Enflasyon, kur, faiz ve ekonomik sorunlar - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Perşembe, Mart 28, 2024
Köşe Yazarları

Enflasyon, kur, faiz ve ekonomik sorunlar

Onur Borman

Bu hafta açıklanan enflasyon oranlarının yüksekliği gelinen noktada ekonomideki sorunların yansımasıdır. Gerek kur yüksekliklerinin gerekse enflasyon oranlarının yüksekliğinin nedenlerini biliyoruz. Cari açık, kur hareketleri, TL’nın değer kaybı enflasyonu getirir ve bunlar birbirini besleyerek gider.. Böyle durumlarda faizleri de düşüremezsiniz. Enflasyon altında faiz uygulamasının sonucu ise Türk Lirasının değerini düşürür. Ve kur, enflasyon, faiz sarmalına girilir.

Dolayısıyla işin özüne dönmek ve ekonomik sorunları temelden çözecek önlemleri almak gerekir. Nitekim TC Hükümeti Hazine ve Maliye Bakanı B. Albayrak son Eylül ayı enflasyon rakamlarının ardından, ‘gelecek hafta içinde enflasyonla top yekûn mücadele çerçevesini’ açıklayacağını beyan etti. Bununla beraber enflasyon rakamlarıyla piyasadaki fiyatlamalarda fırsatçılık, stokçuluk ve spekülatif davranışların etkisinin algı değil, gerçek olduğunu da vurguladı. Hele KKTC’de, daha da fazla ve ilk günden başlayarak inanılmaz fiyatlarla istismar yapıldı.


Şimdi gerek Türkiye’de gerekse KKTC’de son açıklanan enflasyon rakamlarına bakalım. Eylül’de Türkiye’de 2018 aylık tüketici enflasyonu en yüksek seviyede % 6.30 oldu. Yıllık ise % 24.52’ye ulaştı. Üretici fiyatları ise çok daha yüksek. Eylül’de % 10.88 ve yıllıklandırılmış % 46.15 gibi çok yüksek bir oran. Ayrıca tüketici fiyatları ile oldukça ara açık. Bu da keskin önlemler alınmazsa üretici fiyatlarının ileriki aylarda tüketici fiyatlara enflasyona yansıyacağının işaretidir. Yıl sonuna kadar da Türkiye’de %30’ları aşacağı, KKTC’de de % 40’ları belki %45’leri aşacağı belli oldu. Şimdiden Eylül ayı 6.20, yıllık Eylül ayı sonu itibariyle %37.23 oldu. Yıl sonuna kadar gelişmeler için daha üç ay var.

Yıllık Eylül sonu %37 enflasyonun ana gruplarından, her gün kullanılan gıdada %41,37, konut’ta (elektrik, su,gaz) ki bu iki ana grup vazgeçilmez harcamalardır %36.64, ulaştırmada %54, eğitimde %34, sağlıkta %30 . Sadece temel vazgeçilemeyecek tüketim çeşidi olanları verdim.. Eylül ayının % 6.20 enflasyon oranı içinde DPÖ yayınına göre ilk öğretim kitaplarında % 83.5 ‘luk fiyat artışı olduğu görülüyor!

Şimdi bu fiyatlar karşısında ve alım gücü düştüğü için iç talepte piyasaya para sürülmezse ekonomide daralma olacağı açıktır.. Eğer dıştan yeni bir yatırım akımı gelmezse veya devlet harcamaları ve yatırımları yapılmazsa, alım gücü düşen kamu çalışanlarının alım gücü yerine konamadığı sürece piyasa ve ekonomi daralacaktır. Şimdi bizde bu istatistikler aylık hatta yıllık zamanında çıkmadığı cihetle rakam veremiyoruz. Ancak bu iki kere iki dört eder.

Bu konuda Türkiye’de her türlü ekonomik ve mali istatistikler aylık çıkarıldığı cihetle gidişatın takibi yapılmaktadır. Örneğin bu konuda Türkiye’de iç talebin oldukça düştüğü veriler yayınlanıyor. Sanayi siparişlerinde de düşüklük ve kredilerde de. Geçen yıl bu yıl ortalarına kadar kredi artış oranlarındaki yükseklikler şimdi reel anlamda yüksek enflasyon dolayısıyla düşmüştür.  %20 kredi artışı enflasyon nazara alınırsa kredi hacminde de TL olarak azalma demektir.

Üretim endeksi de 42’lere düştü. Daralma-genişleme endeksi olan 50’ye göre, 46 seviyesinde iken ki 50’nin altında idi, son 42’ye düşmüş. Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre 2010 yılından sonra üretim endeksi 50’nin biraz üstünde biraz altında seyrederken (2011, 2013, 2017 en yüksek) 2018 yılının ortalarından sonra düşüşe geçti. Çünkü tüketiciler çeşitli nedenlerle harcama yapamıyor. Hem alım gücünün düşüşünden hem de bir çoğu da tedbirli harcama yaptığı için. Bu gibi dönemlerde insanlar geleceği belirsiz görmekten kaynaklanan bir harcama kısıtlamasına gidiyor. Halkın algısı çok önemli.

Tüketici güven endeksi de Ocak 2018’de 87.5 iken, Eylül’de 57.60’a düştüğü açıklandı. Aslında bu harcamalardaki kısıtlama Türkiye’de özellikle lüks tüketim ve diğer tüketime yönelik ithalatın azalmasına neden olacağı cihetle cari açığa olumlu etki yapacaktır. Büyüme yavaşlayacaksa da, ki bu ‘Yeni Ekonomi programı’nda öngörülmüştür, hedefe uygun olacak. Cari açığın azaltılması için ihracat artışına yönelik önlemlerle, maliye politikasında sıkılaşma ve disiplinle bütçe açığının azaltılması, dış ticaret açığının azaltılmasına yönelik önlemlerin alınacağı öngörülmektedir.

Faiz Vergi Stopajları;

Türkiye’de önemli döviz açığı dolayısıyla dövize olan talebi azaltmak ve döviz mevduat hesaplarından Türk Lirası mevduat hesaplarına ve TL kullanımına dönüşü sağlamak amacıyla döviz faizlerindeki stopaj vergilerinin % 18’e çıkarılması çok doğru. Aynı amaçla TL mevduat hesaplarının da çoğaltılması için ve TL’ye dönüşü hızlandırmak için de, hem TL mevduat faizleri arttırılmış, hem de TL mevduat hesaplarına verilen faizlerden alınan % 15 stopaj, %5’e düşürülerek, TL’ye dönüşün sağlanmasına yönelik hedefe uygun kararlar, öngörülmüştür.

Bunun yanında, KKTC’ de de döviz mevduatı faiz stopaj vergileri arttırılmıştır ki, KKTC’nin mevcut ekonomik gerçekleri karşısında kanaatimce buna gerek yoktur. Çünkü döviz açığımız veya döviz ihtiyacı yoktur. Ancak herhalde stopaj vergi artışı Bütçeye gelir artışı sağlanması için yapıldığını tahmin ediyorum. Bu da mevduatları yüksek vergi ile vergilendirmek ülkede dışa kaynak transferine neden olabilir. Ve bizim koşullarımıza göre doğru değildir.

Bir de haftanın son günlerinde TL mevduat hesaplarındaki faiz stopajlarının arttırılacağı haberleri çok yayıldı. Ben Hükümetin böyle bir karar alacağını hiç ihtimal vermedim.. Tam tersi  KKTC’de TL mevduat faiz stopajlarının halen mevcut % 10’dan % 5’e düşürülmesi için bir karar alınması gerekir. Çünkü Türkiye’de TL mevduat faizlerindeki %15 stopaj vergisi %5’e düşürülmüştür. Halen KKTC’de % 10 olan TL stopaj vergisinin de paralel olarak % 5’e indirilmesi şarttır. Kullanılmakta olan aynı para Türk Lirası’na mali ve bankacılık açısından bu kadar iç içe olan iki ülkenin, farklı vergi stopajı uygulaması, zaman içinde TL mevduatları Türkiye’ye kaydıracaktır.. Özellikle de TL’de bu yüksek faiz döneminde riskli bir karardır.  Ve KKTC Bütçe sıkıntısı yanında önemli ve Ana kaynak olan mevduatlar birikiminde de sıkıntıya girilirse ve mevduat kayması olursa, gerek ihtiyaç kredi talepleri ve gerekse muhtemel yatırımlar açısından -gerek özel gerek kamu-   daha büyük ekonomik ve mali sıkıntılar yaratacaktır.

Bütçeye bir miktar gelir sağlanacak diye temel kaynaklarımızın erimesine yönelik kararlarda dikkatli olmak kaçınılmazdır. Bütçeye  vergilerin temini ve arttırılması başka kaynaklardan, örneğin kayıt dışı kalan kaynaklardan -ki Hükümetin de temel hedeflerinden biri idi- yapılması gerekir. Ülkemiz gelir kaynaklarının geliştirilmesi için, kayıt düzeni için çok daha yararlı olacaktır. Mevduatlar bu ülkenin Altın yumurtlayan tavuğudur, koruyalım.

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar