Eğitimdeki sorun da otoritesizlik... - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cuma, Nisan 19, 2024
Köşe Yazarları

Eğitimdeki sorun da otoritesizlik…

Dün Radyo Havadis’te programda, yine eğitimi konuştuk…
Yalnız biz “Yeni Bakan kim olacak” tartışmasına girmeden konuştuk.
Sayın Arabacıoğlu’nun ceketini alıp, ayrılmasından sonra maalesef en çok tartışılan eğitimin sorunları değil, yeni bakanın kim olacağı oldu. Siyaset ruhumuza öylesine işlemiş ki, ülkenin eğitimi düğüm olmuş, kimsenin umurunda değil. “Falanca olursa ne olur, bana ne faydası dokunur” o konuşuluyor.
Ortada bir sorun var. Bazı okullar öğretmensiz, bazılarında öğretmen fazlası. Yani boş oturan öğretmen var… Sınıflar 30’u geçmiş. Ama düzenleme yapamıyorsunuz.
Devlet olarak yeniyiz deriz ya hep, 1974’ten buyana tam 40 yıl geçti. Onu bırakın, bizim eğitimle ilgili tecrübemiz Osmanlı’dan kalma. Bilmem kaç yüz yıllık. Bunca yılda hala bir sistem oluşturulamamış olabilir mi..?
Ben kendi adıma bundan 40-50 yıl öncesini düşündüğümde, onca zorluğa, öğretmen azlığına, maaş azlığına, ulaşım sorununa, okul yetersizliğine, hepsinden önemlisi can güvenliğinin tehlikede olmasına rağmen bugün yaşanan sorunları hiç duymadım. Ne İngiliz döneminde, ne 1960 sonrası. Hatta 70’lerde, 80’lerde dahi.
Geçmişte kıdeme dayalı bir tayin terfi sistemi vardı ve tıkır tıkır işlerdi. Bakanlık kapılarında tayinine itiraz eden öğretmen duyulmuş şey miydi..? Kimin haddineydi.
Ben öğretmen çocuğuyum. İlkokulu 5 ayrı yerde okudum. Rahmetli babam 40 yıla yakın öğretmenliği süresince adayı en az iki defa gezdi.
Aradan bunca yıl geçti. İmkanlar arttı. O yokluk devirleri bitti. Ama her nedense son yıllarda giderek dibe vuran eğitim sistemimizi nasıl düzeltiriz diye düşünen hiç olmadığı gibi, okullara öğretmen yerleştirmek bile sorun haline geldi. Sene başında tayin yapmaya kalkanın kapısında ya eylemciler bitiveriyor ya da arkası olan, işi bakanlıkta hallediyor.  Kimse kimseye elleyemiyor. Herkes de biliyor ki, birincil kriter, siyasi…
Oysa öğretmen fazlası hepimizin bildiği bir gerçek. Münhal açıp yenisini almaya bile gerek yok.
Biz programda okulların idaresinin yerel yönetimlere ya da sendikalara bağlanmasını tartıştık. Yerinden yönetimin bugünkü gibi “sözde” merkezi yönetimden iyi olacağını savunduk. Yani eğer, topu topu 243 okulun olduğu bir memlekette, merkezi yönetimin eli Karpaz’a uzanamıyorsa, insan, varsın yerinden yönetilsin diye düşünüyor…
Bu kadar zor olmasa gerek. Eğitim Bakanlığı’nın eğitim yönetimi, planlaması okuyan uzmanlarının bu işi yapması, ortaya bir plan çıkartması gerekmez mi?
Belki de yapıyorlar. Ancak uygulanmıyor. Her yıl eğitim bir kaos, bir kargaşayla başlıyor, sene sonuna kadar da hiç bir şey değişmeden gidiyor.
İşte bu noktada esas sorun ortaya çıkıyor.
Otorite yokluğu…
Yasa var, tüzük var, yönetmelik var, ama uygulamaya cesaret edebilen yok.
Diğer tüm sorunlarımızda olduğu gibi.
Sonuç bir Bakan daha bırakıp gidiyor. Hem de tayin yapamadığı için….
Yeni gelenin kim olacağını ya da ne yapacağını hiç ama hiç merak etmiyorum.
Koltuğunu ısıtacak o kadar…

 


 

YERİN KULAĞI VAR
İSTİFA İLK DEĞİL:
Arabacıoğlu’nun Eğitim Bakanlığı’ndan istifasını hayretle karşıladık. Zira bizler Bakan istifalarına pek alışık değilizdir. Ama dünkü programdan sonra dinleyiciler arayıp hatırlattılar. Geçmişte de Derviş Eroğlu ve Günay Caymaz da Eğitim Bakanlığı’ndan istifa etmişlerdi. Caymaz politikadan ayrıldı ama Derviş Eroğlu istifasından sonra yıllarca Başbakanlık yaptı. Sonuç, ortada…

BÖYLE BAŞA BÖYLE TRAŞ:
Kimsenin Arabacıoğlu’nun istifa nedenlerini irdelemek, nasıl çözebiliriz diye düşünmek aklının ucundan bile geçmiyor ne yazık ki. Varsa yoksa Arabacıoğlu’ndan boşalan koltuğa kimin oturacağını tartışıyoruz. Bu kafayla 30 yıldır çözülemeyen eğitimin sorunlarına nasıl çözüm bulacağız. Ama kabahat bizde, hani bir laf var, “böyle başa böyle tıraş” diye. Halimiz aynen öyle…

TAÇOY KÜKREDİ:
DPUG Genel Sekreteri Hasan Taçoy, Halkın Sesi Gazetesi’ne verdiği röportajında, öğretmen sendikalarına verip veriştirmiş. Bu da nereden çıktı demeyiniz. DPUG’de Eğitim Bakanı münhali var ya… Taçoy sendikalara yüklenerek, birilerine mesaj veriyor anlaşılan. “Beni Bakan yapın, ben sendikaların hakkında gelmesini bilirim” demek istiyor herhalde…

AĞLAMA DUVARI:
Hükümet yönetmeyi, yönetilenler gibi sadece ağlamakla yapıldığını sananlara, birilerinin esas görevlerinin ne olduğunu hatırlatması gerek. Baksanıza,  Eğitim Bakanı, Başbakan ve Başbakan Yardımcısı sorunu çözmesi gerekenler değil mi? Ama gördük ki, sadece hep beraber ağlıyorlar. O koltukların ağlama yeri değil, sorun çözme yeri olduğunu ne zaman hatırlayacaklar acaba..?

DAÜ’DE YENİ REKTÖR KİM OLACAK:
DAÜ Rektörü Prof. Dr. Abdullah Öztoprak’ın görev süresini uzatmak istemeyen hükümetin, Öztoprak’ın yerine atanacak isim üzerinde uzlaşmaya vardığı iddia ediliyor. Görev süresi 15 Ekim’de dolacak olan Öztoprak’ın yerine Prof. Dr. Necdet Osam isminin öne çıktığı iddia ediliyor. Başbakan’ın sözünü ettiği “yasa değişikliği” de bunun içinmiş. İnşallah Öztoprak’tan sonraki süreçte, bugünleri aramaz ve yine ah vah etmeyiz… 

4 MADDELİK VİZYON:
Bağımsız Cumhurbaşkanı adayı Mustafa Akıncı, 4 maddelik çözüm vizyonunu açıkladı. Çözüm odaklı siyaset, Türkiye ile ilişkiler, Cumhurbaşkanlığı’nın tarafsız olması ve Cumhurbaşkanlığı’nın ülkenin iç sorunlarında öncülük yapması. Ne diyor Sayın Akıncı, cumhurbaşkanı öncelikle çözüme inanacak, Türkiye ile iyi ilişki içinde olacak, tarafsız olacak ve iç konularda da karar üretecek. Aslında bunlar yeni şeyler değil. Bugüne kadar tüm adayların söyledikleriyle aynı. Önemli olan, bu söylenenlerin kazandıktan sonra hayata geçirilmesi. Sanıyorum esas sorun burada…

OLMAZ SAYIN HARMANCI:
Lefkoşa Belediye Başkanı Harmancı “Kaynak bulunursa, suyu belediyeler yönetebilir” diyor.  İyi niyetinden de, kendi adına bu işi en iyi şekilde yapabileceğinden de kuşkumuz yok. Aslında normali de bu ama, kimsede güven kalmadı ki? Ya yarın öbür gün birileri vatandaştan topladıkları su paralarıyla da yandaş istihdamı yaparlarsa, ya seçim zamanları ona buna peşkeş çekerlerse… Daha bir kaç ay önce gördük arkalarında kaos bırakan belediye başkanlarını. En somutu da Lefkoşa. O nedenle, önce belediyeler yasası bu keyfiyetleri önleyecek, sonra…

 

ZİRVEDEKİLER
Asım Akansoy: “Hedef netti: Sürdürülebilir ekonomik düzen. Ekonomiye yapılan aşırı vurgu, sorunların temeline inerken sadece ekonomik gelişmeyi sağlayıcı düzenlemelere olan ihtiyacın vurgulanması, tüm sosyal düzensizlikleri ve ada gerçeğini perdeledi. Çünkü normalleştirilemeyecek kadar anormal olan ülke gerçeği yok sayıldı. Kitabi laflar toplumsal gerçeğin önüne geçirilmeye çalışıldı. Gün, muhasebe günüdür. Hata varsa düzeltilir, yanlış yapıldıysa program yeniden yazılır. Ama sürdürülemez bir durumu kozmetik değişikliklerle ileri taşımak mümkün değildir…”.

DİPTEKİLER
Kutlay Erk: “Yönetemeyiz” diyen insanların yönetime gelmesinin ülke açısından bir felaket olduğunu vurgulayan CTP Genel Sekreteri Kutlay Erk, “Sayın Bakırcı’nın yerinde olsam yönetmeyeceğim yerde olmazdım ama bu bir tercih meselesi tabii… Biz bunu yapabiliriz, yönetebiliriz” ifadelerini kullandı. Anlaşılan bu dönem de, ortaklar arası kavgalarla zaman geçireceğiz. Bakırcı ne konuşmuşsa, sorumluluğu hükümettedir. Onu oraya atayan sizin Başkan değil mi?

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar