Kıbrıs Türk Gazeteciler Birliği, üç kişilik bir komite oluşturdu.
Kağıda basılı gazetelerin sorunlarını tespit etme komitesi.
Komitede KIBRIS Medya Grubu Genel Yayın Yönetmeni Süleyman Ergüçlü, Yenidüzen Gazetesi Genel Müdür ve Genel Yayın Yönetmeni Cenk Mutluyakalı ile ben yer aldık.
Üyesi olduğumuz Gazeteciler Birliği'nin görev yönergesi sonucu kağıda basılı gazetelerin sorunlarını tespit etme amacıyla bir dizi görüşme ve toplantı yaptık.
Başbakan Özkan Yorgancıoğlu ile iki kez, Başbakan Yardımcısı Serdar Denktaş ve Maliye Bakanı Zeren Mungan ile birer kez bir araya geldik.
Bunların sonucunda hazırladığımız raporu bize görev veren Gazeteciler Birliği Yönetim Kurulu'na sunduk.
Yönetim Kurulu sunduğumuz raporu onayladı ve Başkan’ın imzasıyla hükümete gönderdi.
Sunduğumuz ve onaylanıp hükümete gönderilen 3 sayfalık rapor bu köşeye sığmayacak kadar uzundur.
Zaten Gazeteciler Birliği tarafından kamuoyu ile paylaşılmıştır ve ilgililerin bilgisindedir.
Belirtmem gereken şudur;
Biz bu görevi aldığımızda ve nihayetlendirip Gazeteciler Birliği Yönetim Kurulu’na sunduğumuzda amacımız pek çok kesimin yaptığı gibi “bağcıyı dövmek” değildi.
Eğer öyle bir niyetimiz olsaydı bunu çok da kolay bir şekilde yapabilir ve pek çok kesimlerin yapıp da sonuç aldığı gibi kısa sürede de amacımıza ulaşabilirdik.
Bizim hedefimiz yaşanan sorunlardan dolayı zor bir dönemden geçen kağıda basılı gazetelerin sorunlarını tespit edip bu sorunları çözmesi gerekenlere iletmekti.
Bunu yaparken gazete ve televizyonlara çıkıp kamuoyu üzerinden hükümetle diyalog kurma yolunu da tercih etmedik.
Konuşarak ve müzakere ederek meselenin hallolmasını istedik.
***
Fakat ne yazıktır ki kullandığımız yöntem ile henüz bir sonuca ulaşamadık.
Hazırladığımız rapora ve kullandığımız yönteme sempati belirtilmesine rağmen adım atılmasında pasif davranılmasını doğrusu anlamakta güçlük çekiyoruz.
Ve bunun nedenini bilmek istiyoruz.
***
Kağıda basılı gazeteler, bugüne kadar devletten tek bir kuruş nakit veya teşvik desteği almayan ender sektörlerden birisidir.
Giderek kısıtlanan reklam ve tiraj gelirleriyle 500'ü aşkın çalışanın maaşlarını, sigorta ve ihtiyat sandığı yatırımlarını yapan, üzerine gelir vergisi ödeyen, daha da ötesi yüksek Katma Değer Vergisi oranlarıyla her ay devlete milyonlarca lira kaynak aktaran kurumlardır.
Üstüne üstlük temel girdisi olan kağıt bir yandan sürekli yükselen doların diğer yanda kısıtlanan üretim nedeniyle dünya borsalarında büyük artışlar yaşamaktadır.
Bu da yetmezmiş gibi işi gazetecilik olmayan ve başka sektörlerde devlet teşvikli kazançlar elde edenler ile Türkiye'nin büyük tekellerinin ağır ve haksız rekabeti altındadır.
İstediğimiz sadece sektörün kurallarının doğru ve dürüst şekilde belirlenmesidir.
Ve hükümet bunu derhal yapmalıdır.
Aksi “tasarruf tedbirleri” gerektirecek kadar acil bir noktadadır.
“Tasarruf tedbirlerinin” de kimlere zarar vereceğini hükümet yetkilileri çok iyi bilmektedir.
Umarım bu hafta içinde adım atmaya başlarlar…
