Filler Tepişirken, Ezilin, Ama Sesinizi Sakın Çıkartmayın... - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cuma, Mart 29, 2024
Köşe Yazarları

Filler Tepişirken, Ezilin, Ama Sesinizi Sakın Çıkartmayın…

Köş, MoreketMehmet Moreket

Siyaset eliyle batırılan Toprak Ürünleri Kurumu’nu, yine ekonomik akıl dışında, yine siyasi kararlarla sözde kurtarma girişiminin bedelini bizler ödüyoruz.

Hem de ne ödeme… Adaya giren her türlü tarım ürününe konulan hükmü karakuşi yüzde 3 fonla…

O kadarla kalsa iyi.


Hani Tarım Bakanı Nazım Çavuşoğlu, ödeyeceğimiz bedel için “Kuruşla ifade edilecek kadar az” falan demişti ya, çok geçmedi, hiç de öyle olmadığı ortaya çıktı…

Çeşitli çevreler, fonlanmış malların tüketiciye yüzde 5 ila yüzde 8 artışla ulaştığı yorumlarını yaparken, bombayı  Tarım Bakanı patlattı ve bazı firmaların,  % 3 üçlük katkı payını gerekçe göstererek, stoklardaki ürünlere %18’e varan zamlar yaptığını söyledi…

Biz yüzde 3’le perişan olacağımızı düşünürken, bizzat Bakan, yaptıkları icraatla piyasanın yüzde 18 pahalılanmasına sebep olduklarını itiraf ediyor. E, hani Hayat Pahalılığına % 0,08 olarak yansıyacaktı? Bunu da Çavuşoğlu söylememiş miydi..?

Yüzde 0.08 nerede, yüzde 18 nerede…

Piyasanın dengelerine gelişigüzel ellerken, bunu fırsata çevirmek isteyenler olacağını nasıl hesap etmediler..?

O da yetmedi, şimdi bir de üstüne içimiz yanarak, üreticiyle tüccarın çekişmesini izliyoruz…

Kim destekleniyor, kim köstekleniyor…  Sermaye-siyaset eksenli bir tartışma… Daha doğrusu bir ağız dalaşı.

Bu tartışmanın içinde vatandaş yok, onun desteklenmesi ya da korunması yok…

Çavuşoğlu’nun tüccara yüklenmesiyle tartışma alevlendi… Bunun üzerine Bakan, “Ülkemizin içerisinde üretici neyse, Sanayi Odası mensupları neyse, Ticaret Odası mensupları da bizim için aynıdır… Biz herkesle birlikte ülkemizin geleceğini düşünmekteyiz” dedi.

Neyin geleceği be kardeşim…

Vatandaşın alım gücü zaten kalmamış, bir de zaruri ihtiyaçları üzerinden siyaset yap, sonra da kimseyi ayırmazmış…

Ha, tabii ayırmadığı vatandaş değildi değil mi, Sanayi Odası’yla Ticaret Odası’ydı, pardon…

Vatandaşa kazığı layık gören Bakan’ın sözlerine bakın; “maksadını aştın… bana şunu dedin, böyle demeliydin… senin yaptığın popülizm”…

Hani  “Ülkenin geleceği” meselesiydi ya dertleri, konuştukları da aynı ciddiyette…!!!

Diğer taraftan Ticaret Odası, fonun Anayasaya aykırı olduğu gerekçesiyle iptali için Anayasa Mahkemesi’ne başvurdu vurmasına da, tüccar da o fon fırsatını hiç kaçırmadı. “Dur bakalım, mahkemeyi bekleyelim” falan demedi. Hem de o zammı, fonlanmış ürünü ithal etmeden, elindeki ürüne yaptı. Ben demiyorum, Bakan Çavuşoğlu söylüyor…

Şimdi kaçtan aldı, kaça sattı ona bakacakmış. Böyle tehdit ediyor tüccarı…Geçmiş olsun…

Serdar Denktaş’sa, Sanayi Odası’na “Benden tüketiciye yönelik fiyat artışı getirecek taleplerde bulunmayın, bunun yerine maliyetlerimizi aşağı düşürerek rekabet edebileceğimiz ne varsa maddeler halinde sunun onları konuşalım” diyor. Şaka gibi… Kendisi de piyasayı allak bullak eden, yüzde 18’e varan zamlara neden olan Bakanlar Kurulu’nun üyesi, hemde Maliye Bakanı değil mi? Bu arada,  tüccara “ithalatçı lobisi” diyen sanayicinin de, hükümete pahalılık yaratacak öneriler sunduğu anlaşılıyor…

Bir tiyatrodur gidiyor… Sanki siyaset vatandaşın refahı için değil de, belli kesimlerin çıkarı için yapılırmış gibi…

 Ama en acısı ne biliyor musunuz, vatandaşın o kazığı yeyip, olup biteni de uzaktan seyrediyor olması. Onlar seslerini çıkartmadıkça kazık daha da büyüyor, büyüyor…

Layığımızdır…

Afiyet olsun…

 

 

YERİN KULAĞI VAR

UMUTLAR TÜKENDİ:

New York zirvesi beklentilerin altında kaldı. Sokaktaki vatandaşın zirve öncesi taşıdığı umutlar, yerini umutsuzluğa bıraktı. Elli yıldır çözülmeyen sorun yine direkten döneceğe benzer. Özellikle 2016 yılına yönelik beklentilerin hayat bulmayacağını şimdiden söyleyebiliriz. Ekim ayında yapılması planlanan görüşmeler ne gösterir bilemeyiz ama, ben umudumu yavaş yavaş tüketiyorum…

AB PASAPORTU:

Ortada onaylanacak bir anlaşma taslağı bile yok, vatandaş neyi oylayacağını bile bilmiyor ama, belli kişiler köyleri dolaşıp, “anlaşma olursa hepinize AB pasaportu verilecek” propagandasına karşı, Türkiye kökenlileri uyarmaya başlamışlar. Bunun, Türkiye kökenlilere “Evet” dedirtmek için verilen “ilk yem” olduğunu iddia ediyorlar. 2004’de neden “Evet” çıktığını iyi analiz etmişler, şimdi önlemeye çalışıyorlar…

AB’NİN ÜYELİK KRİTERİ BELLİ:

Bosna Hersek de artık AB üyesi… Kıbrıs konusunda etnik ayrılığı reddeden AB, Yugoslavya’nın etnik olarak bölünmesinden doğan bir devleti üye yaptı. Bosna Hersek devleti daha 1992’de kuruldu… Oysa 93 yıllık Türkiye, yarım asıra yakındır AB kapısında beklemekte… Ekonomisi deseniz, herhalde Bosna Hersek’i bir kaç kez katlar… Artık yoruma gerek var mı?

SIKAR BİRAZ:

UBP milletvekili Ersin Tatar’ın kendi partisine ve bakanlara yönelik yaptığı sert eleştirilere cevap Genel Sekreter Dursun Oğuz’dan geldi. Oğuz, “sen bu açıklamaları neden yaptın diyerek kimseyi disipline verecek kadar kapalı bir parti değiliz” dedi. Ben de inandım… O parti değil miydi daha bir kaç sene evvel kendi milletvekillerini ihraç eden? Geleneklerinde var. Her neyse işin aslı o değil… İşin aslı, pamuk ipliğine bağlı hükümetin bir vekili bile harcayacak lüksünün olmayışı. Ayrıca Ersin Tatar’ın söyledikleri, yaptığı eleştirlerin hepsi de doğru…

NİYET BELLİ:

KKTC’deki 3 öğrenci yurduna Türkiye tarafından din görevlisi atanıyor. Atanacak olan din görevlileri, manevi rehber olarak haftanın dört günü beş saat boyunca yurtlardaki öğrencilerin dini konulardaki sorularına cevap verecek, manevi alanda rehberlik edecekmiş. Sizin anlayacağınız yurtlara resmen imam atayacaklar. Koordinasyon Ofisi anlaşmasına karşı çıkanları suçlayanlar, açılmak istenen ofisin gerçek niyetinin ne olduğunu biraz olsun anlarlar inşallah…

 

CEHENNEM AZABI:

Araç Kayıt Dairesi,  o yıkılmaya yüz tutmuş haliyle, her gün devletin kasasına milyonlarca lira akıtıyor. Hem çalışma ortamı, hem de vatandaşa hizmet ne yazık ki çağdışı. Afla birlikte yaşanan yoğunluk, insanların saatlerce beklemesine neden oluyor. Hiç olmazsa böylesi günlerde takviye yapmak, vatandaşın işinin çabuk görülmesini sağlamak bu kadar mı zor. Bütün gün beklediği halde, işini halledemeyip, ertesi güne kalanlar oluyor. Sizin anlayacağınız paramızla rezil oluyoruz…


ZİRVEDEKİLER

Mustafa Akıncı: “Yeni federal sistemde elbette garantiler istiyoruz. Kimden bekleyebiliriz bunu: Kıbrıslı Türkler olarak sığınacak tek liman var o da Türkiye’dir. Bu konuda bir uzlaşma sağlanmış değil ancak ‘Efendim biz çözüm sağlıyoruz, Avrupa Birliği’ne giriyoruz, garantiye güvenceye ne ihtiyaç var.’ rahatlığında değiliz biz, olamayız da kusura bakmasınlar…”.


DİPTEKİLER

Dayatma Rejimi: Halkın Partisi’nin Girne Emirnamesi’ni yargıya taşımasının ardından, yine aynı konuda daha ayrıntılı ve farklı teknik gerekçelerle bir dava daha açıldı. Bu kez davayı açan, Kıbrıs Türk Şehir Plancıları öncülüğünde Yerbilim Mühendisleri Odası ve bölgede yaşayan vatandaşlar… CTP’nin de bir dava dosyalayacağı haberleri geliyor. Mahkeme ne sonuç verirse versin, ortaya çıkan tek bir şey var, o da toplum bu emirname değişikliğine karşı oluşu. Hükümet bile bile dayatma yapıyor… Bu artık demokrasi falan değil, dayatma rejimi…

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar