Tam da diktatörlüklerde görülen bir durum.
Demek ki, zor dönemler, diktatörlük heveslilerinin niyetlerini ortaya çıkarıyor.
Ya doğruda ya da bilinç altından.
Bizimkilerin bilinçaltındaki su yüzüne çıktı.
Belki de kendileri de farkında değillerdir ama tam da diktatörlüklerde uygulanacak şeyleri yürürlüğe koydular.
Maaşa talim eden emekçilerin maaşlarını bir çırpıda kırptılar.
Ama para babalarının milyon dolarlarına dokunmadılar.
“Öteleme” adı altında vatandaşın borçlarının şişmesine neden oldular.
Sivil toplum adına her türlü faaliyet askıya alındı.
Yayınlanan bildirilerde birtakım itirazlar ortaya konuluyor ama o kadar.
Odaların, derneklerin sendikaların ve sivil toplumun hiçbir gücü kalmadı.
Ve hiçbir süreçte de yokturlar.
Bugüne kadar KKTC’yi “arka bahçe” olarak kullanıp da yüz milyonlarca dolar istifleyenler paralarını kaçırma hazırlığı yapıyor.
Kimseden de bir ses çıkmıyor.
Niye biliyor musunuz?
Zaten diktatörlüklerim amacı milyon milyon doları olanlara hizmet etmektir.
Bu nedenle demokrasi katledilir, sivil toplum susturulur, halk fakirleştirilir ki para babaları daha fazla semirsinler.
***
Bu hükümet tüm diktatörlüklerde olduğu gibi gazeteci düşmanıdır, medya düşmanıdır.
Devletin temel organları olan yasama, yürütme ve yargıdan sonra dördüncü güç olan basın bu zor dönemde ayakta tutulması gerekirken ölüme terk edildi.
Ve hatta para babaları ile bir olunup da “bırakınız ölsünler” kutlaması bile yapılıyor.
“Devlet televizyonu BRT, devlet ajansı TAK ve iki tane de tetikçi televizyon ile gazete bize yeter” diyenler diktatörlerdir.
Diktatörlerin yaptığı ilk iş özgür basını susturmak ve hatta yok etmektir.
Bizimkiler koronavirüs arkasına saklanarak tam da bunu yapıyorlar.
Kısa sürede özgür basını ortadan kaldırıp, gazetecileri işsizliğe mahkum edip “sahibinin sesi bir düzen kurmak istiyorlar.
İzin vermeyeceğiz. Direneceğiz. Hem de son nefesimize kadar…
