Gutterres planının mı ucu açıktır? - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cuma, Mart 29, 2024
Köşe Yazarları

Gutterres planının mı ucu açıktır?

Eşref ÇetinelEşref Çetinel

Rum tarafı gündemi yapar,  biz de “şartları” koymaya çalışırız..   Annan planından beridir  “müzakere süreci” bu minval üzere devam eder

Mesela efelendik mi çok sık  kullandığımız şartlı  cümlelerimizden biridir “ucu açık müzakere istemeyiz” demek!


Yahut “Takvimsiz müzakere olmaz” uyarısını yapmak!                                                  Yada “TC’nin Garantörlüğünü asla tartışmayız” restini çekmek!

BUNA karşılık ne zaman masaya otursak Rum’un somut önerileriyle cebelleşmek zorunda kalırız çünkü bizim söyleyecek ne bir “Kıbrıs çözümü  planımızla programımız vardır ne de mefkûremiz!”

Mesela Rum’un Enosisine karşılık “en iyi çözüm taksimdir” dedik mi?

Haşa sümme haşa! Nerdeyse “taksim” kelimesini lugatlardan çıkartıp atacağız!

Yada 2004’lerden beridir hangi müzakere masasında, Güney’deki komşuya azıcık gözdağı vermek babında, “en iyi çözüm konfederal sistemdir” dedik?

Amma da ha! “Birleşik Kıbrıs’a dayalı federal sisteme” ihanet mi edelim!” Gücendirelim mi Rum tarafını!

     SONRA ne yapıyoruz ama? Yenilgiye doymayan  pehlivanlar gibi  oturduğumuz her müzakere masasından yenik ayrılmamıza karşın; aklımızı fikrimizi bir yenisinin ne zaman başlayacağına veriyoruz!

Bu nedenle gözlerimiz radar olmuş, bir yandan BM’leri bir yandan  da Rum tarafını tarassut etmekte, “bakalım  müzakereler ne zaman başlatılacak heves ve özleminde kurulacak masa gözlenmekte!

İŞTE yine o günleri yaşıyoruz! Nerden anladık derseniz, başladık yine: “   Ucu açık görüşme istemeyiz ha!..” “Bir takvim süresi olmalı!..” “Oyalanmaya hiç niyetimiz yok!..” demeye!

İşte şimdi de dilimize pelesenk, üstelik resmi açıklama yapmışız: “Müzakereler başlayacaksa ucu açık olmayacak!”

CANIM kardeşim  başlayacak olan bu yeni müzakerelerin  kendinden menkul adı zaten artık  “Guterres planı” değil mi?

Darala daraltıla Annan planından beridir “çözüm arayışı” dediğimiz müzakerelerde bu  6  maddelik Guterres Planı çerçevesinde görüşecek değil miyiz?                                            Bu maddelerin  başlangıcında Birleşik Kıbrıs efkârında Türk-Rum federalizmini;  bitiminde de  Türkiye’nin garantisinin kalkmasına konacak  şartları konuşacak değil miyiz?

Şimdi bu kadar ayan beyan bir  “Guterres Planına “ucu açık diyebilir misiniz?”

Ki şu anda adadaki kıymeti harbiyemiz  6 maddeliktir efendim!”

HA ne diyecektim? Yani artık istesek de müzakere masasına konan görüşme metinlerinin  ne uçları ne kıçlarıyla  oynayabiliriz! Çember de daraldı, “çerçeve” de! “Kabul” dediğiniz anda Rum  sağ biz selamet!

**********

BU DEVLETİN A’DAN Z’YE KADAR DEĞİŞİME İHTİYACI VARDIR!

KKTC’de bozuk düzenleri vurgulamak gereğini duyarken, “popülizm” kelimesini ilk kullanan politikacımız, eski bakanlarımızdan Salih Coşar’dı..

Bu “popülizm” dediğiniz tam da   bizi işaretleyip ifade ettiği için olacak, kısa sürede tüm sorunların teşhisinde  lokman hekimin ilacı gibi derde deva olarak kullanılmaya başlandıydı!

Ne var ki sonrası yıllarda “ilaç” öyle alışkanlık yaptı ki “halk dalkavukluğu” da denen  “popülizmi” devlet kademeleriyle kurumlarından  izale edip söküp atmak yerine; beterince yönetim sistemimizin  parçası haline getirdik! Ki başımıza ne geldiyse bu “popülist tutumlardan” dolayı geldi!

BUNUN bir örneğini geçen gün Yeniden Doğuş Partisi Başkanı Erhan Arıklı ayazlattı..      Dudak uçuklatan açıklama, Kıb-Tek çalışanlarının geçen yıllar itibarıyla  “maaşlarıyla özlük hakları” yönünden Amerika’da bile mümkünatı olamayacak olanaklarla donatıldıklarını, kendilerine ait  özlük haklarının  maddelerini bircik bircik aktararak koyuverdi ortalara!

BU belge kimin gözüne girdi, hangi yetkili ve sorumlunun vicdanını sızlattı bilmiyorum ama ilk hatırladığım şu oldu:

Geçmişte hak hukuk iddiasında   greve giderken, şu anda astronomik maaşlarla donanmış bu Kıb-Tek’in sendikası “Tel-Sen” hükümeti dolayısıyla halkı, “şalteri indirip memleketi karanlıklara boğmakla” tehdit etmiyor muydu!” Ne kazandıysa ondan kazandı işte!

BURAYA kadar gelmişken Arıklı’nın ayazlattığı şu Kıb-Tek gerçeğindeki bazı rakamları da aktarayım.

Bu kurumun bünyesinde sadece bir çalışanın devlete aylık maliyeti 13 bin TL tutuyormuş!

Bu rakam devlette çalışanlardan yüzde 3 ile 40 aralığında daha çokmuş!

Tüm çalışanlarına 500 TL aile yardımı yapılıyormuş!

Çalışan kişiler her doğan çocukları için 572 TL doğum ödeneği alıyorlarmış…

RAKAMLAR, Kıb-Tek çalışanlarına sağlanan parasal olanaklarla bu silsile içinde uzarken, “vay anasını dersiniz, meğer bu KKTC ne bonkör devletmiş!..”

İyi güzel de yıllardır bu anormal gerçek yaşanırken, (kim bilir diğer kurumlarda nasıl dolaplar çevrilmektedir) bu ülkede bir Allahın kulu, bir yürekli politikacı, bir siyasi parti falan… Neden çıkıp “bu gidiş yanlıştır KKTC’ye ihanettir” demedi! Neden ikide birde grevlerle devletin ümüğünü sıkarak kazanılan bu “haram” maaşlar, olanaklar  (şimdilerde dillere pelesenk) “mercek altına alınmadı, gereği yapılmadı?”

KISACA ne diyorduk?  Bu devletin  a’dan z’e kadar değişime ihtiyacı vardır!

**********

KISACA TAKILDIĞIM: (BÜYÜK ZAFER BAYRAMINIZ KUTLU OLSUN…)  

     Barış Harekâtının 44. Yılında yedi lira kilosu patatesle hıyarın, artık fiyatı altının değeriyle yarışan etin, yüzde otuz zam yediği için dünyanın en değerli enerji şampiyonu olan elektriğin, pahası depara kalkan akaryakıtın, “yüksel ki yerin bu yer değildir” şiirini söylerken yükselmeye doyamayan dövizin falan…   Zafer bayramlarını kutlar başarılarının devamını dilerim efendim…

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar