GELECEĞİMİZİN AYNASINA BAKTIM: (ÇOK DA AYDINLIK DEĞİL) - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cuma, Nisan 26, 2024
Köşe Yazarları

GELECEĞİMİZİN AYNASINA BAKTIM: (ÇOK DA AYDINLIK DEĞİL)

Eşref Çetinel

Unutmuştuk! Her ne kadar tanınmamış devlet olsak da dünyanın bazı ülkeleriyle Türkiye’nin bazı illerinde “temsilciliklerimiz” vardır.. Bazılarını yazayım sonra soru sualini ederiz:

LONDRA’da KKTC Yüksek Komiserliği.. Almanya’nın Berlin’inde elçilik.. Avusturya’nın Viyana’sında elçilik.. Belçika Brüksel’de elçilik.. Bulgaristan’ın Sofya’sında ofis.. Çek Cumhuriyeti Prag’da elçilik.. Danimarka’nın Kopenhag’ında elçilik.. Finlandiya’nın Helsinki’sinde elçilik.. Ve Azerbaycan gibi Türk kökenli ülkelerde temsilciliklerimiz vesaire… Vardır.


OLMASIN MI? Haşa! Devlet iddiasındaysak olacak elbet. “Hayır olmayacak” dediğimiz ise bu temsilciliklerimizin okkalı ve kabarık maaşlarına karşın bırakın tırnak kadar “tanınmadıklarını!” KKTC adına bugüne kadar ne yaptıklarını.. KKTC’ye hangi faydaları sağladıklarını.. Hangi siyasi ve ekonomik konularda yarar hanemize kazınacak bir olaya anlaşmaya imza attıklarını falan…

VAR MI bir bileniniz yada işiteniniz? Sadece bundan bir süre önce medyada bu “temsilcilerimizin” astronomik maaşlarından söz edildiydi ama galiba bu maaşları da Ankara ödemektedir.. ***SİYASİ örgütlenmelerde, propaganda mekanizmalarını çalıştırmakta, diplomaside öteden beridir tutuk davranıyoruz hatta “davranmak” ne kelime parmağımızı bile oynatmıyoruz! Sonra da “siyasi tanınmamışlığın” getirdiği sorunların altında canımız çıkarken, “ama bizi tanımıyorlar ki gerekli ilgiyi görelim” diyerek yakınıyoruz!

ANCAK dış ülkelerdeki “Temsilcilerimizi” bu yargımın dışında düşünüyorum. Çünkü bu KKTC Temsilcilerimizin ve “temsilcilik makamlarına” karşın “ne yapalım bizi tanımıyorlar” demeye hakları yoktur! Kaldı ki söz konusu ülkelerde her halde Kıbrıs’ın Güneyini değil Kuzeyini temsil ediyorlar ki o zaman görevleri çok daha büyük ciddiyet gerektirir.

BU REALİTEYE KARŞIN her halde sayıları 30 yaklaşan bu “Temsilciliklerimizle Temsilcilerimizin bugüne kadar ne her hangi bir faaliyetlerinin haberlerini işitip okuduk ne de gördük! O zaman insan hayıflanır ama: “Günah değil mi onca astronomik maaşlara harcamalara” diye! ***

…VE hazır “temsilciliklerimizden” söz etmişken bir de “gönüllü temsilcimiz” Sn. Cumhurbaşkanı Tatar’dan söz edeyim. Ki daha geçen günlerde galiba Anadolu’nun Niğde’sindeydi dün de haberlerden Londra’da olduğunu öğrendim! Ve bir kez daha söylendim: “Her halde bizi Niğdelilerle Londralı Türklere tanıtmaya gitmedi inşallah!”

Kİ Türkiye’de ayağının basmadığı ne il kaldı ne köy! Dert değil.. Fakat bu gezmeler tozmalar biraz da “işte ben KKTC’nin Cumhurbaşkanıyım, görün analar ne evlat doğurur” kabilinden gösteri olmuyor mu?

Kİ DAHA önce de yazmıştım. Kendileri yüksek öğrenimini İngiltere’nin en ünlü üniversitesinde yapmış. Bana sorarsanız “çok iyi bir ekonomist olmalı” ve şu anda KKTC’nin de öylesi çok iyi ekonomistlere ihtiyacı vardır” dediğimize nazire.. Neden diyar diyar dolaşacağına memleketinin sosyoekonomik ve ötesi sorunları ile ilgilenmiyor!

YOKSA YETKİM yok mu diyor! Büyük liderler “yetkileri” de inisiyatifleri de kendileri yaratırlar.. Memleket sevgisi söz konusu oldu mu ellerinde meşaleleri bayrakları ile ülke yönetimlerinin, halkın önüne geçerler, toplumsal mücadelenin önderleri olurlar.

Eee! Nereye gideceğini bile bilmiyoruz, bir de bakıyoruz medyada bir haber: “Sn. Tatar TC’de Erzurum’da Sivas’ta temaslarda bulundu, falan filan yeri ziyaret etti, falan salonda Kıbrıs sorunuyla ilgili konuşma yaptı” türünden haberileri yayımlanmakta! Bu tarafta da hükümet KIB-TEK’le uğraşmakta, pahalılıkla boğuşmakta, memleketin dökülüp dökülüp giden altyapı sorunlarıyla sıkışmakta..

FAKAT onca anlı şanlı ekonomistimiz Sn. Cumhurbaşkanı Tatar bir elinde asası, ayağında çarıkları eskilerin “dervişleri” gibi yollara düşmüş ya Türkiye’nin illerini dolaşmakta ya  Londralarda turlamakta!

KKTC de dökülmekte ki dökülmek ne kelime lime lime olmuş can çekişmekte! ***

ÇARELER TÜKENMEZ AMA: KKTC’ye artık tüm toplum katlarında ve Ankara tarafından da kabul görecek kalıcı ve yönetsel sistemi de kapsamına alacak bir siyasi statü öngörmeliyiz. Çünkü 48 yıldır görüyoruz ki “Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti” demekle ne tanınmışlık olur, dolayısıyla ne de çözüm! Hatta ekonomi de olmaz istikrar da! Olmadığı gibi!

DOLAYISIYLA karşımızda iki seçenek vardır: Ya Türkiye ile fakat ciddiyetle hazırlanarak entegrasyona gideceğiz..

YADA Rum tarafı ile Masaya oturup ilgili siyasileriyle dışımızdaki ülkelerin de ciddiyetle izleyeceği bir yeni müzakere safhası açacağız.

TABİ ki böylesi olası müzakerede açacağımız kartların kesinlikle “iki bölgeli iki toplumlu siyasi eşitliğe dayalı bir federal sistem” içerikli olmasına dikkat edeceğiz ama… Bir yandan da dünya alemin gözlerinin içine Rum tarafının ne kadar bağnaz ve bencil olduğunu, adayı Türk halkı ile paylaşmak istemediğini gözlere sokacak siyasi beceri sahibi olmamız gerekecek ki işte en zayıf yanımız!

***

YA OLMAZ, GERÇEKLEŞMEZSE? Bunu düşünmeden önce Kıbrıs’ta başlatılacak bir yeni müzakere safhasının ayni zamanda Türkiye ile Yunanistan’ın Ege denizindeki dalaşmasını da önleyecek yeni bir siyasi ortam yaratacağını da düşünmek gerekir..

HATTA “yakınlaşmadan” bile söz edilebilinir.. Aksi gelişmeler halinde her halde bazı kazanımlarımızı yeniden kan akıtarak zorla almak zorunda kalacağız! Yada tersi gelişmelerde sahip oluklarımızı da yitireceğiz. ***

VE SON çarede kendimizi Türkiye’ye emanet edeceğiz ki bu da hangi siyasi gelişmeleri doğurur gerek BM’ler gerekse AB ve artık ABD çevrelerinde de hem Türkiye’nin hem bizim yönümüzden ne getirir ne götürür, neleri kaybettirir neleri kazandırır bilinmez ama… Doğrusu bunları düşünürken bile insana afakanlar basar! İnşallah gelecekler hayrımıza olur…

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar