Maria Culler’in BM Genel Sekreterinin özel temsilcisi olarak adaya gönderilmesinden sonra, Kıbrıs konusunda sessiz ve derinden bir çalışmanın başlatıldığı, her geçen gün daha iyi anlaşılmaktadır.
Bu yeni çalışmalarda Kıbrıs Rum liderliği ve aydınları yapmaya çalıştıkları hamlelerle, kendi lehlerine bir kamuoyu oluşturmaya çalışmaktadırlar.
Geçtiğimiz birkaç gün önce, Nikos Hristodulidis, Kıbrıs Türk tarafında etkili muhatap bulamadığını, bu nedenle Kıbrıs sorununu Erdoğan’la görüşmek istediğini açıkladı.
Hristodulidis, bu görüşmenin gerçekleşmesi için, BM Genel Sekreteri, ABD ve AB nin devreye girmesini istedi.
Rum yöneticiler, gerçekte çözüm için ciddi adımlar atmak istiyorlarsa, kendi pozisyonlarından fedakarlık edip, Uluslar arası kamuoyuna, Kıbrıs Türkleriyle gerçekten ortak bir yönetim yapısı oluşturabileceklerini göstermek zorundadırlar.
Kıbrıs’taki İngiliz Yüksek Komiseri kamuoyu önünde yaptığı halka açık konuşmalarıyla ne Kıbrıs Türklerine ne de Kıbrıs Rumlarına yaranamamaktadır.
İngiliz Yüksek komiseri, Kıbrıs Türklerinin iki ayrı devlet hayallerini bırakmalarını açıkça söylemişti.
İngiliz Yüksek Komiseri Rumlara da, Türkler ve Türkiye’ye ciddi olarak ne vereceklerini berraklaştırmaları çağrısı yapmıştı.
Ancak İngiliz yüksek komiseri, sıradan biri değildir. İngiltere, Türkiye ve Yunanistan ile birlikte, Kıbrıs’ın GARANTÖRÜDÜR.
İngiltere, bunun yanı sıra dinleme üsleri ve uçaklarının barındığı üslerle çok önemli bir askeri güçtür.
Şu unutulmamalıdır:
Annan Planı sürecinde, Planın Kıbrıs Türk toplumunca kabulünde Tayyip Erdoğan önemli rol oynamıştı. Ancak Rum yöneticiler son anda bu planı ret ederek önemli bir fırsatı kaçırdılar.
Bu yetmezmiş gibi, Rumlar AB ‘ye tam üyelik koltuğuna otururken, Kıbrıs Türkleri ortada bırakıldılar.
Montana sürecinde de, Erdoğan uzlaşmak için her yolu denedi. Türkiye, Yunanistan ve İngiltere’nin de açıkça desteklediği süreci Anastasiadis ile birlikte baltalayanların arasında Hristodulidis de vardı.
Annan Planı sürecinde AKEL partisinin yönetim kademesinde yer alanlardan biri de KATSURİDİS’ti. Katsuridis, AKEL’in son anda HAYIR ‘a doğru yönelmesinde etkili olan biri olarak bilinmektedir.
Katsuridis, bu haftaki Filelefteros gazetesinde, sözüm ona bir analiz yazısı yayınladı. Bu analizde, AB ye çatan Katsuridis, AB nin Ukrayna’ya verdiği desteğin küçük bir kısmını Kıbrıs sorununda da gösterseydi, , Bu sorunun kolaylıkla çözüleceğini savundu.
Rum aydınlarının büyük bir kısmının göremediği gerçek ise, Türkiye üzerindeki çıkarları gereği, AB nin Türkiye ile hiçbir zaman ciddi bir çatışma istemediğidir.
Zaten Kıbrıs sorununda Kıbrıslılar artık izledikleri politikalarla ciddi bir aktör olamayacaklarını gösterdiler.
Maria Cueller, arkasına Türkiye, Yunanistan , İngiltere ve BM yi alarak, her iki tarafa dayatma bir çözümü sunacaktır. Türkiye, Yunanistan ve İngiltere’nin destekleyeceği bir çözüm çerçevesi adım adım masaya konacaktır.
Kıbrıs Rum ve Türklerine ise, hazırlanacak bu yemeği yemekten başka bir alternatif verilmeyecektir.