Ne içte ne dışta durum vaziyetlerimiz iyi değil..
Gene o kararsız ve karanlık günlere döndük..
HAYIR: Kendi yurdunun esiri haline getirilmiş Kuzey Kıbrıs Türk vatanı ne esen rüzgârlara, yağmurlara, sıcaklara göre değişip yönelen “rüzgâr gülüdür ne de kaderine yapışık midye gibidir!
Tutun ki siyasi bağımsızlık yönünden değilse bile, yarattığı kendi egemen dünyasında hatta aşüfte bir kadın gibi rahatsız edecek kadar oynak ve hareketlidir! Ki çoğu zaman “keşke öyle olmasa” derim… Çünkü artık böylesi düşünce ikilemlerine tosladığımda KKTC’nin “varlığını” sorgulayıp teselli cevaplarını bulacak kadar da iyimser değilim.. ***
KISACA ifade etmem gerekirse Kıbrıs siyasi sorununun çok uzadığından, uzadıkça da mevcut sorunlarının beterince dal budak saldığından şikâyetçiyim.. Her birinin devasa birer ağaç kadar olan bu dalların budakların geliştikçe beterince sorunlar yarattıklarının çetelesini tutmaktan da bıktım usandım! (Veya bıktınız usandınız!) Çünkü artık bu sorunlar hayatlarımızın üzerine sürekli yeni kamburlar ulayan, bedenlerimize bir ur gibi yapışıp kanımızı emen birer canavar oluverdiler ki artık bizi elinden Allah kurtara diyorum! Çünkü:
***
ARTIK YARANIN ÜSTÜNÜ ÖRTMEK CERAHATI TEMİZLEMİYOR! Kıbrıs siyasi sorununa çözüm bulamadan sonunda kendimizi yok edeceğiz! Çünkü Kıbrıs sorunu odaklı siyasi süreç gitgide “savaşa” doğru kurgulanıyor! Nitekim haberlerini birlikte izliyoruz. Rum-Yunan tarafının bu kötü sürece taktığı son halkayı hep birlikte görüyoruz.
VE “yapacağını yaptı” dediğimizce Rum-Yunan ikilisinin “Doğu Akdeniz”de resmen Türkiye karşıtı Mısırlı, Yahudili, Fransızlı hatta Amerikalı bir ittifak oluşturduğuna hayretle tanıklık ediyoruz!
Nedeni, Doğu Akdeniz’de “benimdir” dediği hidrokarbon yataklarına koyduğu sahiplik! Olduğunca bölgede adalar hakimiyeti kurmak… Bu sahipliğe dayanarak Türkiye’nin ayni denizdeki aramalarına barikat çekmek… Dolayısıyla Kıbrıs’ı da kendi “sahiplik” kapsamına alarak söz konusu denizlerde büyük bir egemenlik alanı oluşturmak…
***
ÇOKTAN SAPTI: Ne? Kıbrıs siyasi sorunu.. Başladığında tekildi! Hatta Makarios’tan ibaretti! Hatta Makarios o kadar yalnızdı ki gün geldi kendisine yönelik darbe nedeniyle Ankara’ya muhtaç duruma bile düştü.. Hatta 1974’de Rum Yunan ikilsi Kıbrıs’ta Türk askeri güçleri tarafından bir kez daha yenilgiye uğradı.. Hatta ada Türk Rum bölgeleri olarak ikiye ayrıldı.. Hatta adada Türk Rum iki ayrı devlet oluştu!..
***
DURRR! İşte buraya kadar! Yani ne? Yarım asırdır Türkiye verecek biz yiyip içip geçinip gideceğiz…
Üstelik artık dünya siyasi çevrelerinde savunup da haklılığımızı anlatabildiğimiz ne bir Avrupalı dostumuz kaldı ne Ortadoğulu! Ki Makarios bile Ankara’dan yardım dilediydi..
Oysa artık Türkiye’de sadece rejim tartışmaları yaşanıyor!
***
BİZE GELİNCE: Bir hükümet daha yıktık yenisini kurmak için uğraşıyoruz…
Mesele değil. Alıştık! 45 yılda 35 hükümet kurmuşuz yani bu işin piri olmuşuz!
***
ÖTESİ? Geçen gün bana bir video izlettirdilerdi. İddiaya göre Sedat Peker damgalı! Daha doğrusu “iddiası” falan yok öyleydi!
Seyretmesi bile göbek altı oluşundan dolayı utanç vericiydi… Belki “çal karayı tutmasa bile izi kalır” kabilindendi.. Çirkindi, ayıptı ve düşündürücüydü! Nitekim: ***
BU NEDENLE DÜŞÜNDÜM: Belki siyasi sorunu halledemedik..
Fakat 1974’den sonra “ilerleme” adına çok yol kat ettik..
Onlarca üniversiteden kumarhaneli otellerimize, çok katlı binalarımızdan villalarımıza, lüks ve artan arabalarımıza karşın yeterli olmasa da yollarımıza eklenen yollara, tesis ve fabrikalara kadar… KKTC gözle görülür bir büyümeyi gerçekleştiriyor..
***
FAKAT NE KADAR SAĞLIKLI BÜYÜYOR? Hiç sorgulamadık! Hatta “fuhuş, esrar, trafik kazaları, kısaca türlü çeşitli kanunsuzluklarla çarpıklıkları bile! Tümünü de toplumsal “çöküntü olarak” değil, siyasi partiler arası çekişme takışma nedenine bağladık!
Büyürken sürekli artan sorunların nedenlerini ne sosyolojimizin tartışma konusu yaptık ne de “toplumsal değişimin psikolojisini” sürekli analiz edecek denetim mekanizmalarını oluşturabildik! ***
VE GELDİK BUGÜNLERE: Yeni hükümet tartışmaları yapıyoruz.. Hangi milletvekilimiz hükümeti kurma bahtiyarlığına nail olacak yazı tura atıyoruz!
Yeni bakanları merak ettiğimizce yeniden atanacak danışmanlar, müşavirler kimler olacak onları merak ediyoruz!
İşsiz Gençler yine kuyruk oluyorlar. İş, aş, hayat hakkı için..
Hayat KKTC de bile inadına ve her şeye karşın devam ediyor…
***
MESELA Özker Yaşın.. Öteki nam’ı adıyla “Terzioğlu” bakın 1970’ler “Topluma gazel” şiirinde ne diyor:
“GÖRÜŞMELERDEN sonuç sıfıra sıfır demek.. YA senin kaderindir ey toplumum beklemek.
İsmet Paşa atanmış inanıp bay Jhnson’a
Ne yazık bunun için atmamış Rum’a kötek!
Neticede kabaklar başımıza patladı.
Yıllardır yaptığımız dertlere dert dert eklemek.
Denktaş’la Klerides ne konuşurlar bilmem
Elbet güzel oluyor buluşup kebap yemek.
Şu tazminat işini bir sıraya koymadan
Doğru mu göçmenlere geriye dönün demek.
Rumlar koşar adımla geliyor hedefine
Biz hedefsiz kalmışız işimiz emeklemek…
***
ARADAN yarım asır geçti. Var mı bir değişiklik?