Dünyanın halleri üzüyor! (Ve çoklu müzakereler) - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Salı, Nisan 23, 2024
Köşe Yazarları

Dünyanın halleri üzüyor! (Ve çoklu müzakereler)

Eşref ÇetinelEşref Çetinel

Artık işitmek istemediğimiz haberlere uyanıyoruz sabahları! Sadece bölgemizden değil, dünyanın dört bir yanından geliyorlar!.. Mesela Halep düştü, katliamlar oluyor, kanlar akıyor ateşler yanıyor diyorlar!  Türkiye zaten terörün acımasız pençelerinde, acıyla kıvranıyor!

Dahası  gitgide daha çok şişinen azınlıktaki zenginleriyle sürekli daha çok  yoksullaşan bir çoğunluklar dünyası oluşuyor ! Kalkınmış üç beş ülke dünya ekonomisini elinde tutarken, yıllardır kalkınma umutlarında  gerilerden gelen ülkeler, yaratılan o müthiş kapitalizmin dişlileri arasında öğütülüyorlar! Kendilerinin olmayan paralara yenik düşüyorlar! Ve  yıllar geçiyor hâlâ “kalkınacaklarını zannederlerken,”    kalkınmış ülkelerin üzerlerine serdikleri  monopollerin ağırlığında eziliyorlar!.. Sömüren ve sömürülen ülkeler hiç değişmiyorlar!


Radikal Sağ yükselişe geçti deniyor. Milliyetçilik faşizmi çağırıyor!   Ve kanunlar tepeleniyor, düzenler yıkılıyor… Tabandaki çoğunluk yaşam hakkını kaybettikçe daha çok dikleşiyor.                                                                       Kimse sahibi olduğu nimetlerle zenginlikleri paylaşmak istemiyor! Bu saltanatı korumak zor ama. Bu nedenle gün gelecek polisler ve askerler sivil halklardan  daha fazla  olacak… Hiç kurgu değil. Göremeyeceğiz ama dünyayı da “üç beş ülkenin oluşturduğu  koalisyonlar” yönetecek…                                                                                                  ***                                        ÇOKLU KONFERANS TUZAĞI: Öylesi bir dünyada Kıbrıs’ın ne olmasını beklerdiniz? Asude bir deniz ülkesi mi? Barış adası mı? İnsanlığın kardeşliğin hüküm sürdüğü cennet mi?

Hiç olmadı bundan sonra da olmaz! Bu nedenle müzakereleri “hayali senaryolar” üzerine inşa etmek, çözümü “insan kardeşliği” gibi aslında Rum’un lugatında hiç olmayan gerçek dışı bir macerada aramak  akılcı bir siyaset değil.

Bu nedenle 9 Ocak müzakerelerine hazırlık yapılırken Rum’un aklına bir daha bakmak gerekecek.. Konu “çoklu konferans!” Kaç zamandır gündemden inmiyor, kulakları çınlata çınlata alıştırması yapılıyor! Oysa:

Sadece “ısrarlı isteğin” Güney kaynaklı olduğunu görmek bile oluşturulmak istenen siyaset kumpasını da görür !

Bir, Rum tarafı AB üyesidir ve yıllardır Yunanistan ile birlikte Türkiye’nin üyelik süreci başlıklarını veto ederek müzakere edilmelerine bile cevaz vermemektedir!

İki, Annan planı referanduma giderken bile dönemin AB’den sorumlu memuru Verhugen Türk tarafından intikam alırcasına “evet de deseniz hayır da deseniz Güney Rum Yönetimi  AB’ye üye olacaktır” demiş ve sözünü de yerine getirmiştir!

Üç, uzun süredir  AB’yi kıyasıya eleştiren Erdoğan’nın da masada olacağı düşünüldükte neden ayni AB’nin Rum tarafından yana tavır koymayacağına şaşılır,  kesinlikle Rum tarafını sırtlayacaktır!

Dört, Kaldı ki asıl olay ve sorun  “AB ülkelerinin yahut Amerika ile Rusya’nın Kıbrıs’ta Rum halkı ile Türk halkını hangi siyasi statüde görmekte ve kabul etmekte olduklarıdır! Nitekim Rum tarafını adanın çoğunluktaki gerçek sahipleri olarak kabul ettikleri yadsınamaz gerçektir. Dolayısıyle onlar için Türk halkı, Türkiye ‘nin emrinde ve cemaat esamesinde, ancak muhtariyetle yetinmesi gereken  topluluktur!

KALDI Ki: AB’nin Asıl hedefi adadaki Rum halkını Türkiye’nin işgalinden kurtarmak ve kaybettiklerini yeniden kazanmasını sağlamaktır! Bu nedenle Rum tarafı mazlum ve mağdur, Türk tarafı gaspçı ve işgalcidir!

“Hayır öyle değil” mi diyorsunuz?  Gidin çoklu müzakerelere, bakın bakalım öyle midir değil midir?

 


 

         BELEDİYELERİN AHVALİ! (MEMLEKETİN AYNASIDIR!)

Geçtiğimiz günlerde (eğer açıktan büyük parasal katkılar almazlarsa) artık kendilerini kurtarmalarının mümkün olmadığı Belediyelere ait “bilançolar” yayımlandıydı. Hazırlayan da Lefkoşa’daki TC büyükelçiliğiydi. Bircik bircik  rakamlarla siyasi iktidarların zevahiri kurtarmak için KKTC’nin sosyoekonomik yapısına   vurduğu allı güllü makyajını dökerken, mesela şöyle diyordu:         “Denetim yok! Belediyelerin toplam gelirlerinin yüzde ellisini personel giderleri oluşturuyor!..                                               Zaten pek  az sayıda belediyenin   kendi öz kaynaklarıyla ödemelerini yapabildiğini biliyoruz. Diğerleri ileride asla ödeyemeyecekleri borçlanmalarla vaziyetleri idare etmeye çalışıyorlar!

OYSA: Bu ülkede “yerel yönetimlere” işlerlik kazandırılması için güzel başlangıçlar da yapıldıydı. Mesela oluşturulan “Belediyeler Birliği.” Kendi içlerinde özerk Yerel Yönetim yapılanmalarına geçecek hantal merkeziyetçi devletin sırtındaki kurumlar yükünü azaltarak  daha bir işlerlik kazanacaklardı..

Bugünkü manzaraya bakın ama!  Trafik sorununu çözmek için “yolları, kaldırımları, işaretlerini”  artan araçlara ve daha fazla  artacağı için geleceklerdeki yoğunluğa uygun yeniden yapıp, restore edecek tırnaklık olanağa sahip değiller!

YARIN SEÇİM OLSA! Akıl ve mantık diyor ki on milyonlarca lira borcun içinde yüzen Belediyelere eğer seçilirse “borcunu ödemekten başka fiskelik iş yapamayacağı”  gerçeğinde tek bir başkan adayı tek bir yönetim kurulu üyesi bulunmayacaktır!

Öyle mi? Yoksa “ben da ben da” derken birbirlerini mi ezecekler adaylık için! İkincisi tabi. Çünkü bu ülkede hâlâ asıl olan “hizmet değil, statü sahibi olmaktır!” Dolayısıyle siyasi makamlar her zaman fantastiktir! Üstelik başarısızlıkların ne denetimi vardır ne de mahkemesi!  O zaman “sen yolcu ben hancı” memleketin ensesinden vaziyetler idare edilirken, her yıl değil her ay seçim olsa bir memleketin yarısı da “aday” olmaya devam eder! Çünkü siyaset kapısı ayni zamanda avanta kapısıdır da! Üstelik fantaziyası da bedava!


  KISACA TAKILDIĞIM:        (TRAFİKTE ÖLENLERE FATİHA!)                      

Geçtiğimiz günlerde Ulaştırma Bakanı Dürüst  tüm trafikle ilgili birimleri topladı ve önce trafik kazalarında  hayatını kaybedenleri rahmetle anarak başladı söze! Sözü de sözdü. “Trafik sorunu ortak akıl ve kararlılıkla çözülebilir!”  Ve ekledi “biz de bugün hemen ne yapabileceğimizi belirmek için bu toplantıyı yapıyoruz!”

Tabi ne hemen ne daha sonra hiçbir şeycikler olmaz zaten o toplantının ardından kaç gün geçti gazete sayfalarında trafik kazaları  Sn. Bakana nanik sallamaya devam ediyorlar! Neyse ama!  Allah kazadan beladan korusun, artık “trafikte hayatını kaybeden yurttaşlar için fatiha suresi okuyan bir Bakanlığımız vardır şükürler olsun!

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar