Şubat ayı, özellikle Amerika ve Türkiye’nin aktif müdahaleleriyle, Kıbrıs’ta her iki toplum arasındaki müzakere süreci yeniden başlatıldı.
Müzakere süreci devam ederken, halkı yeniden birbirine yakınlaştıracak radikal adımların da kesinlikle atılması gerekmektedir.
2003’te, kapıların yeniden iki topluma açılmasında, ezber bozan adımları attıranın Türkiye olduğu, herkes tarafından bilinmektedir.
Kuzey Kıbrıs’ta, Türkiye’nin her istediği, koşullar gereği yapılacak bir zorunluluktur. Türkiye, kapıların açılması gerektiğini söylediği andan itibaren, milliyetçi çevrelerin direnişi anında kırılmıştı.
Şimdi, Türkiye’den yeni ve anlamlı bir adım daha atmasını beklemekteyiz.
Eğer Türkiye, Kıbrıs’ta çözüm’de DAİMA BİR ADIM ÖNDE siyasetinde samimi ise, Kuzey’e Geçişte, KİMLİK KARTI uygulamasını kaldırmalıdır. Bu uygulama kaldırıldığı anda, Kıbrıs’ın tümünde BAHAR yeniden gelecektir.
Kıbrıs Rumlarının % 60’a yakın bir kısmının, kimlik kartı göstermek istemediği için, Kuzey Kıbrıs’a geçmediği bilinmektedir.
Kimlik kartının kaldırılmasıyla birlikte, Kuzey’e geçişteki hızlı artış, Kuzey Kıbrıs ekonomisine de büyük bir hareketlilik kazandıracaktır.
Güney Kıbrıs’ın da, tüm geçişleri serbest bırakması adımı, sıkışan Güney Kıbrıs ekonomisine çok hızlı bir katkı yapacaktır.
Türkiye pasaportu taşıyan insanların veya Türkiye’den gelip adaya yerleşen Kıbrıslıların, Güney Kıbrıs’a serbestçe geçişlerinin, Kıbrıs’ın her iki tarafındaki ekonomiye katkıları tahmin edilenin ötesinde olacaktır.
Serbest Geçişlerin sadece ekonomik etkisini değil, sosyal ve psikolojik etkisini de mutlaka olumlu olarak yaşayacağız.
Türkiye, bölgede, dev nüfusuyla ve hızla büyüyen ekonomisiyle, çok büyük bir pazardır. Bu pazardan Kıbrıs’ta yaşayan her iki toplumun faydalanabilmesi için, geçişlerin serbest bırakılması gerekmektedir.
Türkiyeli turistlerin çok büyük bir tüketim gücü vardır. Bu tüketim gücünü, Larnaka’da, Hala Sultan Tekkesi ziyaretleri sırasında, Trodos’u, Baf’ı, Afrodit’in hamamlarını ziyaret sırasında kesinlikle kullanacaklardır.
Güney Kıbrıs’ı ziyaret için gelecek olan Türkiyelilerin büyük bir çoğunluğunun Kuzey Kıbrıs’ta da konaklayarak Kuzey’in ekonomisine doping etkisi yapacağı kesindir.
Güven yaratıcı önlemler, her iki toplum arasında, olağan ve normal ilişkilerin kurulmasını, güven duygularının pekişmesini sağlayan araçlardır. Bu araçlardan en kolay uygulanabilecek olanın da, geçişleri tamamıyla serbest bırakmak olduğu kesindir.
Bazıları, GÜVENLİK nakaratına yeniden sarılabilir. Kendi sınırları içerisinde, her gün nahoş olaylar yaşayan her iki toplum, kendi güvenlik güçleriyle bu olayları engellemeye çalışmaktadırlar.
Geçişlerin serbest bırakılmasından sonra da, iki toplum arasında önemli bir sorunun olabileceğini düşünememekteyiz.
2003’ten şimdiye kadar, kapıların açılmasıyla, her iki toplum arasında, küçük problemlerin dışında önemli sorunların yaşanmadığı UNUTULMAMALIDIR.
Kimlik göstermeden, SERBEST GEÇİŞ, AB ülkeleri arasında Türkiye’nin prestijini yükseltecek radikal bir adımdır. Üstelik hiçbir ek maliyeti yoktur.
Rum toplumunu çok iyi bilen birisi olarak, bu adımın atılmasıyla, Rum tarafındaki şovenist akımların çok büyük bir darbe yiyeceğini ve her iki toplumun yakınlaşmasında dev adımların atılacağını söyleyebilirim. Bu adım, ayrıca, Kuzey Kıbrıs’ta iyice azınlığa düşen şovenistlere ve çözüm istemeyenlere karşı bir panzehirdir.
Dünyada artık, her adımın ekonomik sonuçları analiz edilerek atıldığı unutulmamalıdır.
Gerek Türk gerekse Rum ekonomisine büyük bir dinamizm verecek olan ve zincirleme psikolojik etkisiyle, Türkiye ve Yunanistan yakınlaşmasını da daha üst seviyelere çıkartacak bu adımın hızla atılmasını, Türkiye sağlamalıdır.
