Enosis kararı ile müzakereler yan yana yürümez! - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cuma, Nisan 19, 2024
Köşe Yazarları

Enosis kararı ile müzakereler yan yana yürümez!

Eşref ÇetinelEşref Çetinel

Geçtiğimiz hafta sonu bir okuyucum telefon etti. “Söylemek ihtiyacını duydum, Elam bize büyük iyilikte bulundu” dedi. “Unutulan yahut unutturulan Enosisi hatırlattı…”

Okuyucum  bizim kuşaktandı. Rum’un Enosis mücadelesini 1958’lerden beridir bilfiil yaşayarak gelmişti bugünlere. Bu nedenle Rumlar’ın, ucunda Enosisin salındığı   türlü   çeşitli mücadelelerinin tanığıydı.. Belki de bu nedenle umutlarını, geleceklerini,  hayallerini yitirdiydi.  Belki de Rum saldırıları nedeniyle yakınları şehit olduydu. Veya ailesiyle göç yollarına düştüydü. Belki de Türk halkına yıllarca eza cefa çektiren Eoka saldırıları karşısında o yılları yaşayan her Türk gibi bir mevziden ötekine, bir askeri harekâttan bir diğerine koştururken ömür törpüleyenlerden biri olan Arif Hasan Tahsin gibi  “kaybettiğim otuz yılımı kim geri getirecek” diyenlerdendi..


EVET KAYBETİK:  Ne savaş yanlısıyız ne de  barış düşmanı. Ne çözümsüzlüğe methiye döşenecek kadar başımız kumda kıçımız ayazda devekuşuyuz ne de çözüm olasılıklarına sırt dönecek kadar akıl fukarasıyız.

Ancak “Rum tarafına güvenmemek hakkı da bizimdir ve çok da meşru bir haktır. Nedeninin ispatını ise bir kez daha adanın Yunanistan’a ilhakını ön gören, olmadı tüm adayı egemenliğine geçirmeyi hayal eden Rum halkı ile liderlerinin meclislerinden geçirdikleri “Enosis” kararıdır!                                                OYSA: Gerçekten müzakerelerden müzakerelere geçerken ve “Birleşik Federal Kıbrıs” arayışlarında masalar yıpratırken, sandıktı ki artık “enosis rüyası” değişen yığınla koşullardan ötürü bir daha gündeme gelmeyecek, kapağı sıkı sıkıya kapatılmış şişedeki cin gibi tarihin karanlıklarında kaybolup gidecektir! Meğer yanılmışız! İyi ki Elam var da o şişenin kapağını açıp cini yeniden ortaya çıkarırken “işte unutmadığımız Enosis” dedi! Ve bize de hatırlattı.

Sn. AKINCI HAKLIDIR:  Geçtiğimiz hafta Pakistan’daki İslam Konferansı Örgütü toplantısından dönüşünde müzakerelerin kesilmesine neden olan Rum Meclisinin Enosis kararını işaretlerken Sn. Akıncı şunu söylediydi:                                                             “Biz KKTC olarak bir çözümle federal bir çatı altında birleşmeye ve KKTC’i gelecekteki Kıbrıs Türk Kurucu Devletine dönüştürmeye  hazırız. Bunu defalarca söyledik. Ama eğer bu olmuyorsa KKTC ortadan kalkacak değil. O zaman iki bölgeli iki ayrı devlet gerçeğini eninde sonunda kabul etmek zorunda kalacaklar. Hem onlar hem de bugün bu yanlışa göz yuman tüm taraflar…”

       Gerçekten de Enosis gibi geçmişi kanlı ve kara bir “meğalo idea” mefhumunun hem de müzakereler sürerken yeniden kutlama ve okullarda öğreti haline getirilmesi kararı yanlışın da ötesinde  çözümü dinamitleyen, oluşacak federasyonu sıfırla çarpan bir karar oldu!  Ki çözüm de olsa demek ki “Enosis” kuşaktan kuşağa yaşatılırken ulaşılması gereken bir hedef olarak Demoklesin kılıcı gibi her daim Türk halkının başının üzerinde tutulacak! Böyle bir Rum karar ve hedefi ile çözüm olmaz dolayısıyle müzakereler de devam edemez. Sn. Akıncı’nın da söylediğince “ta ki bu yanlış tavırdan dönene kadar!”


                   

  AĞIR AKSAK YOLA DEVAM  

İktidar olan siyasi partilerimizi yerlerden yerlere vursak, kıyasıya eleştirip “yeter” demiş de olsak ki bunu kastımızdan yahut partizanlık gibi hiç iltifat etmediğimiz meylimizden dolayı değil, “artık icraatlarınızı da görelim” demek için yapıyoruz; hiçbir devrede erken seçime sıcak bakmadık..

Üstelik şunu da öğrendik. Hiçbir erken seçim hiçbir yaraya merhem olmadı! Sadece adları ile sanları değişmeyen  ayni politikacılara münavebe ile Bakanlık koltuğu sundu!

Her erken seçimle birlikte biri gitti fakat bir yenisi gelmedi! Her erken seçimle birlikte koklana koklana ismi ile cismi, yeterliliği ile kabiliyeti   çok iyi bilinen  ayni politikacılarımız geldi aynileri gitti!

FATURASI PAHALI: Tabi ki erken seçimin ve sonrasındaki kadrolamaların  parasal giderleri her zaman pahalıya mal oldu! Nitekim eğer  her ay bankalardan tonlarca lira borçlanılmasa, hazinedeki para   otobüs şoförlerini bile ödemeye yetmez! Çünkü her erken seçim devlet kademelerinde binlerce yeni istihdam demektir! Son hükümet krizi de bu nedenlerden kaynaklanmadı mı? DAÜ “yemado!” Kooperatifler, Kıb-tek full! Belediyeler taştı döküldü!

Mesela Sayıştay’a üye seçimin krize dönüşmesi nedenini büyük olaymış gibi anlamaya çalışmak marifet mi yani!  “Paylaşılamayan kadrolar sorunu!” Ki koalisyon hükümetleri daha güven alır almaz bir sonrası erken seçim için hazırlık yapmaya başlar! Hem bir öncesi erken seçimden kalan boşlukları doldurmak hem de gelecek olan  seçimde oy oranını yükseltmek için yeni istihdamlar yapmak için!

YA SEÇMEN? Seçmene ne demeli! Aylar yıllarca eline partisinin gazetesini bile almayan partililer  daha seçim lafını işitir işitir işitmez en yakınlarından başlayan isimlerle dolu listeleriyle at sinekleri gibi vızıldayarak hükümet erkânının kuyruğuna takılırlar!

       Kısaca bu ülkede her erken seçim devletin hazinesinde açılan ve açıldı mıydı kapanmayan bir kara deliktir! Dolayısıyle gelip giden hükümetleri tutmayıp beğenmesek de erken seçimden yana değiliz!

Nitekim dün Havadis’te Başaran Düzgün  yazdı: Meğer Hüseyin Özgürgün de erken seçim yapıyoruz diye Ankara’ya sormuş “aman ha demişler şimdi zamanı değil.”                      İyi ki “oturun  oturduğunuz yerde zaten benim bir referandumum, bir Suriye bataklığım, bir Kürt meselem var bir de sizin seçiminizle uğraştırmayın beni, gelirim oraya ha” demedi!

Bu hükümet ağır aksak da olsa  yoluna devam  etmelidir diyoruz, seçimlerden bıkmış usanmış bir yurttaş olarak…


       KISACA TAKILDIĞIM:        (AZRAİL GÖREVDE)  

     Memleket küçük, ölümlere bakıyorsunuz peş peşine Güzelyurt’ta.. Ardından Lefkoşa, peşinden Mağusa! Anlarsınız ki Azrail yine turluyor. Yahut bir bakıyorsunuz bir oradan bir şuradan. Bu kez de “sakkulliye koydu kime niyet kime nasip çekiliş yapıyor” diyorsunuz!

İyi ama bu ölümlerin Azraillik olanlarını Allah’ın emridir diyerek anladık da “trafik kazalarında ölenlerin, bıçaklanarak ölenlerin, inşaatlarından düşerek ölenlerin, gazdan zehirlenip ölenlerin esbabı mucibe’sini kim açıklayacak? Onlar da mı Allah’ın emrini yerine getiren Azrail’in işi!

Gitgide bu memleketi yaşanamaz hale getiriyoruz biline!

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar