Hoş geldin bebek - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Perşembe, Mart 28, 2024
Köşe Yazarları

Hoş geldin bebek

Bekir AzgınBekir Azgın

“Hoş geldin bebek / Yaşama sırası sende”. Bizdekinin çoğu gitti azı kaldı. Cemal Süreya’nın dedği gibi “uzatmaları oynuyoruz”. Seninse önünde kocaman bir hayat var. Tepe tepe yaşa, güle güle kullan. Bir de bakarsın ansızın hazan gelir. Hazanla hüzün gelir. Mevsim baharken tadını çıkar. Geriye bakma, bir daha geri gelmez; ileriyi özleme, sen istemesen de o gelir. Yaşadığın günün değerini bil.

Aslında sen henüz doğmadın. Yarın sabahleyin doğacaksın ve bu yazı gazetede yayımlandığı gün, sen tam bir günlük olacaksın. Bizim zamanımızda bebek doğmadan cinsiyeti bilinmezdi ama senin erkek olacağını biliyoruz. Yeni teknolojiyle annenin karnında fotoğrafların bile çekildi. Seni, ona buna benzetenler oldu. Doğrusu ben bir şeye benzetemedim.

Doğumumda ben anneme çile çektirdim. Sen de çektireceksin. Ama farklı açılardan. Annemin anlattığına göre beni orak zamanı ve dört gün sancılandıktan sonra doğurmuş. Ovada orakla arpa biçen köylüler, annemin sancı çığlıklarını duydukça “Zavallıcık daha doğurmadı” diyordu. Annem doğum sancıları ile cebelleşirken 15 yaşında gerçek bir zavallıcıktı.


Seni doğurtmak için doktor anneni kesmek zorunda kalacak. Sen bir sezaryen çocuğu olacaksın. Bu nedenle yarın sabahleyin 7:00 dolaylarında dünyaya gelmiş ve ilk çığlığını atmış olacaksın. Gürültü koparmaya bak çünkü ne kadar çok bağırırsan akciğerlerini o denli temizlemiş ve solunum işini rahat yapmalarını sağlamış olursun.

Rivayet edilir ki Sezar’ın annesi, düşman askerleri tarafından bir kılıç darbesiyle ikiye bölünerek öldürülmüş. Ne var ki anne ölürken karnındaki Sezar dünyaya gelmiş. Bu nedenle ameliyat sonucu doğum yaptırma usulüne “sezaryen” denir. Ama sen bu türden hikâyelere inanma. Araşrtırdığın zaman göreceksin ki Sezar evli olduğu sıralarda annesi kendisi ile birlikte yaşıyordu. Üstelik acımasız bir kaynana olduğu iddia ediliyor.

Henüz adın sanın yok. Ama dünyaya gözlerini açınca ilk yapılacak işlerden biri sana isim takmak olacak. Bu dünyada isimsiz yaşamak mümkün değildir. İsim yanısıra numara da önemlidir. Kimlik kartının, pasportunun muhakkak birer numarası olacak. Okullarda da sana bir numara verilecek. Bir dediğime bakma, her gittiğin okulda farklı bir numaran olacak. Askerde, vergi dairesinde, sosyal sigortalar dairesinde ve şu anda aklıma gelmeyen bir sürü yerde bir numaran olacak. Araba, bilgisayar, telefon gibi kullanacağın aletlerin de birer numarası olacak. Bu dünyada numarasız insan yok gibi.

“Torunlar çok sevilir. Hatta çocuklardan daha çok sevilir” ve buna benzer değerlendirmeleri çok duydum. Öyle bir deneyimimiz olmadığı için bilemiyoruz. Ne var ki dedelik ve neneliğin kolay ve tatlı şeyler olduğunu tahmin edebiliyorum. Keyfi yerinde olduğu ve muhabbet kuşu gibi cır cır öttüğü sürece onunla oynar, vakit geçirirsin. Rahatsızlanıp hırçınlık yapmaya başlayınca anne,babasına teslim edersin. Olur biter. Eğlence sende sorumluluk başkasında. Gel keyfim gel. “Çocuk bir evin neşe kaynağıdır” sözü boşuna söylenmemiştir.

Arkadaşlarım yakında dede olacağım için neler hissettiğimi sorup duruyorlar. Her defasında aynı yenıtı veriyorum: Olağanüstü bir şeyler hissetmiyorum. Onu görmeden, okşamadan, melekler gibi uyuduğunu seyretmeden neler hissedilebilir ki? Sevgi bir fantezi ürünü değil, bir emek ürünüdür.

Karanlık bir dünyadan geldiğin için bugünlerde bir şaşkınlık içinde olacaksın. Gözlerin sürekli  kamaşacak. Yakında bu dünyanın yarısının aydınlık yarısının karanlık olduğunu farkedecek ve gece ile gündüzü ayırt edceksin. Geceleri daha çok uyumaya bakacaksın.

Arkasından renkleri farketmeye başlayacaksın. Önceleri gükkuşağının renklerini tanıyacak sonra da ara tonları ayırt edeceksin. Parlak renkleri tercih edeceksin önceleri. Ama zamanla daha solgun pastel renklerde de güzellik olduğunu farkedeceksin. Her parıldayan şeyin altın olmadığını anlayacaksın.

“Ağucuk, ağu” diye başlayan anlamsız sözler, zaman içinde anlam kazanacak ve ağzından tek heceli ve çift heceli kelimeler dökülmeye başlayacak. Şansa bak ki Türkçe’deki “a-na, ba-ba, ne-ne, de-de” gibi kelimeler, en kolay telâfuz edilen kelimeler arasındadır. Zamanla ananın evinde “ana dili”ni öğreneceksin. Ne var ki günümüzde insana tek bir dil yetmiyor. Birkaç tane de yabancı dil öğrenmen gerekecek. Kaç dil bilirsen o kadar insan olursun.

Birçok insan sana hayatta en değerli şeyin para olduğunu söyleyecek. Tezlerini desteklemek için de Napolyon’dan alıntı yaparak “Para, para, para” diyecekler. Hayatını idame ettirmek için para elbette önemlidir. Ancak, kanımca, hayatta en önemli varlık, bilgidir. Onu da elde etmenin yolu zor değil: “Oku, oku, oku”.

Göreceksin, dünyamızda var olan her şeyin bir karşıtı var: İyi-kötü, güzel-çirkin, acı-tatlı, karanlık-aydınlık, zeki-aptal, doğru-yanlış, doğru-eğri, sevap-günah, fakir-zengin,  cömert-cimri vs., vs. Bunlardan birini seçmek zorunda kaldığın zaman, hangi ortamda ve ne zaman hangisini tercih edeceğin değişecektir. Ne kadar çok okursan seçim işin o denli kolaylaşmış olur.

Bakarsın gün gelir, bu konuları yüz yüze de konuşuruz. Çabuk büyümeye bak.

Hoş geldin güzel bebek. Yolun açık olsun. Bahtın da.

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar