Gelenek ve göreneklerimiz ile kadınlarımız - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cumartesi, Nisan 27, 2024
Köşe Yazarları

Gelenek ve göreneklerimiz ile kadınlarımız

Bekir AzgınBekir Azgın

“Çözüm bizatihi gelenek ve göreneklerimizde, özümüzde mevcuttur” demiş Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, İstanbul Sözleşmesi olarak bilinen “Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi”nden çekilme işlemini savunurken.

Sn. Oktay yerden göğe haklı. Gerçekten gelenek ve göreneklerimiz yeterlidir. Fazla bile gelebilir. Gelenek ve göreneklerimizin billurlaşmış şekli de atasözlerimiz ve deyimlerimizdir. Bunlara kısaca bir göz atmak bizi aydınlatmaya yetecektir.


“Karımdır hem severim hem döverim” deyimi birçok kadının dilinde “erkektir, hem sever hem döver” şeklinde tezahür etmektedir. Bu deyim o denli yaygın uygulanmaktadır ki “Kocanın vurduğu yerde gül biter” deyimini uydurmak gereğini duydu atalarımız.

Kadını dövmek normal da bunu adabıyla yapmak gerekir. Örneğin, geçenlerde İzmir Karşıyaka’da birlikte yaşadığı kız arkadaşı Zeynep’i terbiye etmeye çalışan Berk gibi beysbol sopası kullanmayacaksınız. O türden sopalar, alimallah, kemik kırar, başınızı derde sokar.

Bu iş için nar çirpisi veya zeytin çirpisi gibi aletler bulundurmak yararlı olur. Bizim ilkokulda hocamızın böyle çirpileri vardı. Hiç unutmam, babam beni ilkokul birinci sınıfa kaydettirmek için gittiğimiz okulda, kayıt işlemleri bitince hocaya “Eti senin, kemiği benim” deyip ayrılmıştı. Gelenek ve göreneklerimiz öyle gerektiriyordu. Biri eti aldı öteki kemiği, bize bir şey kalmadı.

Kadını yumruklamak serbesttir. Ama bunu yaparken dikkatli olmak gerekir. Karabüklü avukat gibi partiye katıldığın arkadaşının evinde 21 yaşındaki kız arkadaşını koltuğa kıstırıp gözüne gözüne yumruk atmayacaksın. Gelenek görenek dedikse de kadını kör et demedik.

Kadını dayağa küçük yaşlardan alıştırmalısın. “Kızını dövmeyen dizini döver” çünkü “Kızı kendi gönlüne bırakırsan ya davulcuya varır ya zurnacıya”. Ondan sonra ayıkla pirincin taşını. Önceden tedbirli davran ki kızın varlıklı birine varsın ya da varlıklı birini ayartsın.

“Kadının saçı uzun, aklı kısa” olduğu için aklını uzatmak için ona dayak atmalı. Aklını fazla da uzatmamak gerekir. Aksi halde dayak yemeyenler kategorisine girme tehlikesi baş gösterir.

25 Mayıs 2020 günkü gazete haber başlığına bir bakalım: “Banka müdürü kadına güpegündüz sokak ortasında feci dayak”. Bu başlığı kesinlikle bir erkek atmıştır. Neresinden tutsan elinde kalıyor.

Kadın dövülür ama “Banka müdürü” olmuş kadın dövülür mü? Hem de “feci şekilde”. Banka müdürü olmuş bir kadını, okşayarak dövmeli. Bir de utanmadan “güpegündüz” atıyor dayağı. İnsan bekler, hiç olmazsa, alaca karanlıkta döver. Bunlar yetmiyormuş gibi kadını sokak ortasında dövüyor ve onu konu komşuya rezil ediyor. Çek bir köşeye orada canının istediği kadar döv. Yani “Erkeklik öldü mü?”

“Erkek gibi kadın” olabilir ama kadın gibi erkek hiç de makbul değil. “Adamı ar, avradı er zapt eder”. Avradı erkek zapturapt altına almazsa yandı gülüm keten helva. Ne demiş atalarımız? “Avrat attır, gemini boş tutma”.

Ceren Hindistan ünlü bir oyuncuymuş her ne kadar ben tanımasam da. Bir süre önce, 7 aylık hamileyken eşi tarafından kemerle dövüldüğünü anlatıyordu gazetecilere. Ayıp. Ya, Allah etme, çocuk düşerse! Bekle çocuk doğsun, ondan sonra kemerini istediğin gibi kullan.

Meclis Başkanı Mustafa Şentop, İstanbul Sözleşmesi’nden ayrılmayı haklı göstermek için başka ülkelerin de bu anlaşmayı onaylamadıklarını vurguladı ve şöyle dedi: “Mesela, İngiltere de sözleşmeyi onaylamamış”.

Meclis başkanı çok haklı. Ancak İngiltere, emsal alınacak bir ülke değil.

Birkaç hafta önce İngiltere’de bir yıl önce bir polis memuru tarafından öldürülüp ormana gömülen kadın için bir anma töreni yapıldı. Bu vesileyle konuşma yapan bir yetkili kadın şöyle demişti: “Bu ülkede her üç günde bir kadın öldürülüyor. Avrupa’da bu konuda bizi geçen tek ülke Türkiye’dir”. Bu birincilikle gururlanalım mı, utanalım mı?

Kabataslak bir hesaplamayla İngiltere’de yılda 120-130 civarında kadın öldürülüyor diyebiliriz. Türkiye’ye yetişmek için çok çalışmaları gerekir. Türkiye’de yılda 300’den fazla kadın öldürülüyor. Ve bunlar kayda geçenler. Kayda geçmeyenleri Allah bilir. (Geçenlerde okuduğum bir haberde, son beş yılda Artvin’de kadın öldürülmediğini öğrendim. Darısı öteki illerin başına!)

“Kadının fendi erkeği yendi”. İzninizle bir kere de kadın yensin. Ama nasıl yendiğine dikkat buyurun: Kurnazlığı ve ayak oyunlarıyla. Bu nedenle kadına güven olmaz; “Avratta vefa, zehirden şifa olmaz”. Zaten “Avradın kazdığı kuyudan su çıkmaz”.

“Örf ve adetlerimiz, dini ve milli kültürümüz” dediğimiz mirasımız işte budur. Bu kültür, yüzyıllardan beri oluşan, olgunlaşan ve günümüzü şekillendiren karmaşık bir süreçtir. Deyimler ve atasözleri, bu sürecin sırlarını açığa vuran gözleridir.  Anlayacağınız kılavuzumuz kargadır.

Bu kültürü kökten değiştirmedikçe kadınlarımız daha çok çekerler. Kadınlar gününde yaldızlı sözler sarf ederek bu sorunun üstesinden gelinmez.

Erişkin erkek şempanzeler de dişilere şiddet uygular. Şempanzelerden daha üstün bir konumda olduğumuzu kanıtlamamızın zamanı gelmedi mi?

9-12 yaşlarındaki kız çocuklarıyla imam nikâhı kıymayı düşleyen kart horozları konu dışı bırakarak “soframızdaki yeri öküzümüzden sonra gelen” kadınlarımızı ele alalım:

“Ve kadınlar / bizim kadınlarımız: / korkunç ve mübarek elleri / ince, küçük çeneleri, kocaman gözleriyle / anamız, avradımız, yârimiz / ve sanki hiç yaşanmamış gibi ölen / ve soframızdaki yeri / öküzümüzden sonra gelen / ve dağlara kaçırıp uğrunda hapis yattığımız / ve ekinde, tütünde, odunda ve pazardaki / ve kara sabana koşulan ve ağıllarda / ışıltısında yere saplı bıçakların / oynak, ağır kalçaları ve zilleriyle bizim olan / kadınlar, / bizim kadınlarımız.“

Nazım Hikmet

 

 

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar