Geçen Haftanın Siyaset’i Umumiyesi - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Çarşamba, Mayıs 1, 2024
Köşe Yazarları

Geçen Haftanın Siyaset’i Umumiyesi

Eşref ÇetinelEşref Çetinel

Geçen hafta müzakereleri kilitleyen bazı başlıklar yine gündemdeydi ve nasıl bir beceride hangi anahtarın kilitlediği için bir türlü açılamadığı  bu sorunların belki  çözülebilir  beklentileri yine devam etti..

Başta “garantiler” olmak üzere “dönüşümlü başkanlık,” “mülkiyet,” “toprak” konularıyla AB müktesebatının olmazsa olmazı “4 özgürlük” yine ortalarda salındı…


ASLINDA  şunu da söylemek gerekir: Öteki başlıklarda da çok sağlıklı, kesinkes uzlaşıya varıldı demek mümkün değil. Çünkü tüm “başlıklar” oluşturulacak federal devlet içinde birbirlerini tamamlamak zorundalar. “Birisi şöyle olsun, diğeri böyle olsun” diye düşünmek “devlet organlarını” elin ayak, gözün kulak,  ciğerin dalak, yüreğin bağırsak olmasından farksız, yani olmaz!  Sistemin çalışması için tüm unsurların birbirleriyle hem çok uyumlu hem de anayasal güvence yönünden çok sağlam olası gerekir ki taraflar muzırlık yaptıklarında “işte ağam, anayasal hüküm burada” denebilsin!

NİTEKİM hatırlanmalıdır: Makarios Kıbrıs Cumhuriyetini, 13 maddede değişiklik yapacağım diyerek yıktıydı!

Çözüm oldukta Rum tarafı “ben bu dönüşümlü Başkanlığı sevmedim, hadi kaldıralım yahut yeniden değiştirelim” derse ne olacak? “Hele bir çözüm olsun sonra görürüz ne olacağını” demek  hırgürün devam etmesi demek olacak ki öylesi krizler çözümsüzlükten beter  zararlara neden olur! 

       GEÇEN HAFTA: Maronitler resmen Rum Kurucu Devletine bağlanmak istediklerini söylerlerken Rum tarafı da BM’lere sunduğu haritasında 4 Maronit köyünü toprakları içinde gösterdi. Geçen hafta ben bu olaya  “nankörlük” dedimdi!

Öte yandan birbirlerini yoklayıp niyetlerini anlamaya çalışan müzakereciler geçen hafta yine görüştüler. Sn. Akıncı bu vesile ile “görüşmekten vaz geçmenin sorumlu bir devlet adamının yapacağı bir şey olmadığını” vurgularken, “liderler toplantısının  çok verimli olmadığını” da söylemek gereğini duyduydu! Anastasiadis ise her halde Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin de yaklaşmasıyla olacak, olumsuz laflar etmek yerine “kısmi ilerleme var” dediydi görüşmeyle ilgili…

ENOSİS” HORTLADI: Ben Güney’deki Rum halkının artık Yunanistan’a “fiilen bağlanmak” istediğini sanmıyorum.  AB ve BM’lerde iki ayrı Helen devleti iş ve güç birliği yaparken, neden birbirlerine bağlanarak tekil hale gelip büyük oranda etkilerini kaybetsinler!   Fakat “Eoka”dan devşirme “Elam” için durdum farklıdır. Partilileşme amaçları zaten bu! Dolayısıyle “enosisi”  her vesile ile “gündemde” tutmak asli politikaları! Nitekim çok gerilerde kalmış “1950 Enosis plebisitine” dayanarak  okullarda kutlanması için Rum Meclisinden 16 oy gibi küçük bir sayıyla geçirtmeyi başardığı karar, ancak “okullarda Rum öğrencileri zehirlemeye” yarar, zararı da Enosis kafasıyla  yetişen Rum gençlerinden dolayı “barışa” olur!     Diyelim ve gelelim KKTC’deki geçen haftaya.


GEÇEN HAFTA NELERLE UĞRAŞTIK! Geçen hafta ölüp gitmesine karşın hemen her vesileyle ruhunu şad ederken, bizi Monoka yapacak Emrullah Turanlı ile uğraşmaktan kalan fırsat aralığında, Kıbrıs Türk Hava Yollarının niçin battığını sorgulamaya devam eder ne ki her defasında niçin battığı çok iyi bilindiği halde yine de partiler ve “yüce Meclis”te araştırmaları yapılmış raporlarına karşın  bir türlü cevabı verilmez! Tutun ki KTHY’nın batması “öteki batan tüm Kurumlar gibi “evladiyelik sorunlarımız” olarak ezelden gelip ebede kadar gidecekler!

NEYSE Kİ: Geçen hafta hükümet iyi işler de çıkarttı. Mesela “Tarımsal Destek” sorununu 2017 itibarı ile yeniden kategorileştirerek bir “plana programa” bağladı. Tabi plan program deyip geçmemek gerekir, başımıza ne geliyorsa hükmü karakuşi, “ben yaparım olur” tutumundan dolayı geliyor!

İLLEGAL OLAYLAR: Yavaş yavaş kendimize özgü pislik, trafik, dökülen alt yapı gibi sorunlarımızı bile aşıp toplumsal yara olmayan başlayan yeni illegal sorunlarla karşılaşmaya başladık. Mesela KKTC’ye 3. ülkelerden çalışmaya gelen  insanların pervasızca adam kaçırmaları, dövmeleri, paralarını alıp ailelerinden fidye istemeleri gibi! Bugüne kadar olmamış olaylar olmaya başladı.

Mesela Polis KKTC’de olmayan şahıslara  ehliyet veren bir şebeke meydana çıkardı. Bu olay da ilklerden! Üstelik ilk belirlemelerde “kanun koruyucusu olması gereken emniyet mensubu kişiler de olayın içinde yer almakta!”

       Çok üzücü bir diğeri “zeytin ağaçlarına av tüfekleriyle ateş edip ağaçları telef eden dangalakların türemesi! Nasıl bir insanlık demek bir yana, nasıl bir nesil yetiştiriyoruz ki bırakın çevre pisliğini, trafikte yarattıkları ölümcül kazaları, on yıllarca anca yetişen ağaçları bile o lanet zevkleri uğruna hem de tüfeklerle ateş ederek doğrayıp telef ediyorlar! Müthiş bir dejenerasyon desek abartmış olur muyuz? Fakat gerçek bu!

KEŞFEDİLDİK: Aradan 42 yıl geçti. Geçen hafta Hürriyet gazetesi, TÜRSAB ve derdi gailemiz Emrullah Turanlı’nın da işbirlikleri ile “Kuzey Kıbrıs’ı Keşfet” başlıklı ve turizm içerikli girişimleriyle Hürriyet’in yazarları, çizerleri, çalışanları  KKTC’ye uğradılar, bayıldılar bize! Demokrasimize hayran kaldılar. Başbakanımızın Kanada Başbakanından çok daha yakışıklı olduğuna oy birliği ile karar verdiler, gurur duyduk.  Biz bile unuttuyduk meğer ne sıcak ne misafirpervermişiz! Doğamız tarihimiz harika. Huzur güven de bizde. Kusur mu? Hiç yok!

KISACA: Geçen hafta hem çok şenlikliydi ülkemiz hem hareketli. Ha sahi! Döviz vurmaya devam ettiydi, elektrik faturaları çok canlar yaktıydı, uyuşturucu trafiği hiç mola almadıydı, doktorlarla uğraşan hükümet milim ara vermediydi, trafik inadına canlar aldı canlar yaktıydı! Vesaire…


       KISACA TAKILDIĞIM: (İBRİKÇİBAŞI!)

(Teşbihten dolayı özür dilerim.) Vakti zamanında kentin birinde bir halk gademhanesi (tuvalet) bir de “ibrikçibaşı” vardı. Bir gün iyice sıkışmış bir adam içeri dalar önünde bulduğu ilk açık kapıdan girecek, İbrikbaşı “hop” der. Oraya giremezsin!” Adam ikinci kapıya saldırır “hop” der ibrikbaşı, oraya da giremezsin! Üçüncüye yönelir, “hayır der ibrikbaşı oraya da giremezsin, işte şuradakine gireceksin!” “İyi ama der adam kimseler yok ki gademhanede  neden beni gezdirip durdun! “Eee” der ibrikbaşı.  “Eğer bunu yapmasam kim anlayacak ibrikbaşı olduğumu!”

Hükümet durdu durdu mesai saatlerini  yeniden değiştirdi! “Değiştirmese  memlekette bir hükümet olduğunu nasıl hatırlatacak ki?”

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar