Hayatı pahalılaştırmama sözü veren bir hükümetimiz var... - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Salı, Nisan 23, 2024
Köşe Yazarları

Hayatı pahalılaştırmama sözü veren bir hükümetimiz var…

Sanırım son yirmi yılın en çaresiz, en kötü dönemini geçirmekteyiz.
Türkiye’deki her siyasi kargaşadan sonra devalüasyonlar oldu. Bizler de her defasında “dibe vurduk” manşetleri attık ama bugünkü durum farklı. Ne kayıpları yerine koyma adına ciddi bir duyarlılık, ne ustalık, ne de bir kaynak var ufukta…
Bakanlar Kurulu, bu hafta da sessiz sedasız zamları geçirdi. Önce fazla itiraz gelmeyeceklerden başladı. Alkol, tütün imalat ve satışı yapanların harçlarından. Ardından, gümrük komisyoncularının lisans ücretleri, ambar ve antrepo ücretleri, gümrükçülerin fazla mesai ücretleri genelde yüzde 10 civarında arttı. Bu ne demek, iğneden ipliğe yeni zam demek.
Yerli ürünlerin iç piyasada pazar payı malum, devede kulak. Her türlü tüketim maddesi gümrüklerden geçiyor. Hatta yerli üretimin hammaddesi de. Siz gümrüğün her bir aşamasında yeni vergilendirmeye ya da vergi artırımına giderseniz, oradan mal geçiren tüccar da şüphesiz bunu anında tüketiciye yansıtacak…
Son bir ayda zaten dövizin artışıyla her şey yüzde 30 zamlanmışken, yüzde ona yakın da vergi harcı, KKTC’yi yaşanmaz hale getirdi…
Alınan duyumlar, Maliye’nin diğer harçları da zamlama hazırlıklarını tamamladığı yönünde. Hani işlerine en kolay gelen harçlar, pasaport, seyrüsefer, kimlik, ehliyet v.s. Sırada onlar var. Herhalde bu çarşamba da onları geçirecekler…
Ahmet Kaşif’in ekonomik rahatlatma paketi dediği bu muydu acaba? Bayağı hafifledik. Yoksa önce zamları geçirip, sonra da sembolik tedbirler açıklamayı mı düşünüyorlar. Ondan sonra da “Verdik ya, imkanımız bu kadar” diyecekler…
Bu zamların altında imzası olan Özkan Yorgancıoğlu geçmiş dönem yapılan zamlar için “çılgınlık” derken, diğer imzanın sahibi Serdar Denktaş, “Hayatı pahalılaştırmama” sözü vermekteydi.
Demek ki neymiş, kimsenin muhalefette atıp tuttuklarına kanılmayacakmış.
Koltuğa oturunca da, o sözler unutulacak, vaziyet idare edilecekmiş.
Siz siz olun, tüketiminizi mümkün olduğunca kısmaya bakın, sakın ha paketlerden falan da medet ummayın…

“Kapılar…”
Kurucu Cumhurbaşkanı rahmetli Rauf Denktaş’ın, çeşitli kapı fotoğraflarının yayımlandığı “Kapılar” kitabında yine kapılar üzerine yaptığı bir değerlendirme oldukça dikkat çekiciydi. Bakın kapılarla ilgili değerlendirmesinde Denktaş neler söylüyor: “Kapının mistik bir kavramı vardır. ‘Kapalı kapılar arkasında’ yapılan işler kuşku uyandırır. Şeffaflık bu nedenle rağbettedir herhalde. ‘Kapım sana açıktır’ ifadesi bir dostluğun, kardeşliğin ifadesidir. ‘Ne kadar yakınınız olursa olsun, bir dostun evine daima ön kapıdan ve haber vererek giriniz’ öğüdünde de herhalde bir hikmet vardır. Gizli kapaklı işler dönüyor intibasının yaratılmaması için geçerli bir öğüt! ‘Yüzüne kapıyı kapattı’ sözünde, aşağılanmanın feryadı sezilir. ‘Çat kapı yine geldi’ denilen kişinin ziyaretlerini azaltması beklenir. ‘Allah insanı kimsenin kapısına düşürmesin’, anlamlı bir duadır. ‘Devlet kapısı’ büyük bir beklentiyi işaret eder.
Her kapının arkasında, tek göz de olsa, bir yuva vardır. Kapı bu yuvanın güvenliğini, yuvanın sahibine ait olduğunu simgeler. Bu nedenledir ki, ceza kanunlarında kişiye ait olmayan eve, binaya tecavüz; yani güvenceyi simgeleyen kapının bir yabancı tarafından kırılıp açılması ağır suç sayılır. ‘El kapısı’ yabancıyı, ‘Dost kapısı’ güvenilir bir dostu anımsatır. Ve kapılar, duvarlar gibi, nice sırları saklar. Kapılarla duvarların dilleri olsa, bu güzel dünya herhalde gerçek bir cehenneme dönerdi. Onlar, o dilsiz halleriyle, nelerin şahitleri olmuşlardır diye düşünürüm ve ürperirim…”


YERİN KULAĞI VAR

HAYDİ YARGI:
Mustafa Tokay ve Emir Emirkanı’nın adının karıştığı Başbakan imzasının sahtelenmesi olayı hala yargıda. Aradan tam iki yıl dört ay geçti. Bir tanesi Kamu Hizmeti Komisyonu gibi anayasal bir kurumda üyeliği işgal etmeye devam ederken, diğeri de öğretmenler onu aralarında görmek istemedikleri için Eğitim Bakanlığı’nda. Haber her çıktığında kamu vicdanı bir kez daha yaralanıyor. Sadece bu değil, o dava sonuçlanmadıkça, devletin kurumlarına olan güven her gün zedelenmeye devam ediyor. Görev yargıda, haydi bitirin artık şu işi…

ÖNLEM ŞART: Başbakan Yardımcısı Serdar Denktaş döviz artışına yönelik çalışma başlattıklarını açıklamıştı. Bu önlemleri bir an önce hayata geçirmeli yoksa, çok yakında döviz borçları yüzünden yeni ve ciddi bir sorunla karşı karşıya kalabiliriz. Kira, taksit, borç hepsi dövize endeksli öyle görünüyor ki, yükselişin durmaya niyeti yok.

BU KEZ KANDIRMASINLAR: Bu yıl seçim yılı. Haziran ayında yerel yöneticilerimizi, yani 28 belediye başkanını seçmek için sandık başına gideceğiz. İşte bu nedenle son günlerde etrafınızda hummalı faaliyetler görürseniz sakın şaşırmayın. Yolları yamalayanlar, çizgileri boyayanlar, hatta görmeye alışık olmadığımız ellerinde süpürgeleriyle, yol kenarlarını süpüren çöpçüler. Hiçbiri sizi değil, tamamen kendi geleceklerini düşündüklerindendir emin olun…

5 AYDA NE DEĞİŞTİ: CTP-DP hükümeti kurulalı neredeyse 5 ay oluyor. Bu süre içerisinde hükümetin, toplumu rahatlatacak kaç tane icraat yaptığını bilen var mı? Ama toplumu geren, demoralize olmasına neden olan onlarcasını sayabiliriz. Bu hükümetin hareket kabiliyetinde bir sorun var. Ayaklarını bağlayan nedir, anlayamıyorum.

SUÇLU KİM: Ne olduğu, kimden ve nasıl geldiği, ne içerdiği belli olmayan ürünleri, sırf üç beş kuruş daha fazla kazanmak hırsıyla sorgusuz sualsiz raflarına koyup vatandaşa yedirmekten çekinmeyen azımsanmayacak sayıda market var ne yazık ki. Kendi yemediklerini vatandaşa yedirmekten çekinmeyenlerin, çıkıp da ahkam kesmesine anlam veremiyorum. Bugün eğer basının öne çıkardığı “zehirli gıdaları” tartışıyorsak, bunu piyasaya sürenler kadar, daha fazla kazanmak adına onu alıp raflarına koyanların da suçlu olduğunu unutmamalıyız…

ŞİMDİ ÖYLE Mİ OLDU: Rum Yönetimi eski Başkanı Hristofyas, son Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Mehmet Ali Talat’ın kaybetmesiyle Kıbrıs müzakerelerinde “geriye gidildiğini” söylemiş. İyi güzel de Sayın Hristofyas o seçimlerde Talat’ın kaybetmesi için neler yaptığınızı siz unutsanız bile, bizler unutmadık. Şimdi bu söyledikleriniz timsah gözyaşından öteye bir şey ifade etmiyor…

ZİRVEDEKİLER
Ekonomik Örgütler Platformu: Platform, KKTC’nin tüm iş dünyasının örgütü, TÜSİAD gibi. Diyor ki, “Hükümetin olaylara müdahil olması, alınabilecek önlemleri başta Türkiye Hükümeti olmak üzere sivil toplum örgütleriyle görüşmesi ve acil olarak bazı uygulamalara yönelmesi beklenirken; ne yazık ki hükümet, ekonomik sorunlar karşısında tam bir acizlik sergilemektedir.” Başka bir ülkede böyle bir açıklama, hükümetler için muhtıra niteliği taşır. Bizde idari maslahat hakim zihniyet olduğundan, bir kulaklarından girer, diğerinden çıkar…

DİPTEKİLER
Rum’un Hinliği: Rum’un yaptığı tam bir hinlik, bir açıkgözlük. Müzakereler başlasın mı, başlamasın mı diye tartışılırken, bir oldubitti daha yaratmaya çabalıyor. “Kıbrıs Cumhuriyeti” kimliği olsa da, sigortası yatmayanı bedava sağlık hizmetinden yararlandırmazken, oy vermeye çağırıyor. Ne ikamet şartı var, ne seçmen kaydı. Konu Avrupa Parlamentosu seçimleri. Diyecek ki, “İşte benim vatandaşlarım, benim yönetimimde oy veriyorlar, kendi adaylarını seçiyorlar”. Şu anda AP nezdinde, kendi adaylarını seçip gönderme mücadelesi veren Kıbrıs Türkü’nün, onun kastettiği gibi gidip yamalanmayacağını çok iyi biliyor bilmesine ama uluslararası camiada bu adımları maalesef prim yapıyor…

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar