“Girişimci” kelimesi, onüçüncü yüzyılda Fransız fiili olan entreprendre türemiş, “bir şey yapmak” veya “üstlenmek” anlamına gelmektedir. On altıncı yüzyıla gelindiğinde, isim olarak girişimci, bir iş girişiminde bulunan birine atıfta bulunmak için kullanılıyordu. Girişimci kelimesinin bir iktisatçı tarafından ilk akademik kullanımı, 1730’da bir girişimcinin belirleyici özelliği olarak bir iş girişiminin kişisel finansal riskini üstlenmeye istekli olduğunu belirten Richard Cantillon tarafından gerçekleştirilmiştir.
Girişimci, bir işletmenin veya işletmenin risklerini organize eden, yöneten ve üstlenen kişidir. Bir girişimci değişim aracısıdır. Girişimcilik, kaynakları birleştirmenin yeni yollarını keşfetme sürecidir. Bu yeni kaynak kombinasyonunun yarattığı piyasa değeri eski piyasa değerinden büyük olduğunda, girişimci kar etmektedir. Bununla birlikte, zarar eden girişimciler, kontrolleri altındaki kaynakların yarattığı değeri azaltmıştır; yani bu kaynaklar başka yerlerde daha fazla değer üretebilecekti.
Özellikle girişimciler gelişmekte olan ülkeler için çok değerlidir. Çünkü gelişmekte olan veya gelişmemiş olan ülkelerde ekonomiyi sürükleyen büyük şirketler bulunmamaktadır. Sektörleri yürüten şirketler ortalama büyüklükteki kobilerdir. Yeni şirketlerin kurulması ile birlikte zamanla bu şirketlerin hızlı bir şekilde büyüyeceğini de varsayar isek hızlı bir şekilde ekonomiyi büyütecektir. Gelişmiş ekonomilerde ise çoğunlukla gelecek görülen yeni şirketler büyük rakipleri tarafından satın alınırlar. KKTC çıktıları nasıl bir karakteristik gösteriyor gözlemleyelim.
Yukarıdaki grafiklere bakıldığında KKTC’de yeni açılan girişim sayısı 2015 yılı hariç artmaktadır. Buna paralel olarak 2015 yılında ekonomik büyümenin yavaşladığı da gözlenmektedir. Bu konuda sadece bu grafiklerden yorumlayamayacak olsak da 2016 ve 2017 yıllarında yeni açılan girişim sayısının yüksek olmasının 2017 yılındaki ekonomik büyümeyi etkilediğini belirtebiliriz.
