“FELAKET” BİR HİKAYE! - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cuma, Mart 29, 2024
Köşe Yazarları

“FELAKET” BİR HİKAYE!

Ahmet OkanAhmet Okan

Seigneur (Senyör) de Villamont adındaki İtalyan yazar adaya geldiğinde tarih 1589’du.

Bir yaz girişiydi ve aylardan Mayıs’tı.


O dönem veba salgını ortalığı kırıp geçirmiş, en çok da Mağusa bölgesindeki köylerdeki insanları tüketmişti.

Öyle bir salgın hastalık yaşanıyordu ki insanların cinnet geçirmesi hiçtendi.

Nitekim yazarın anlattığına göre, bir Türk Mağusa meydanına koşarak “Eğlenin ey ahali ve benimle birlikte dans edin. Çünkü yarım saat içinde burada öleceğimi ilan ediyorum. Fakat ben öldükten hemen sonra, veba salgınından eser kalmayacak” diye bağırmış ve adamın cansız vücudu çok geçmeden yere yığılmıştı.

Bu olayın hemen arkasından (bir gün sonra) başka bir Türk aynı meydanda herkesin gözleri önünde eline bir bıçak alarak bağırsaklarını deşmeye başlamış ve “Bağırsaklarımı kurban ettiğim büyük peygamberimiz Muhammed aşkıyla ölüyorum diye bağırmıştı.”

O dönemin koşullarında genellikle Tanrının insanlara verdiği bir ceza olarak algılanan salgın hastalık olaylarının yanında başka felaketler de vardı.

Bunlardan biri çekirge felaketleriydi.

Öyle ki bu çekirgeler adanın üzerine kara bulut gibi çöküyor, tarlaları kül haline getiriyordu.

Adını verdiğimiz yazar bu felaketlerden de bahseder ve çekirgelere karşı kullanılan ilginç bir çözüm hikayesini anlatır.

Hikaye şöyle:

“İran’da, Cuerch şehri yakınlarında bir çeşme vardır. Açık havada, testide taşınması, yüksekçe ve havadar bir yerde tutulması, asla bir dam ya da saçak altına konmaması şartıyla, bu çeşmenin suyu çekirgelerle mücadelede kullanılır. Çeşmeden suyu taşıyan adamların tepesinde kırmızı ve siyah, sığırcık (çekirge kuşu) gibi sürüler halinde uçuşan, ötüşen kuşlar belirir, Türkler ve İranlılar bunlara Mahometans derler. Bu kuşlar uçup ötüşerek Kıbrıs’a geldikleri andan başlayarak, adayı istila eden çekirgeleri ortadan kaldırırlar. Eğer bu su dökülür veya ziyan edilirse, kuşlar gözden kaybolur. Nitekim Türkler Kıbrıs’ı ele geçirdiklerinde böyle bir felaket yaşanmıştır. Türklerden biri Famagusta Katedral Kilisesi’nin çan kulesine tırmandığında, burada kutsal suyun konulduğu testide hazine gizli olduğunu sanarak testiyi kırıp, suları dökmesiyle birlikte, Kıbrıslılar bir daha çekirge felaketinden kurtulamamış. Artık İran’a gidip, bu suyu getirecek kimse de bulamıyorlarmış, çünkü adamın Arap çöllerini geçmesi gerekiyormuş. Ancak Famagusta’daki Grek rahip bana, bir Türkün altı yüz ducats karşılığında oraya gitmeye talip olduğunu söyledi…”  (Claude Deleval Cobham, Excerpta Cypria, s.179,180.)

O “kutsal su” yun böyle bir özelliği var mıydı bilinmez,

O Türk’ün gidip gitmediği de bilinmez.

Ama bilinen çekirge felaketi de dahil diğer felaketlerin daha sonraki dönemlerde de yaşandığıdır…

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar