Yunanistan sınırına yığılan göçmenlere sıkılan kurşunlar, her gün birkaç göçmenin hayatına mal olmaktadır.
Tarih boyunca, birçok insan çeşitli nedenlerle göçmen olmak serüvenini yaşamıştır.
Amerika’nın yöneticilerinin tamamı, göçmen ailelerin torunlarıdır.
Herkes, Amerikan kıtasında daha önceleri yerlilerin yaşadıklarını bilmektedir.
Avustralya da aynı durumdadır.
Afrika’daki tüm BEYAZLAR da yağmacı göçmenlerin torunlarıdır.
Anadolu’ya at sırtında gelen Türkler de fetihçi göçmenlerden başka bir şey değillerdi.
İnsanoğlu, yaşam koşulları zorlaştıkça, daha iyi bir yaşam umuduyla, göç yoluna düşmektedirler.
Tarihteki göçlerin sonuçları da daima çatışma ve milliyetçi akımların tepkileri olarak, yıkımlar yaratmıştır.
Suriye’deki rejimin, kendi vatandaşları üzerine şiddet uygulaması, Amerika’nın da Rusya nüfuzunu etkisiz hale getirmek amacıyla, Esad rejimiyle çelişkisi olanları desteklemesi, Suriye’yi içinden çıkılamaz bir yola sürüklemiştir.
Türkiye ile Suriye sınırı 911 kmdir.
Bu kadar uzun olan sınırdan, Suriyeli göçmenlerin hareketi sonucu, Türkiye içerisine ÜÇ BUÇUK MİLYON ‘un üzerinde Suriye’li göçmen gelmiştir.
AB’ye GİTMEK, yeni bir yaşam kurmak için her şeylerini geride bırakan bu insanlar için ANA HEDEFTİR.
Türkiye bu göçmenleri, AB nin destek vereceği sözü üzerine, kendi içerisinde yerleştirmeye çalıştı. Ancak son İDLİP çatışmaları, yeni göçmenlerin gelişini tetikleyince, bu politikasını değiştirmek zorunda bırakıldı.
Türkiye, artık göçmenlerin AB’ye gitme çabalarında engel olmayacağını, kendi kapılarını , bu yöndeki hareketlerde açık tutacağını açıkladı.
Bu yöndeki açıklamadan sonra, özellikle Yunanistan sınırında büyük yığılmalar yaşanmaya başlandı.
Çarşamba günü de göçmenlerin toplandığı alana, Yunanistan askerleri ateş açarak, bir kişinin ölümüne yol açtılar.
Son bir haftada, Yunanistan askerleri, göçmenlere karşı uyguladığı şiddetle, 3 göçmenin ölümüne yol açtı.
AB, insanın en büyük değer olduğunu lafta söylediğini, son olaylarla bir kez daha herkese göstermiştir.
Göçmenlik, gerçekte tüm dünyanın önemli bir sorunudur.
Bu sorun , insani değerler konusunda bir ayraçtır.
Göçmen sorununu ZOR YOLUYLA engellemek, ancak bir insanlık ayıbıdır.
Göç sorunu, emperyalizmin böl ve yönet politikalarının sonucu ve siyasal iktidarların uyguladığı şiddetin yansımasıdır.
Kıbrıs’ta da 1963-74 döneminde Türklerin önemli bir kısmı göçmen durumuna düşürülmüştür.
1974 çatışmalarından sonra, Kıbrıs Rumlarının önemli bir bölümü göçmen olmuş ve mallarını, evlerini, herşeylerini KUZEY’de bırakarak Güney’e göçmen olarak gitmişlerdir.
Kıbrıs’ın Rum olsun, Türk olsun tüm insanları, GÖÇMEN sorunlarında daha duyarlı olmak zorundadır.
Bugün Yunanistan’da, geçmişte, İtalya ve Macaristan’da, Almanya ve Fransa içlerinde Göçmenlere yapılan zulüm, bir insanlık ayıbıdır.
Göçmenleri kurşun yoluyla öldürmek kolaydır. Önemli olan bu soruna bir insanlık sorunu olarak yaklaşmayı öğrenmek ve bu insanların acılarını dindirmektir.
