(Erdoğan kaybedecek)
Yazının ana fikrini yazının başında vurgulayalım;
“Emir ve görüşlerinize hazırım” cümlelerinin kullanıldığı 2 seçim töreni izledik dün.
Yüksek Seçim Kurulu ve başkanı Narin hanım ayrı bir yazı konusu olabilir ama görüşlerimi serdetmeden de duramayacağım.
Sürecin patronu Yüksek Seçim Kurulu bildiri yayınlar ve koordinat da vererek Geçitköy barajında tören yapılamayacağını ve dahi nutuk atılamayacağını, yasak olduğunu açıklar da orada her türlü törenin dik alası yapılır.
Üstelik Tarım Bakanlığı, BRT ve devletin bilumum kurumlarının da yer aldığı bir tören.
Bunlar üzerinde YSK’nın kesin etki ve yetkisi var.
Fakat YSK’yı takan yok.
BRT’nin canlı yayınını engellemek için girişim yapılmış ama dinleyen olmamış.
BRT’nin Yönetim Kurulu Başkanı yasa dışı bir şekilde o koltukta oturuyor.
Çünkü UBP yönetiminde.
Yasa “hiçbir partinin yönetiminde olamaz” diyor.
Dahası UBP adayı Ersin Tatar’ın propaganda ekibinin başı.
Tüm adaylar “BRT taraflı yayınlar yapıyor” diyor ama YSK’dan ses yok.
YSK’nın emrinde olması gereken polis yasadışı törenleri uzaktan izliyor.
YSK da “BRT’nin canlı yayına son vermesini istedik ama uymadılar” gibisinden ezik bir açıklama yapıyor.
Narin hanım iğdiş edilen sadece YSK’nın yönetimi değildir, Kıbrıs Türkünün iradesidir de aynı zamanda.
Ve bu denli pasif kalmanıza doğrusu hayret ediyorum.
Yoksa yasalarınız biz sıradan vatandaşlar için mi geçerlidir?
***
Gelelim dünkü hikayeye.
Erdoğan belli ki sıkıya girdi ve seçime 5 gün kala bizzat kendisi devreye girme kararı verdi.
Ersin Tatar’ı Ankara’ya çağırdı ve su ve Maraş üzerinden şov yapmaya çalıştı.
Çalıştı ama nafile.
Dün itibarıyla yaptıkları tamamen ters tepecek.
Ersin Tatar ağır bir yenilgi alacak ve dolayısı ile kaybeden Erdoğan olacak.
Zaten Tufan Erhürman, Serdar Denktaş, Kudret Özersay ve diğerlerini kaybetti.
Onlara oy verecek olanları kaybetti.
Günün sonunda ortada bir yıkım olacak.
Yıkım nedir bilir misiniz?
Türkiye ile Kıbrıslı Türklerin kardeşlik ilişkileri.
Artık kimse düzeltemez…
