“DRAMATİK GELİŞMELERE HAZIR OLUN...” - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cuma, Nisan 19, 2024
Köşe Yazarları

“DRAMATİK GELİŞMELERE HAZIR OLUN…”

Rum Ulusal Konsey toplantısından sanki de plan başlıkları çıktı.
Hep söylüyorum ya, Suriye odaklı gibi görünen, petrol ve egemenlik savaşları Kıbrıs’ı da içine alan yeni bir düzen yaratacak ve Kıbrıs’ta ansızın dayatma bir planla karşılaşacağız diye. Rum basının yazdıklarını görünce bir kez daha telaşlandım.
“Rum basını bizi oyuna getirmesin, özellikle algı yaratmaya çalışıyorlar” denir hep. Ama bu ne cüret kardeşim.
Dün Cumhurbaşkanı Akıncı bu haberler üzerine bir açıklama yaptı. Haberi gazeteden okumuşsunuzdur. Genelde aydınlatıcı değil, Türk tarafının niyetlerini, isteklerini belirten bir açıklamaydı. Ne “bu konular masada görüşülmedi” dedi, ne de “asla kabul edilmez” dedi. Aksine o da “aylar içinde çözüm” dedi. Ne yalan söyleyim, ben rahatlamadım.
Nüfusu, yönetim oranlarını falan geçtim. Çok derinliğine bildiğim konular değil. Bizim taraf elimize detay vermediği için bilmemiz de imkansız.
Ama ya o AB garantisi meselesi?
Adamlar daha bir kaç ay önce “garantiler kalksın” diye yola çıktılar. Şimdi hedeflerine ulaşmış görünüyorlar. Türkiye ve Kıbrıs Türk tarafı tek başına. Herkes “Doğrudur, kalksın” demekte.
Neymiş, garantinin askeri yönü rahatsız ediyormuş. O bakımdan askeri güvenliği BM Güvenlik Konseyi karşılasınmış. Birden aklıma 1963 olayları ve BM’nin 4 Mart 1964'de aldığı 186 sayılı meşhur kararı geliyor. Adada kan akmasını durdurmak için Barış Gücü gönderilecekti de, n’apsınlar aceleleri vardı, onun için “Kıbrıs Cumhuriyeti adanın yasal devletidir(!)” dediler. Tam 51 yıldır bunun belasını çekmekteyiz. Hem sonra Barış Gücü geldi ne oldu? Neyi durdurdu? Onca zamandır adada tatil yapmaktalar. Başımıza gelmese hadi inanalım, bizzat yaşadık.
Yeni kurulacak devletin anayasal güvencesi de AB olacakmış. Bakın hele… Bir kere AB’nin hiç bir yasasında, başka bir ülkeye ne anayasal açıdan ne de toprak bütünlüğü açısından güvence olma görevi yok ki.
Cumhurbaşkanı Akıncı garantiler konusundaki bu iddialara karşı “Kıbrıslı Türkler, Türkiye’nin garantörlüğünü istemektedir. Rum toplumunun kendini tehdit altında hissetmemesi önemli, ancak Kıbrıslı Türklerin de bu konudaki taleplerinin anlayışla karşılanması şart” diyor. Demek ki konu ciddi ciddi tartışılmakta. Yine Akıncı’dan öğreniyoruz ki, garantiler meselesi garantörlerin de katılacağı 5’li toplantıya kalmış. E, Türkiye dışında diğerlerinin ne dediğini bildiğimize göre, sonuç ne çıkacak ki…
Haberin bir yerinde bakın ne deniyor;
“Gazete, Anastasiadis’in, Aralık ayı içerisinde Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı ile toprak konusunu ve özel statüye sahip olacak – bir diğer deyişle kanton – bölgeleri görüşmek istediğini yazdı”.
Bu ne demek? Hani federasyon iki bölgeli iki toplumlu olacaktı? Kanton ne demek? 63’lere geri mi gidiyoruz?
Cumhurbaşkanı Akıncı’nın bunu kabul edebileceğini aklım almıyor. Ama garantiler meselesi gibi bunun da, ortaya atılıp ısıtılacağı anlaşılıyor.
Serbest dolaşım, yerleşim konularında AB’den sürekli talep ettiğimiz derogasyonlar, yani ayrıcalıklar da olmayacakmış. Anlaşma olduğu anda isteyen istediği yerde yerleşecekmiş. Hani diğer kurucu devletin altında yaşamak isteyenlerin, geri dönecek olanların sayısı sınırlıydı? Bu ne?
Nitekim Cumhurbaşkanı Akıncı, dün TAK’a yaptığı açıklamada, kurucu devletlerin, kendi iradeleri ile yönetmelerinin yanı sıra, nüfus ve mülkiyet sahipliği açısından da sarih çoğunluk sahibi olmalarının BM parametresi olduğunu söylemiş… Yani o da endişeli.
Bu arada dünkü Cyprus Mail, Anastasiadis’in Konsey toplantısında parti liderlerinden “çok kısa sürede meydana gelecek dramatik gelişmelere hazır olmalarını istediğini” de yazıyor. Dramatik… Yani beklenmedik, belki acılı ama, kesin… “Hazır olun” diyor. Öyle ki, Güney’de Mayıs’ta yapılacak  seçimlerin ertelenmesi bile söz konusu…
Aynen benim de düşündüğüm gibi. Apar topar bir şeyler kotarılıyor. Ama eğer yazılanlar doğru ise, Rum’un istediği yönde bir planla… Baksanıza tarihte konuşulmamış, parametrelerde yeralmamış şeyler tartışılıyor.
Ben de anlaşma isterim. Ben de ömrümün geri kalanını da belirsizlikler içinde geçirmek istemem ama yok da böyle…

YERİN KULAĞI VAR
DOĞRUSU NE:
Kıbrıs’ta olası bir çözümün ana hatları şekilleniyor.  Rum lider Anastasiadis ilginç şeyler söylüyor. Bizler ise bu gelişmeleri geçmişte olduğu gibi yine Rum basınından öğreniyoruz. Cumhurbaşkanı Akıncı ise, Anastasiadis’in bu iddialarını yalanlamak veya kabullenmek yerine, yine yuvarlak laflarla işi geçiştirmeye çalışıyor…


TIPKI 1960’DAKİ GİBİ:
Kıbrıs konusunda, bizim dışımızda birşeylerin pişirilmekte olduğu çok açık ortaya çıktı. AB Bakanı Bozkır’ın “Mart’ta referandum” açıklaması, inanılmaz bir ziyaretçi trafiği ve her ne kadar Akıncı yalanlasa da, Rum lider Anastasiadis’in son açıklamaları. Birşeyler dönüyor ama, bizim haberimiz yok. Tıpkı 1960’daki gibi sabah uyandığımızda herşeyin olup bittiğini öğrenmeyiz inşallah…  

UMURSAYAN YOK:
Bina var, hasta da var ama içinde sistem ve doktor yok. Açılışına hazırlandığımız Onkoloji Hastanesi bir sistemsizlik abidesi olarak orada duruyor… Doktor doktorla kavga ediyor, siyasetçi siyasetçi ile… Sistemi tartışan yok. Bir özel hastane, Türkiye’den dönüşümlü olarak hekim de profesör de getirebiliyor. Devlet hiç olmazsa bunu sağlayamaz mı?

TAKİPTE MİSİNİZ, SAYIN AKANSOY?:
Olan oldu, Mağusa Belediyesi borçlanma yetkisini, UBP,DP ve TDP’li meclis üyelerinin oluruyla geçirdi. Bu iş  burada kalmayacak. Çünkü belediyenin gelir gider dengesi bozuldu bir kere. Açıkları bile kapatmaya yetmeyecek olan 10 milyon yeni borç, faizleriyle birlikte yeni yük demek… Kimse yatırım falan beklemesin. İçişleri Bakanı’nı geçtiğimiz gün uyarmıştık. Takipte misiniz, Sayın Akansoy? Nazım Çavuşoğlu’nun yaptığı gibi görmezden gelirseniz, siz de sorumlu olacaksınız…  

UNUTULDU GİTTİ:
Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın seçim öncesi iki konuda topluma verdiği sözler unutuldu gitti sanırım. Bunlardan birisi YÖDAK, bir diğeri ise Kamu Hizmeti Komisyonu. Her iki konuda da henüz atılmış bir adım yok ne yazık ki. Bizde adettendir, seçimde verilen sözler hep meydanlarda kalır… 

İÇİ BOŞ TARTIŞMA:
Kısır bir tartışmanın içinde yuvarlanıp gidiyoruz. Su fiilen adaya geldi gelmesine de, biz bu suyun ekonomide nasıl değerlendirileceğini, nereye neyin, nasıl ekileceğini tartışmak yerine, yönetim konusuna takıldık kaldık. Bence suyu kimin yöneteceği kadar, bu suyun ekonomiye nasıl değer katacağını tartışmamız da önemli. Ama ne yazık ki, hala bu konuya kafa yoran yok… 
   

ZİRVEDEKİLER
Popülizmin Reddi:
Bütçe görüşmeleri başladı. Maliye Bakanı Birikim Özgür’ün “bütçe açığının iç kaynaklarla karşılanması hedefleniyor” sözleriyle, Başbakan Kalyoncu’nun,  “günü kurtarma adına popülist adımlar atmamak, mali disiplinden sapmamak ve tasarruf” sözlerini birlikte okuduğunuzda, hükümetin bir kararlılığı olduğunu düşünüyorsunuz. Umarım öyledir. Umarım bu politikaları sadece seçim olmadığı dönemler  için değil, her zaman sürer.  Zira gerçek reform bu olacak…

DİPTEKİLER
Nisap Sorunu:
Kusura bakmayın ama, bütçe görüşmelerinin ilk gününde 39 vekile sahip koalisyon hükümeti, 21 katılım ile nisabı sağlamayı başaramıyor ve muhalefetin desteğine ihtiyaç duyuyorsa, bir sorun var demektir. Umarım sadece disiplin sorunudur ve halledilir. Eğer siyasi sorunlar varsa, vay halimize. DPUG Genel Başkanı Serdar Denktaş’ın dediği gibi, “Bu artık, iyi niyeti istismarın da ötesine geçti”. Gerçekten de öyle…

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar