Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü’nün basın özgürlüğünü belirleme kriterleri arasında “finansal özgürlük” de yer almaktadır.
Avrupa ülkeleri geçmişte, şimdilerde ise Türkiye “finansal özgürlüğün” ne anlama geldiğini çok iyi biliyorlar.
Kısa yoldan büyük paralar kazanma hevesinde olan tekelleşmiş şirketlerin iktidarın isteği doğrultusunda Türkiye’deki deyimi ile “yandaş medya” yaratması, ya varolan gazete-televizyonları satın alması ya da varolanların rekabet edemeyeceği bir şekilde gazete-televizyon kurması özgür basının önündeki en büyük tehlikedir.
O denli ki Türkiye’de örneklerine sık sık rastlandığı gibi farklı isimlerdeki birçok gazete aynı manşetlerle çıktığı oluyor.
Farklı sektörlerde faaliyet gösteren şirketlerin, devletin de yardımıyla kazandıkları büyük paralarla hükümetin emrine verdikleri gazeteler oluşturdular.
Ve o gazetelerde gazetecilik yapılmıyor artık. Zaten gerçek gazeteciler de oralarda barındırılmıyor.
***
Ülkemizde de gerçek gazeteciliğin önündeki en büyük engel finansal özgürlüğün ortadan kaldırılmasıdır.
Hükümeti etki altına almak, politikacıları bağımlı hale getirmek için farklı sektörlerde faaliyet gösteren baronlar medya sektörüne de el attılar.
Harcadıkları büyük paralarla gazeteci transferleri yaparak (Havadis bunun zararını çok gördü) milyonlarca liralık promosyonlarla okuyucu tavlamaya çalışarak basın özgürlüğünü ortadan kaldırmaya çalışıyorlar.
Hedef alanları sadece hükümetler veya politikacılar da değildir.
Bürokrasi ve yargı üzerinde kumpas kurup bürokratlara istedikleri kararları aldırmak, mahkemelerde ise istedikleri kararları çıkartmak için yayın yapmaktadırlar.
***
Gazeteciler Birliği ve diğer meslek örgütleri, basın özgürlüğüne darbe vuran bu finansal saldırı karşısında gerekli yasal önlemleri almalıdır.
Medyanın teşviklerle hormonlanmış, asil görevleri gazetecilik olmayan sektörlerin ve baronların denetimine girmesi engellenmelidir.
Sivil toplum örgütleri, kurum ve kuruluşlar bu ülkenin medyasını desteklemelidir.
Yoksa artık gazetecilerin olmadığı bir medya düzenine doğru gitmekteyiz ve bunun zararını da herkes görür.