Galanos’un ölümü nedeniyle hatırladıklarım - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cuma, Mart 29, 2024
Köşe Yazarları

Galanos’un ölümü nedeniyle hatırladıklarım

Eşref ÇetinelEşref Çetinel

45 yıldır yeniden Maraş’ın belediye başkanı olacağı hayaliyle yaşadı.. Belki de inancıyla!

Bir süre kendi kendilerine “aktivistlik” etiketi takan bizim tarafın neo-barışçıları tarafından koltuklandı, “İşte Maraş’ın son belediye Başkanı” dedirtildi!


Hatta Barış Harekâtından önce ana giriş kapısının önündeki uzun bir direğin üzerinde  “çift başlı Bizans kartalı” alameti bulunan  eski adı “Konstantia” şimdilerde “Palm Beach otelin”   sahiline kadar getirilerek hem geçmiş hatıraları tazelettirildi, hem de gelecekte tekrar bu kentin belediye başkanı olacağını düşündürüldü.. Ve dün: Baktım Havadis’te bir haber: “Galanos dış ülkelerindeki bir seyahati sırasında öldü..”

Doğrusu ya içim cız etti! 45 yıl yaşanası bir koca ömürdür. Ve bu adada o ömrü, tıpkı Galanos gibi yuvalarına  ulaşma umudunda uçan yaralı kuşlar  gibi hayal eden,  çok insanlar  öldü gözleri açık!

Hâlâ işitirim “ah vatanım” diyen insanların hazin seslerini..

Aramızdaki Baflılar, Limasollular, İskeleliler..

Söyle söyle bitirmezler geride bıraktıkları köylerini.. Oralarda yaşadıkları hayatlarını.. Hatıralarını..

(Bir yaşlıca Rum bilirim. Her Pazar arabasıyla Güney’den Mağusa yakınlarındaki  köyüne gelir. Arabasını Barış Harekâtından önce sahibi olduğu bahçenin telleri dışında kuytu bir yere park eder ve uzun süre bahçeyi, çalışmakta olan oranın yeni sahibi Türk’ü  seyreder, sonra döner gider…

Bana bunu anlatan arkadaş o bahçenin 45 yıllık sahibidir. “O Rumoğlu’nun bu hallerini gördün mü yüreğim parçalanır” der! “Başımı kaldırıp yüzüne bakacak takatım kalmaz..”

 …İÇİNDE bulunduğumuz şu günler, 1974 Barış Harekâtında son günlerdi..

İki halk henüz tarihin ve talihin kendilerine nasıl bir gelecek hazırladığını bilmiyorlardı! Hatta umutsuz bekleyişler vardı!

Mesela haberi Mağusa hisarları üzerinde aldımdı. Bir devrelerde öğretmenlik yaptığım küçücük Muratağa köyünü, yanındaki Sandallar, Atlılar köylerinin köylülerini Rumlar esir aldılardı..

1972-73  ders yılında ben  o okulda öğretmenlik yaptımdı. Tek odalı altı sınıflı okulda karma eğitim yapılırdı!

Pırıl pırıl 30 öğrencim vardı. Ben ders yılı sonunda ayrılırken üç öğrencim de  mezun olmuş Namık Kemal Lisesine gidiyorlardı.

Eokacı Rum milisleri şimdilerde açık hava müzesi olarak ziyarete açık yerde, aralarında otuz öğrencimin de olduğu yaşlı insanları, kadın ve kızları, kucaktaki bebeleriyle bile “kurşunlayarak” açtıkları iki  çukura gömdülerdi…

…HA! Galanos mu? Belki ödeyecek tırnaklık kefareti olmadı! Belki dünyalar iyisi bir insandı.. Belki sandığımızdan daha barışçıydı..

İşte savaş günahı olmayan böylesi insanları da “öldürür!”

Fakat asıl gerçek şudur. “Eceliyle ölmüş olsa da hayallerini gerçekleştiremediği için gözleri açık giden Galanos’u 45 yıl önce asıl öldüren, kendi halkı, kendi faşistleri, Makarios’lu, Samson’lu, Yorgacis’li Rumlardı.     Muratağa’daki çocuklarımızı kadınlarımızı öldürdükleri gibi.. Yüzlerce insanımızı şehit ettikleri gibi.. Ayni adanın insanlarını göçe zorladıkları ve hâlâ çözüm konusunda ayak sürüdükleri hâlâ Türk düşmanlığıyla bilendikleri gibi!

Ne diyelim? Lanet olsun sebep olanlara! Can yakanlar cehennemde yansınlar!                                           **********

İŞLERİMİZ YA HEY!

Yukarıdaki yazımı yazdıktan sonra “45 yıl sonra başka ne yazabilirim” diye düşündüm. İdam kararını verdikten sonra kalemini kıran Hakim gibi “bitir artık” kendime “bu yazı işini!”

Yeter! Zaten artık hiç birinin hükmü de kalmadı!  Ki 55 yıl oldu yazarken yazarken…

Oldu da ne oldu? İnsan   “özgürlük ve egemenliğinin”  tutsağı olur mu?

Biz 1974’de  sahibi olduğumuz o özgürlük ve egemenliğimizin evet tutsağı olduk!

Kuzey Kıbrıs’ın dört duvarı arasında kalakalmışlıkta, tutun  ki “aslanlar” gibi olsanız ne yazar? Kaldı ki “kükremeye” bile mecalim,z olmadan!..

NEYSE geçelim. Ve gelelim sadede!

Tecrübelerle sabittir. Haziran’da okullar tatile girdiler mi “devlet de birlikte” girer!

Ta Eylül ayının başına kadar siesta devam eder! Vakta ki okullar açılırrr…

Yine ve bir kez daha  Eylül 2019 curcunası başlayacak..

Mesela önce “okullardan” bahsetmiş olduğumuz için Sn. Çavuşoğlu’na soralım:         “Ne haber? Var mı  okullarla birlikte okullarda eksiklikler? Aman kimse duymasın demek de işe yaramaz bak yakında kıyamet kopar!..”

ÖTE yandan dünya piyasalarında 90 kuruşa satılan arpanın 1 liraya satıldığı KKTC’de tarımdan mı sual edeceğiz?

Yada limanlarımızda her uçaktan gemiden ineni “turist” ilan ederken, otellerin doluluk oranlarını bir türlü tutturamayan  “turizm sektörümüzden” mi bahsedeceğiz?

Yada ne zaman giriversem içine   arabamın tekerlerini  çukurlarına  düşürmeden tek metrelik  yolunu bile geçemediğim,  adları “büyük” kendileri pislik deryası içinde ve tabi derme çatma “Sanayi Bölgelerimizden” mi söz edeyim? İnsan utanır!

Yada trafik mi? Hadi onu da yarına bırakayım…

 

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar