Hayran kalmamak elde değil - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cumartesi, Nisan 27, 2024
Köşe Yazarları

Hayran kalmamak elde değil

Ahmet OkanAhmet Okan

Eğer Kıbrıs’ta yaşıyorsanız “Kıbrıs meselesi” denen ıstıraptan kurtulamazsınız, genel bir rahatsızlıktır.

Kaçacak, kurtulacak herhangi bir yer yoktur; gömleğinizin yakası gibidir boynunuzda.


Ve her şey aslında tersyüzdür, doğrular bazan yanlış, yanlışlar bazan doğru olarak algılanabilir ve bu böyle gider.

Tuhaf bir şeydir ama böyledir.

Birine anlatamazsınız; içinden çıkılmaz bir hale sokulmuştur.

1960 anayasasında kurulan yeni devletin herhangi bir devletle birleşme’si (Enosis) veya adanın taksim’i yasak edilmişti.

Her ikisi de oldu!

Taksim de edildi, bir yarısı bütünleşti de.

Efendim, ama dünya ve komşu bu işlere karşıdır falan!

E aferin onlara!

Komşu karşıdır da ne oldu?

Alışmadı mı bütün olup bitenlere?

Gün geldi cigarasını benzinini “işgal” bölgelerinden alıyor.

İşgal altındaki meyhanelere gidiyor; rakı içiyor, yanında cacık.

Altında mercedes işgal bölgelerinde geziniyor; burada mal mülk bırakmışsa ara sıra oraları ziyaret edip nostalji yapıyor, hatta mevcut sakinleriyle oturup kahve içiyor, evde kalmış yadigar fotoğraflar varsa kendisine sunuluyor, o da mutlu mu mutlu fotoğrafları itinayla alıyor, her iki taraf da gayet memnun, (bu ilişkiler gazetelere kardeşlik hikayesi olarak yansıyor) sonra güneş batmadan kendi bölgesinde evine çekiliyor.

Sorarsanız işgale karşıdır!

Altmışlı dönemlerde de durum buna benzerdi.

Kapalı bölgeler oluşmuştu, hayat bu bölgelerde sıkışıp kalmıştı.

Ahali kendi hayatını yeniden yaratmak durumdaydı.

Kimsenin gıkı bile çıkmazdı.

Sinemalarla yetinir; hafta sonları yapılan bayrak merasimlerine bayrama gider gibi giderdi.

Bir taraf Girne denizinden yoksundu, diğer taraftan Larnaka, Leymosun denizi yasaktı ama her şey tıkırında gidiyormuş gibi yaşardı.

Hatırlardadır, Lefkoşalılar uzun zaman deniz yerine Kırnı’da koyunların yıkandığı havuzda teselli bulmuştu da gıkı mı çıkmıştı birinin?

Dağlar bile bölünmüştü.

Ne oldu?

Hayat o kapalı bölgelere göre akıp gitti ta ki başka dönemler gelene kadar…

Diyeceğim,

Kıbrıs meselesi bir ıstırabın hikayesi olabilir ama burada yaşayan insanlar başka yerlerde yaşayanlardan pek farklıdırlar!

Dünyanın umurlarında olduğunu söylemek mümkün değildir.

18’inci yüzyılda dünya hareketli fotoğraf üzerinde çalışırken, bunlar bir saman kalburu ikiye bölemezlerdi!

Ne hareketli fotoğrafı!

Eşekler köy yollarını onlardan daha iyi bellerdi!

Böyle bir ahalinin dünyada meydana gelen bağımsızlık mücadelelerinden pay alması mümkün müydü?

Ala ala biri Enosis’i diğeri Taksim’i almamış mıydı?

Istırabın kaynağını kendi elleri ile yaratmışlardı ki gerçekten de dünyada görülmemiş şeydi, hani durup dururken bir beladan bir belaya koşmak kendi iradenle!

Yarım asrı aşkındır biriken şey ıstırabın kendisi olsa da, aslında değildir!

Bunlar ıstırapta demlenmişlerdir.

Istıraptan yeni hayatlar devşirmesini de becerebilmişlerdir.

Hayat bölünmüşlükle, tel örgülerle, sınırlara kondurulmuş uyduruk gümrük ve kontrol merkezleri ile de güzel!

Acıyı bal eyleyen ahalidirler!

Her şeyi kabullenirler; içselleştirilirler.

Hayran kalmamak elde değil!

 

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar