Hellimli egemenlik... - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Perşembe, Nisan 25, 2024
Köşe Yazarları

Hellimli egemenlik…

BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Danışmanı Espen Barth Eide göreve geldiğinde, “Çözümlenemeyecek bir sorun değil” demişti. Biz de o vakit, “Biraz kaldıktan sonra çok şaşıracak” demiştik.
Sanırım Eide, her attığı adımda, Rum tarafından kendisine yönelik saldırılar karşısında şaşkındır.
Son mesele, hellim…
Hellim yüzünden hem BM’ye, hem AB’ye şikayet edildi…
Doğalgaz hayalleri suya düşmek üzere olan Güney yönetimi, bütün gücünü hellim konusuna vermiş durumda.
Sanki hellimin tescilini “Kıbrıs Cumhuriyeti” olarak alırlarsa, adanın tüm varlıkları üzerindeki hakimiyet iddialarını da tescil ettirecekler. Öyle bir ruh halleri var.
Yapmaya çalıştıkları da bu çağdışı politikanın uygulaması…
Dün basında Rum Sözcü Nikos Hristodulidis’in sözlerini okudum. “Şu anda Kıbrıslı Rum ve Türk hepimizin güçlerimizi birleştirip ürünümüzü yabancı taklitlerden korumalıyız. Hedef budur ve şu anda buna odaklanmalıyız” diyor.
Sadece bu cümleye baktığınızda, Güney Kıbrıs “hallumi”, Kuzey Kıbrıs “hellim” adını tescil ettirsin, adamızın kültürünü birlikte yaşatalım demek istediğini sanıyorsunuz.
Ama öyle değil. Her iki ismi de kendi adlarına tescil ettirecekler.
Coğrafi tescili aldıkları anda, adada hellim üreten herkes, Rum Tarım Bakanlığı’nın denetimine girecek. Üstelik hellim üretme iznini de kendileri verecek…
Olaya öyle bir asıldılar ki, AB’den aksi bir karar çıkarsa, “egemenlik haklarının budanması” demek olacakmış.
Bizim tutumumuz, tescilin adanın Kuzeyi ve Güney’i için geçerli olması, denetim yapacak bağımsız kuruluşun da, Yeşil Hat Tüzüğü’nde olduğu gibi, AB Komisyonu tarafından yetkilendirilmesi.
Türk tarafı, Türkiye ile birlikte konuyla ilgili tutumunu resmi olarak AB’ye duyurduktan sonra,  BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Temsilcisi Eide de devreye girerek, hellimin iki taraf arasında yakınlaştırıcı bir unsur olabileceğini söylemek bahtsızlığında (?) bulundu.
Gelen cevap “Eide’nin başka işi kalmadı, hellimle uğraşıyor… Hellim paylaşılmaz”…
Hellim paylaşılmazsa, hiçbir şey paylaşılmaz demektir.
Bir kaç yıldır sözde münhasır ekonomik bölge için söylediklerini, şimdi hellim için söylemekteler.
Aslına bakarsanız, hellim konusu bizim için çok daha kritik…
Bugün için ortada masa olmayabilir. Ancak çok açıktır ki, Kıbrıs konusunda diplomasi, şu an itibarıyla hellim üzerinden ileri götürülüyor. O nedenle hellim de müzakere heyetinin konusu olmalı…
Türkiye AB Bakanlığı ve KKTC Dışişleri Bakanlığı’nın, Ticaret ve Sanayi Odalarıyla yaptığı çalışmalar var. Ama yetmez.
Olaya Rum tarafının asıldığı gibi, tüm kurumlarımızla asılmak zorundayız.
Bu işler vatan millet nutuklarıyla olmuyor.
“Aksi bir karar çıkarsa ekonomi darbe yer, batarız, biteriz” demekle de olmuyor.
Bir kere daha gidenin arkasından dizlerimizi dövmemek için;
Vizyon lazım;
Çalışmak lazım;
Kapıları çalabilmek lazım;
Gerekirse elde çanta, gezmek, anlatmak lazım.
Haklılığımız su götürmediği halde, ABAD kararlarında olduğu gibi kulağımızın üstüne yatmaya devam edersek, bir cephe daha düşecek…

 


YERİN KULAĞI VAR
ELLERİNİ OVUŞTURUYOR:                                                                                                                                        Doğuş Derya’nın açıklamalarıyla birlikte başlayan kavga konusunda sessizliğini koruyan ve bu konuda tek söz söylemeyen Cumhurbaşkanı Eroğlu, sadece yaşananları izlemekle yetiniyor. Öyle görünüyor ki, Derya’nın yapmış olduğu konuşma Eroğlu’nun ekmeğine bal sürmüş, propaganda dönemi için, bulunmaz bir fırsat olmuş…  
BİTİRMEYE NİYET YOK:                                                                                                                                             Memlekette o kadar sorun, çözülmesi gereken onlarca konu varken, bizler bir haftadır Doğuş Derya’nın KKTC Meclisi’nde yaptığı konuşmayı taratışmaya devam ediyoruz. Toplum Derya’yı haklı bulanlarla, bulmayanlar diye resmen ikiye bölündü. Kimse de çıkıp, bu boş kavgayı bitirmeye çalışmıyor. Aksine ilgili ilgisiz herkes, bu konuyu daha da kaşıyarak, gündem olma çabasında…
HÜKÜMETİN ZOR HAFTASI:                                                                                                                                   Yeni yıla sayılı günler kala hükümet kara kara düşünüyor. Kolay mı, hayvancıya, narenciyeciye, KTHY eski çalışanlarına verdikleri ödeme sözünü yerine getirmeleri için önlerinde sadece bir haftaları kaldı. Maaşlar, 13. maaşlar, bir de üreticiye verilen ödeme sözleri. Öyle görünüyor ki,  bu hafta hükümet için hiç de kolay geçmeyecek…
İKİNCİ BİR DARBEYİ KALDIRMAZ:                                                                                                                             Annan Planı dönemiyle başlayan konut satışlarındaki artışlar, özellikle bazı açıkgöz emlakçıların yabancı müşterileri kandırmaları sonucu elimizde patlamıştı… Bugünlerde konut satışları yeniden iyi günlerini yaşıyor. Kaybedilen güven yeni yeni tekrar kazanılıyor. Ülke ikinci bir konut darbesini kaldıracak durumda değil. Böyle olunca da yetkililerin, yabancılara satılan konutlarda daha hassas davranmaları, yeniden dolandırılmalarını önlemek için tedbirler alması gerekiyor… 
KIRDAĞ’IN HESABI:                                                                                                                                             Bağımsız Cumhurbaşkanı adayı Arif Salih Kırdağ, “sandığa gitmeyen veya oyunu yakan seçmenlerin tümü bana oy verirse, ilk turda da kazanırım, ikinci tura kalırsam da kazanırım” iddiasında bulundu. Her seçimde katılım oranının düştüğü ülkemizde, Kırdağ’ın hesabı yabana atılacak cinsten değil hani. Sandığa gitmeyecek seçmenin oyu herhangi bir adayı potaya koymaya yeter de artar bile…
DAÜ YASASI’NA DİKKAT: DAÜ Kuruluş Yasa önerisi dün Meclis’te ivedilik aldı. Şöyle bir bakışta, yetkilerin birçoğunun senato’dan VYK’ya devredildiği görülebiliyor. Muhalefetin bugüne kadarki tutumuna bakınca, pek de umudum kalmıyor ama, yine de komite aşamasında akıllar siyasetin önüne geçebilir.

ZİRVEDEKİLER
Bengü Şonya: Onu hep, DP içerisinde verdiği mücadelesi ile hatırlayacağız. Aramızdan ayrılışı çok erken oldu. Bengü Şonya, inançlarından ödün vermeyen genç ve ilkeli bir siyasetçiydi. Özellikle de DP’ye katılan UG kanadına yönelik öngörülerinin tümünün gerçekleştiğini görmesi, acaba teselli olmuş muydu, yoksa bir o kadar daha üzülmüş müydü. Ailesinin  ve sevenlerinin başı sağ olsun… 

DİPTEKİLER
Üç İnşaattan İkisi: Çalışma Dairesi Girne’de toplam 3 inşaatta denetim yapmış, ikisini mühürlemiş. Olaya bakar mısınız. Yani üçte biri güvenli çıkmış… O da, daha önce iş güvenliği olmadığı için  bir hafta süreyle kapatılan bir inşaatmış. Cezayı verince, önlem almak zorunda kalmış. Şimdi çok katlı apartmanlar hızlandı ya, ben etrafıma bakıyorum. İş güvencesinin olmadığını çıplak gözle bile görebiliyorum. Büyük büyük inşaat şirketlerinin onuncu katında, yan yana iki tahta iskelenin üstünde adamlar sıva yapmakta. Çalışma Bakanlığı bu konuda da bir ihbar hattı vermeli. Madem onlar denetime yetişemiyor, biz katkı yapalım…

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar