Hrisostomos’a dolayısıyle Rum Ortodoks kilisesine açıktan verilen çözüm rüşveti değilse Kuzey’deki 618 kilisenin Rumlar’a iade edileceği haberi, bugüne kadar Türk tarafının Güney’e verdiği en vahim ödünlerden biridir diyeceğiz.
Tutun ki bu kararla Güney’e, istediği anda istediğince Kuzey’de patlatacağı 639 bomba verildi!
Açıklama Anastasiadis’ten geldi. Akıncı ile vardıkları uzlaşıda Kıbrıs sorununun çözümü halinde Güney’deki 618 kilise ile 21 Manastır Rum tarafına iade edilecek. Kiliselerin çoğunluğu Rum Ortodoks kilisesi Başpiskoposluğuna verilecek. Geri kalanlar da Girne, Konstandia, Mağusa, Omorfo, Cikko, Dillirga ve Trimithindus Metoropolitliğine devredilecek! Haberi Alithia gazetesi verdi..
NE OLUYORUZ? Sn. Akıncı’nın Ankara ile istişare ederek, Kuzey’den Güney’e nelerin iade edilip nelerin iade edilmeyeceğini, iadelerin ve iade edilmeyeceklerin hangi kıstasların dikkate alınarak gerçekleştirilmekte olduğunu bilmiyoruz.. Kıbrıs Türk halkı kendi siyasi kaderini, referanduma gidilecek olsa da tutun ki Sn. Akıncı’nın politik becerisi ile beceriksizliğine emanet etti! O da mesela “kiliseleri ne yapacağız, veririz Rum’a hem hrisostomos’un gönlünü alır hem de Rum halkının “kutsalı” olan kiliselerinin yüzü suyu hürmetine çözüm olasılığını daha çok artırırız” diye düşünmüş olabilir!
Fakat sonrası ne olur bilir misiniz? Kuzey Kıbrıs Türk Kurucu devleti içinde Başpiskoposlukları, metropolitleri, papazları, çalışanları ve kiliselerle manastırlara ait arazileriyle tam 639 Rum kantonu yaratırsınız! Zaten Rum’a başka da bir toprak iadesinde bulunmak gerekmez, bunlar yeter de artar bile!
(Bu haberin külliyen yalan olması, Sn. Akıncı’nın “yalandır” diyerek açıklama yapması en büyük beklentimizdir.)
ÇÜNKÜ: Sadece Rum Ortodoks kilisesi için değil, Dünya “Ortodoks kiliseleriyle” Piskoposlukları ve Papalık için de kutsallıkları; dünyadaki milyonlarca hristiyan için “önemli oluştan” da öte uğruna haçlı seferleri yapacakları kadar “dokunulmazlıkları” olan bu dini yerlerle anıtlar, bir kez Kuzey’in dört bir yanına serpiştirilmişlikleriyle Papazların aidiyetlerine geçerse ve Rum tarafından yine o rutin ibadetlerde bulunma efkârı ile sürekli bu kiliselere Güney’den Kuzey’e Rum cemaatı akınları başlarsa (ki öyle olacaktır) meydana gelecek kaotik ortamlardan güvenlik sorunlarına kadar başımıza nasıl bir brla sardığımızı bugünden ve hiç gecikmeden düşünmeye başlamak gerekir! Kaldı ki eğer konu Sn. Akıncı ile Anastiadis arasında konuşulmuş, böylesi bir uzlaşı söz konusu olmuşsa; çözüm olmasa da bu konuda Güney, taleplerini sürekli yineleyecektir çünkü kapı açılsın diye yazık ki tıklatıldı, Rum tarafı bunun peşini bırakmaz!
Ve ekleyelim. Sadece Rum değil, Hristiyan dünyası da dini imanı ile kimseye oyun oynatmaz! Kısaca sakın ola her an patlamaya hazır olacak bu 639 bombayı Kuzey’de konuşlandırmayın!
ÇÖZÜM OLURSA: (SOSYO EKONOMİK SORUNLAR DA GÜNDEME GELECEK!)
Geçtiğimiz günlerde Politis gazetesinin sorularını cevaplandıran Sn. Akıncı “bizim her alanda Türkiye ile işbirliğimiz vardır, çözümden sonra ne olacak? TC ile işbirliği yapmaktan vaz mı geçeceğiz,” diyor ve 4 özgürlük içinde yer alan “sermayenin serbest dolaşımı” konusunda şunları söylüyordu: “Örneğin Hindistan’dan gelecek biri Kıbrıs’tan banka satın almak isterse buna hayır mı diyeceğiz? Bunu Avrupa da yapabilir dolayısıyle Kıbrıs da yapabilir. Ayni şekilde bir Yunanlı ve bir Türk de sermayesini Kıbrıs’a getirebilir…”
Politisin bir sorusu da şuydu: “Kıbrıs Türk tarafı bugün 4 temel özgürlüğü Türk vatandaşlarına veriyor mu?” Sn. Akıncı bu soruya da şu cevabı veriyordu: “Bir bakıma evet. Biz şimdi burada vatandaşlık dağıtmakta çok cömert davranıyoruz. (Türkiyelilere.) Bu federal devlette söz konusu olmayacaktır…”
ÖNEMLİ TESPİTLER: Yukarıdaki soru cevaplar, çözüm olursa direkt sosyoekonomik yapılanmayla AB ilişkilerini vurguluyor. Anladığımız kadarıyla da bu konular masada görüşüldü ancak henüz bir kesin sonuca varılamadı.
Mesela: Hindistan’dan gelecek birine bile banka satın almak isterse hayır denmeyecek. Çünkü bunu AB de yapar.. Pekala çözüm olursa TC’den gelecek sermaye ve yatırımlar “federal Kıbrıs”ta yatırım ve iş olanağı bulacak mı?
Kısaca TC ile Kuzey Kurucu Türk Devleti arasındaki ekonomik işbirliği ile güçbirliği nasıl tesis edilecek? Örneğin yarın çözüm olsa “Türkiye deniz altından kablolarla elektrik akımını Kuzey’e iletebilecek mi? Eğer Federal (yahut Güney Rum Kurucu Devletinin) enerji politikasına uygun değilse! Buna karşılık Yüzde 20 kota ile Kuzey’de Türk idaresi altında ikamet edecek olan Rumlara mesela AB’nin 4 özgürlüğü konusunda bazı kısıtlamalar getirilecekmiş!
PEKALA. Kuzey’e dönecek yüzde yirmi oranındaki Rum nüfusu, ekonomik yatırımları ve kiliseleriyle koyacağı sahipliği ile delmek uğruna AB müktesebatını bile ters yüz edecek uygulamaların yaşama şansı olacak mı? Mesela Koç ve Sabancı gibi firmalar Kuzey’de ekonomik yatırımlarıyla yer alabilecekler mi? Yoksa federal devlet “Kıbrıs büyük yatırımlara uygun değil, turizmle idare edin” mi diyecek!
Anlatmak istediğimiz şudur: “İki bölgeli (fakat gerçekten iki bölgeli) iki Kurucu Devletli (ama kendi içlerinde egemen ve özerk) siyasi eşitlik ilkesinde bir federal devlet kurulacaksa öncelik ve ivedilikle Güney Rum yönetiminin Kuzey’den elini çekmesi gerekir yoksa çözümsüz yılları aratır bize!
“HAVADİS”İN 8. YILI KUTLU OLSUN.
Dün benim de mensubu olduğum “Havadis” gazetesinin kuruluşunun 8. yıldönümüydü. Üç yıldır kendime ait özel nedenlerle kutlamalarına katılamıyorum. Bu konuda “eziklik” duyduğumu itiraf edeyim ve ekleyim: (Ben söylemiyorum, Havadis gazetesi alanlar söylüyor) Son zamanlarda güncel haberleri ile halkın sorunlarını yansıtma yönünden, Havadis gazetesi daha dolu, daha tatmin edici bir düzeye ulaştı” diyorlar. Gazete her şeyden önce “haber” demekse Havadis gazetesinde bu gelişmeyi ben de sevinerek görüyor ve tüm yöneticileriyle çalışanlarının 8. Kuruluş yıldönümünü kutluyorum.