DÜNYALI OLMAK - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Perşembe, Nisan 25, 2024
Köşe Yazarları

DÜNYALI OLMAK

Erdoğan ÖzbalıkçıErdoğan Özbalıkçı

İnsan, arada bir dönüp geçmiş günlere bakmalı…

       Geçen günler sadece nostaljik takılma araçları değil, dünyadaki hızlı değişimi kavramada da yardımcı olan dinamiklerdir.


       1953 yılında doğan ben, elektriksiz, evlerde tuvaletlerin olmadığı, pişen yemeğin aynı gün yendiği bir ortamda büyüdüm.

       Yanı başımızda akan derede annem ve yengem Yasemin, kül suyunda çamaşırları yıkamaktaydılar.

       Fauda dedikleri bir tahta ile çamaşırları iyice dövmekte ve sonra dere suyunda yıkamaktaydılar.

       Mahallemizdeki herkes akrabamızdı. Hangi evin fırınından duman çıksa, tüm çocuklar oraya yönelmekteydik.

       Ekmek yapan kim olursaa olsun, fırına birkaç patates ve soğan da atmaktaydı.

       Fırın açıldığı zaman, elimizdeki kuyruk yağlarıyla sıraya girerdik.

       Fırın sahibi ekmek parçalar, elimizdeki kuyruk yağını arasına koyar ve bize birer patates ve soğan vererek gönderirdi.

       O dönemde kimsenin dünyadan, savaştan, kapitalizmden haberi yoktu.

       Arada bir köy yolundan geçen tahta kasalı otobüsleri seyreder, bazen de yaramazlıktan onları taşlardık.

       Evde annelerimizin, nenelerimizin ocak başında anlattığı Homeros’tan alınma hikayeleri dinlerdik….

       Daha sonra Rum-Türk çatışmaları geldi….

       Ailemiz balıkçı olduğu için, Türkiye’ye gidip silah getiren ağabeylerimizin, yeğenlerimizin anlattığı olayları dinler olduk..

       Fenerbahçe, Galatasaray ve Beşiktaş teşbihleri o dönemde Türkiye’den ağabeylerimiz sayesinde geldi..

       Ağabeylerimiz Fenerbahçe’li olduğu ,için, biz de Fenerbahçe’li olduk…

       Biz kendi dünyamızda, balık peşinde koşarken, tüm yaz denizde oynarken, 1964 Ağustos’unda Dillirga savaşlarıyla göçmen olduk…

       Daha sonra 1965 ‘te , Orta Okul için,Lefkoşa’ya geldik…

       Lefkoşa’daki evler bize çok büyük geldi….

       Lise yıllarında Sınır’da hem asker, hem öğrenci olduk.

       Finlandiyalı ve Kanadalı askerlerden İngilizce konuşmayı öğrendik.

Kıbrıs dışında da bir dünya olduğunu anlamaya başladık.

       Yurtta kalıyorduk.

Soğuk su ile yıkanmak zorundaydık. Haftada bir Cumhurbaşkanlık  binasının önünde Resa Pastahanesi’ne gidip televizyon izlemeye başladık. O dönemde Televizyonu olanlar ayrıcalıklıydı.

1971 de Türkiye’ye İTÜ’ye okumaya gittik.

       Kıbrısâ ilk geri dönüşte Lefkoşa evleri artık çok küçük görünüyorlardı.

       İTÜ’de sınıf savaşlarının ne olduğunu öğrendik. Her çatışmanın arkasında büyük çıkarların yattığını, Kıbrıs’taki çatışmaların temelinde Orta Doğu’yu kontrol etmenin ana etken olduğunu anladık.

       Yıllar ne kadar da çabuk geçiyor.

       İletişim çağı , bizim ilkel yaşantımızı  NOSTALJİ yaparken, dünyayı da birleştiriyor.

       Buna rağmen Kıbrıs’ta yaşıyan birçok insan, kendi yaşantılarının gel-gitlerinin ana nedenini anlamadan günü birlik küçük sorunlarla boğuşmaya devam ediyor.

       Teknolojinin tüm nimetlerini kullanıyoruz.

       Dünyadaki her şeyden haberimiz oluyor. Ancak olaylara derinden bakabilmeyi hala öğrenemedik.

       Dünyalı olmak ne kadar da zor….

      

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar