalışıldı. Belirlenen bir işadamı ya da kesimler var mı? Bir medyaya yapılan FETÖ’cü suçlaması ile çok ilgilendiniz. Bu sürecin neresindeyiz?

Denktaş: Hükümetin bu konuda yapacağı çok bir şey yoktur. Eğer Türkiye’den kendi yaptıkları çalışmalar sonrasında yeterli delil ve talep gelmesi halinde yasal prosedür içinde bu talep gündeme alınır  ve gereği yerine getirilir. Şu ana kadar böyle bir girişim olmadı.

Şu yoktur Kıbrıs’ta, örneğin Türkiyeli bir işadamının FETÖ ile bağlantısı olması gerekçesiyle göz altına alındığı ortaya çıktı. Göz altına alındı gerçekten ilişki var mı yok mu ortaya çıkar. Ama bu kuruluşla ve bu işadamıyla burada ticari ilişkiler geliştiren insanlarımız var mı, vardır.

Bu ticari ilişki nedeniyle bu da FETÖ’cüdür yaklaşımı bizim kabul edeceğimiz bir yaklaşım değildir. Unutulmamalıdır ki, bugün FETÖ diye anılan ama Fethullah Gülen diye bilinen kişi ve ona yakın  kişiler Türkiye’de çok kısa bir geçmişe kadar çok muteber kişilerdi.

Peki Kıbrıslı Türkler bu kapalı ortam içinde bu muteber iş adamlarıyla iş ilişkisi kurmakla bir örgüt üyesi haline mi geliyor. Bunu kimse Kıbrıslı Türklere yaptıramaz. Kıbrıslı Türkler arasında böylesi bir örgütsel bağ olduğu inancını taşımıyorum.

Elbette somut belge-bilgi gelirse gereği yapılır. Geçen günlerde Türkiye’den Dışişlerinde sözleşmeli danışman olarak çalışan bir kişinin bir gazetemizle ilgili söylemleri çıktı. Orada hemen devreye girdik, çağırdık konuştuk. Şunu anlamamız lazım, bu insanların Türkiye’de 15 Temmuz gecesi yaşadıkları travma anlaşılır olmalıdır. Biz aynı travmayı 15 Temmuz 1974’de yaşadık. Kolay değil. Orada yaşadıkları psikolojik travma içerisinde gelip burada da çok yakın gördükleri devlet içinde de varmış gibi göstermelerini anlayışla karşılarım.

Ama onlar da bilecek ki bizim ülkemizde hiçbir Kıbrıslı Türk böyle bir suçlamayı kabul edecek durumda değildir. Kendisine de açık şekilde söyledim. Suçlanan isimler benim her gün fikirsel anlamda mücadele ettiğim, anlaşamadığımız kesimler. Ama benim ülkemin insanıdırlar ve bilirim böyle bir ilişkiye de asla girişmezler.

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar