Erhürman: Cesareti varsa karşıma çıksın - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cuma, Nisan 19, 2024
KıbrısManşetRöportaj

Erhürman: Cesareti varsa karşıma çıksın

Tufan Erhürman

Cumhuriyetçi Türk Partisi Genel Başkanı Tufan Erhürman, Ulusal Birlik Partisi Genel Başkanı Hüseyin Özgürgün’e “madem 20 ayda yaptıklarına güveniyor, gelsin karşıma çıksın” diyerek yüklendi:

İDDİASINI GÖSTERSİN: Erhürman: Özgürgün, Havadis’e verdiği o röportajda 20 ayda yaptıklarının daha fazlasını 5 yılda yapmak için yetki istedi. Biz de aynı şeyi söylüyoruz. 20 ayda ülke tarihinin en hukuksuz, adaletsiz, ciddiyetsiz, partizan ve popülist hükümetini yarattı. Madem ki bu kadar iddialıdır, çıkar televizyona benimle tartışma cesaretini gösterir

ÖNEMLİ OLAN DÜŞÜNCE GENÇLEŞMESİ: CTP’deki gençleşme halktan olumlu tepkiler alıyor. İki yıldır büyük bir açık yüreklilikle kamuoyu önünde geçmişin öz eleştirisini yapıyoruz. Aday kadromuzu da söylediklerimizle tutarlı biçimde oluşturduk. Önemli olan yaş itibarıyla gençleşme değil, düşüncelerin ve projelerin gençleşmesi

 Cumhuriyetçi Türk Partisi Genel Başkanı Tufan Erhürman, iki yıldır partinin ciddi bir değişim ve gençleşme yaşadığını ifade ederek halktan bunun olumlu tepkisini gördüklerini söyledi. Erhürman, önemli olanın partide yaşların gençleşmesinden çok düşüncelerin gençleşmesi olduğuna vurgu yaparak bundan sonraki dönemde hayata geçirecekleri politikaların ülkeyi ve toplumu ileriye götüreceğini belirtti.


Erhürman, Başbakan Hüseyin Özgürgün ile televizyonda bir araya gelerek tartışma ortamı yakalanamadığını ifade ederek Özgürgün’e “Özgürgün, Havadis’e verdiği o röportajda 20 ayda yaptıklarının daha fazlasını 5 yılda yapmak için yetki istedi. Biz de aynı şeyi söylüyoruz. 20 ayda ülke tarihinin en hukuksuz, adaletsiz, ciddiyetsiz, partizan ve popülist hükümetini yarattı. Madem ki bu kadar iddialıdır, çıkar televizyona benimle tartışma cesaretini gösterir” diye cevap verdi.

Cumhuriyetçi Türk Partisi Genel Başkanı Tufan Erhürman, Havadis’e Cumhuriyetçi Türk Partisi’nin seçim kampanyasını, manifestosunu ve Özgürgün ile yaşanan “brifing” atışmasını değerlendirdi.

 

Soru: Seçim kampanyası başladı. Çalışmalar ve halka programınızı anlatma süreciniz nasıl gidiyor? Genel bir değerlendirme alabilir miyim?

Erhürman: İki yıldır hiç aralık vermeksizin ülkenin dört bir yanını dolaşıyoruz. Yurttaşlarımızla, özellikle de üretici kesimlerle görüşüyor, onların sorunlarını dinliyor, çözüm önerilerini halkımızla birlikte oluşturuyoruz. Seçim kampanyasının başlamasıyla birlikte tempomuz tabii ki arttı. Ama biz iki yıldan beri yaptığımız işi yapmaya devam ediyoruz aslında. Halkımız da kendilerine ilk kez seçim zamanı ulaşmadığımızın, iki yıldır sürdürdüğümüz yoğun çalışmanın sonuçlarını, yani programımızı kendileriyle paylaşmak için yanlarında olduğumuzun bilincinde. Bu arada elli kişilik aday kadromuzun, bu kadroda halkımızın tüm kesimlerinin, kendisini kariyeriyle, deneyimiyle, birikimiyle kanıtlamış, sivil toplum örgütlerinde üst düzey görev yapmış temsilcilerinin bulunuyor olmasının önemli bir heyecan yarattığını ve programımızı uygulama kabiliyetimize duyulan güveni artırdığını gördüğümü de söylemeliyim.

 

Soru: Manifestonuzu bugün açıkladınız. Bazı noktaların üzerinde durdunuz. Ülkede projeler için kaynak bulma noktasında hangi girişimleriniz olacak?

Erhürman: Manifestomuzu kamuoyu ve basın mensupları ile paylaşırken, projelerimizin açıklanmasına geçmeden önce kaynağın nereden bulunabileceğini açıkladık. Her şeyden önce Türkiye Cumhuriyeti’nin alt yapı yatırımları için ayırdığı hibe ve kredilerin toplam tutarı 509.8 milyon TL iken bunun sadece 157 milyon TL’lik kısmının gerçekleştirilebilmiş olması son derece düşündürücü ve üzücü. Benzer biçimde reform destekleme ödeneği olarak ayrılan 540 milyon TL’den hiçbir şey alamamış olmamız da öyle. Bunun anlamı, sadece burada halkımız ve ülkemiz için kullanabileceğimiz 1 milyar 50 milyon TL varken, bizim bunun 157 milyon TL’sini kullanabilmiş olmamız, yani aşağı yukarı 900 milyon TL’nin kullanılamamış olmasıdır. Sadece bu 900 milyon TL ile bile bu ülkede ne tür yatırımların gerçekleştirilebileceğini, halkımızın üretime teşvik edilmesi için neler yapılabileceğini düşünün. Dahası, hepimiz biliyoruz ki daha çok proje geliştirebilmemiz halinde Türkiye Cumhuriyeti’nden de, AB gibi başka kaynaklardan da yatırımlarımız ve halkımızın üretime teşvik edilmesi için daha fazla kaynak bulmamız mümkün. Onun için iktidara geldiğimizde, yatırım geliştirme, yatırımların fizibilitesinin hesaplanması ve yatırımların gerçekleştirilmesi için oluşturacağımız kurumsal yapıları ve mekanizmaları manifestomuzun girişinde açıkladık. Bu arada, yaptığımız çalışmalarda işgücüne katılım oranımızın toplamda % 51’de, kadınlarda %35’te kaldığını tespit ettik. Bu da atıl bir çalışma kapasitemiz olduğunu açıkça ortaya koyuyor. En az bunun kadar önemli olan, vatandaşlarımızın atıl çalışma kapasitesi bu kadar yüksekken istihdam rakamlarında, yerli iş gücüyle yabancı iş gücünün birbirine çok yakın olması. Kısacası, kullanabileceğimiz para var, atıl bir iş gücü kapasitemiz var ve ülkemizin doğası, iklim koşulları, verimli arazileri, turizme son derece müsait koşulları ile hakkını vererek değerlendirmediğimiz ciddi bir potansiyeli var. Bu şartlar altında bize sürekli “umut yok” diyenlere katılmamız mümkün değil. “Ne demek umut yok” diye sormamızın sebebi bu. Para da var, işgücü de var, ülkenin değerlendirilmemiş potansiyeli de var. Bütün mesele ciddiyetle planlama yapmakta. Kaynakları üretken, istihdam ve katma değer yaratan, kalkınmayı destekleyen alanlara kaydırmakta. Bunu yaparsak ekonomik ve sosyal kalkınmanın ve üretken bir ekonomik model yaratmanın önünde hiçbir engel yok. Yeter ki bir yerlerden gelen parayı adaletsiz biçimde dağıtıp bunun karşılığında oy devşirme modeli üzerine kurulmuş bu sistemi, bu patronaj sistemini değiştirmeye kararlı bir zihniyeti ve kadroları iş başına getirelim. CTP’nin halka vaadi bu. Bu sistem değişecek ve biz halkımızla ve kadrolarımızla birlikte çalışıp yapacağız. Bu halkın ortak başarı hikayesini hep birlikte yazacağız.

Tufan Erhürman

Soru: Ulusal Birlik Partisi lideri Hüseyin Özgürgün ile “brifing” atışması yaşandı. Başbakan son olarak atışma ile ilgili gazetemize verdiği mülakatta “Tufan bey televizyona çağırıyor. Ben de yok diyorum. Benim de onun da görüşlerini herkes biliyor. Bunun televizyonda yapılması tekrardan başka bir şey değil. Televizyonda bunları bunları yaptım deme niyetinde değilim” diye cevapladı. Sizin bu konuda cevabınız nedir? Seçim propaganda düzeyini nasıl buluyorsunuz?

Erhürman: Birçok modern ülkede seçimden önce liderler televizyonlara çıkarlar ve halkın önünde hem bir önceki dönemde yaptıklarının ve yapmadıklarının hesabını verirler, hem de seçimden sonraki dönemde ne yapmayı planladıklarını anlatırlar. Kısa bir süre önceye kadar bu gelenek ülkemizde de vardı. Ama bu demokratik geleneği bozan zihniyetten gelen Özgürgün’ün belli ki böyle bir şey yapmaya niyeti yok. Oysa bence bu seçim sürecindeki en anlamlı sözlerden birini Havadis’e verdiği o röportajda kendisi söyledi. 20 ayda bu ülkede yaptıklarının daha fazlasını 5 yılda yapmak için yetki istedi. Biz de aynı şeyi söylüyoruz aslında. 20 ayda yaptıkları ortada. Ülke tarihinin en hukuksuz, adaletsiz, ciddiyetsiz, partizan ve popülist hükümetidirler. Madem ki bu kadar iddialıdır, çıkar televizyona, 20 ayda yaptıklarının hesabını verir. Varsa bir planı, programı, önümüzdeki 5 yılda yapmak istediklerini benimle tartışma cesaretini gösterir. Ama tablo ortada: Özgürgün’ün söyleyecek sözü yok. Ne 20 ayda yaptıklarını savunabilir ne de geleceğe dair bir planı, programı var. Derdi bir şey yapmak değil, bir şey olmak. Ama ben bu halkın artık makam, mevki peşinde koşanlardan, bir şey olmaktan başka derdi olmayanlardan bu ülkeye bir fayda gelmeyeceğinin bilincinde olduğunu biliyorum. Halk, bir şey olmak değil, bir şey yapmak isteyenlere, bu ülkeye haysiyete, adalete, üretime ve hizmete dayalı yeni bir sistemi getirecek olanlara yetki verecek. Gittiğimiz her yerde bunu görüyorum.

 

Soru: Ülkede seçime yönelik birçok anket yer aldı. Sizin de yaptırdığınız anketler elbette vardır. Son dönemde yapılan çalışmalar sonrasında anketlerde eğilim hangi yönde? Kamuoyuna açıklanan anketler konusunda ne düşünüyorsunuz?

Erhürman: Ben bugüne kadar yayımlanan anketlerle ilgili tartışmaya girmemeye, olumsuz bir şey söylememeye elimden geldiğince özen gösterdim. Benim için önemli olan sokağın, halkımızın sesini dinlemektir ve yaptığım da bu. Sokağın sesi bana, CTP’nin yükselişte olduğunu, kadrosunun ve programının halkta güven yarattığını, yok edilmeye çalışılan umudu canlandırdığını ve CTP’nin bu seçimden güçlü bir şekilde birinci parti olarak çıkacağını söylüyor. Önemsediğim tek şey bu.

 

Soru: CTP bir yenilenme ve gençleşme dönemi geçirerek bu seçimlere giriyor. Bu yenilenme ve gençleşmenin sokakta gördüğü tepki olumlu yönde mi?

Kesinlikle öyle. İki yıldır büyük bir açık yüreklilikle, hiç parmağımızın arkasına saklanmadan, kamuoyu önünde, hem geçmiş dönemlerin öz eleştirisini yapıyoruz, hem yeni dönem politikalarımızı paylaşıyoruz, hem de bu sistemin neden sürdürülebilir olmadığını, bir an önce değişmesi gerektiğini anlatıyoruz. Aday kadromuzu ve programımızı da iki yıldır söylediklerimizle tutarlı biçimde oluşturduk ve halkımızın tüm kesimleri bunun farkında. Önemli olan yaş itibarıyla gençleşme değil, düşüncelerin ve projelerin gençleşmesi. Önemli olan “yeni” olduğunu iddia etmek değil, ortaya koyduğun zihniyetle, kadrolarla, programla gerçekten yeni olan şeyler söylemek, söylediklerini yapabilecek potansiyeli ortaya koymak. CTP bu halkın, bu ülkenin geleceği için son derece önemli gördüğü bu değişimi gerçekleştirdi ve “ne demek umut yok! Halkımızla birlikte çalışır yaparız” iddiasıyla ortaya çıktı. Halkımızın bunu gördüğünü, anladığını ve bu değişime onay verdiğini, seçimde de yetki vermeye hazırlandığını büyük bir mutlulukla her yerde gözlemliyorum.

 

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar