GEÇMİŞTEKİ KIBRIS VE GELDİĞİMİZ BUGÜN! - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Çarşamba, Nisan 24, 2024
Köşe Yazarları

GEÇMİŞTEKİ KIBRIS VE GELDİĞİMİZ BUGÜN!

Eşref ÇetinelEşref Çetinel

Bizim kuşak adadaki Rum toplumunu çok iyi tanırdı. Rumlar da bizi tabi!

Aşağıdaki bazı hatırlatmaları bu “tanımanın” getirdiği gerçekler içinde yapıyorum. Mesela diyorum ki  Rum toplumu liderliği ve kilisesiyle birlikte Türk toplumunu günahları kadar sevmezlerdi!


İster geçmişteki Osmanlı döneminden kaynaklansın isterse sonrası İngiliz dönemi olaylarından.. Hatta Türkçe konuşmaya da çalışmazlar dolayısıyla öğrenmezler, Türkleri inadına bir tutumda kendileriyle Rumca konuşmaya zorlarlardı! Tabi adayı asimile etmek için! Bu nedenledir Türk toplumunun büyük çoğunluğu Rumca konuşmasını iyi bilirdi. TABİ bu zorunluluk bir yandan da ekonomik dengesizliğin ve Rum’a bağımlılığın sonucuydu çünkü her devrede Rum tüccar ve çarşılarına muhtaçtık..

Ancak iki toplum arasındaki asıl kırılma Rum liderliğiyle Kilisenin “adadaki Türk toplumunu yok sayarak EOKA tethiş (terör) örgütünü kurup İngiliz sömürge asker ve polisleriyle tek yanlı mücadeleye girmesiydi. Niçin? Adadaki İngiliz’i kovup “enosisi” gerçekleştirmek için!”

Peki başarmaları halinde Türk halkının adadaki statüsü ne olacaktı? Bugün de cevabını veremediğim soru budur! Çünkü günahları kadar sevmedikleri Türk toplumuna her halde adada yaşam ve egemenlik hakları vermek için İngilizlerle ölümüne mücadeleye girmedilerdi! Fakat Türk halkı da her halde kendi kaderini olumsuz etkileyecek Rum terör olaylarına seyirci kalacak değildi nitekim cevabını “TMT” ile verdiydi..  O dönemin liderleri hem Ankara’yı harekete geçirdilerdi hem de adadaki Türk toplumunu yok sayan Rum toplumuna karşı İngiliz askeri saflarında paralı polisler olarak yer aldılardı.. SONUÇTA İngiliz adadan ayrılırken arkasında sadece bir buçuk yıl çalışabilen Türk ve Rum toplumlarının oluşturdukları Üniter Kıbrıs Cumhuriyetini bıraktı. ***

EGEMENLİK SAVAŞI: Yukarıda çok kısaca ve sadece hatırlatmalarını yaptığım olaylar, “laf’ı güzaf” değil hakikattirler.

Ki bu “hakikatin” diğer yüzünde 1974’den sonra Rum tarafına “Federal sistem” önererek adayı birlikte yönetmek” teklifimiz de vardır.

Çünkü bu adanın temelindeki asıl sorun “egemenlik” haklarıyla “mülkiyet” sorunudur! Kaldı ki toprağa sahip olanlar her zaman o toprakların egemeni de oldular …Nitekim bu uğurdaki mücadele 1974 Barış Harekâtının gerçekleşmesini de zorlarken, sonuçta ada “Türk ve Rum iki egemen bölgeli devletlerden oluşan kaçınılmaz bir dolaylı çözüme ulaştı.”  Devre devre olagelen müzakereler hem Annan planı hem de Ceans Montana’da umut edilen “çözüm olasılıklarını bile yarattı. Ama asla sonuç alınamadı çünkü Rum tarafı Kuzey’deki Türk halkının siyasi eşitliğini hiç kabul etmedi.

***FAKAT bugün gelinen yerde artık Kıbrıs sorunu değil, Doğu Akdeniz’deki hidrokarbon arayış ve paylaşımları nedeniyle Türkiye ile Yunanistan’ın karşı karşıya gelmesi vardır.

Türk toplumu olarak bu tip savaş tehdidi yüklü krizleri umursamayabiliriz! Fakat artık Fransa’nın uçaklarıyla Güney’de konuşlanmasının, Türkiye’nin Meis adası dolaylarında nevtex ilan etmesinin, Oruç Reis sismik araştırma gemisinin Antalya körfezinde faaliyete geçmesinin… Ve tüm bu nedenlerden dolayı Rum Yunan dürtü ve yaygaraları sonucu “çatışma” olasılıklarının artması tutun ki kaçınılmaz bir savaşı çağrıştırmaktadır. Bu ciddi krizlerin göbeğinde ise bakın bizde neler olmaktadır:

***

KKTC’DE NELER OLUYOR AMA? Her seçim arifesinde teamül haline gelmişliğiyle zokası “iş, aş, dolayısıyla para”dan olan bir “yemlemeyle” oy avcılığına soyunuluyor! Geçici işçi istihdamları yapılıyor, o istihdamlar sonucunda kaparozlanacak oylar gözleniyor!

Her seçim döneminde olduğu gibi yine hükümet daireleri geçicicilerle dolduruluyor ki seçimden sonra kadrolanmaları için aylar sürecek kavgalar sürdürülsün grevlere gidilsin!

Kamu görevlileri saflarında gitgide büyüyen “gizli işsizliğe” bu kez alenen yeni “gizli işsizler” takviyesi yapılıyor..Devletin hazinesi biraz daha fukaralaşıyor!

Seçim uğruna memleketin dirliği, düzeni, istikrarı kaosa dönüşürken, bizzat devletin kendisi devletini hançerleyip kurşunlayarak canını çıkartıyor!..

***

OYSA BİLİNMELİDİR. Bu memlekette her zaman aş iş aslanın ağzında oldu. Nitekim artık yüzde yirmilere orsa etmiş üniversiteli işsizler ordusu ile karşı karşıyayız ve bu gençlerin ne olacağını kendini nasıl bir gelecek beklediğini kimseler bilmiyorlar..

Tam da böyle onlarca açmazların kıskacında debelenirken seçim oyları uğruna “işsiz pek çok gencin hakkı hukuku yenilerek” hükümetin “geçici” kılıfı giydirerek işçi istihdam etmesini ne Allah kabul eder ne adalet!

Kaldı ki şunu da hatırlatayım. Partizanca yapılan istihdamlar belki başta Başbakan olmak üzere Sn. Tatar’a dört beş oy sağlar ama hâlâ binlercesiyle iş, aş hayat hakkı bekleyen gençlerin olaya yönelik husumetlerinin tepkisinde de beterince  oylarını kaybettirir!

KALDI ki: Neredeyse burnumuzun dibinde savaş çıkacak, bakın biz nelerle uğraşıyoruz!

 

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar