DÖRDÜNCÜ KUŞAĞIN SEFİL DURUMU… - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cumartesi, Mayıs 4, 2024
Köşe Yazarları

DÖRDÜNCÜ KUŞAĞIN SEFİL DURUMU…

Başaran DüzgünBaşaran Düzgün

Birinci kuşak İngiliz’in adamıydı.

İngiliz’e yaltaklanarak türediler, zenginleştiler, semirdiler.


Dünya savaşlarının yarattığı ekonomik felaketlere rağmen onlar mallarına mal kattılar.

Toplum tefecilerin elinde kırılırken, onlar tefecilere para sattılar.

İngiliz okullarında eğitim almakla, Shakespeare’i Türkçeye tercüme edecek kadar kültürlü olmakla övünürlerdi.

Kendilerini İngiliz kraliyet ailesinden sayarlardı.

İkinci kuşak Kıbrıs Cumhuriyeti’nde büyümeye çalıştı.

Biçare cumhuriyet o kadar kısa sürdü ki kendi kendini geliştiremedi.

Sonra toplum içine kapanınca ve gettolara sıkıştırılınca, ikinci kuşak türediler ortaya çıktı.

Türk’ten Türk’e kampanyasının yarattığıydı bunlar.

Rumca konuşmanın 5 şilin, Rum’dan alışverişin dayakla cezalandırdığı bu dönemde, teşkilatın kanatları altında her türlü ayrıcalığa sahiptiler ve servetlerine servet katmışlardı bu yolla.

Çünkü 1 kuruşa aldıklarını 100 kuruşa satıyorlardı topluma.

Bunlar da yarım yamalak Türkçülükle yetişmiş, kendini Osmanlı asilzadelerinden sananlardı.

Üçüncü kuşak 1974’le ortaya çıktı.

En büyük vurgunu bunlar yaptı aslında.

Ahali elde silah savaşırken onlar hiç bitmeyecekmiş gibi duran Rum evlerini, fabrikalarını ve otellerini yağmalıyordu.

Sonra, en güzel evlere kuruldular, en iyi bahçeleri aldılar, lebi derya yüzlerce dönüm arazilerin üzerinde kendilerini yeni krallar saydılar.

Bunlar, Osmanlı’yı unutmuş, şükran sana anavatan kültürünü geliştirmişti.

Türkiye önemli bir güç olmuştu Kıbrıs’ın Kuzeyinde ve onun işbirlikçiliğini yapmak dünyasal zenginlikler için yeterliydi.

Dördüncü kuşağı yaşıyoruz hâlâ.

Bunlar da Annan planından sonra türeyenlerdir.

Toprağın artan müthiş değerinden nemalanan, cebine giren parayla coşan, en pahalı tüketimi yapıp da kendini yeni burjuvalar sayanlar.

İşlerine geldiğinde Anavatancı, işlerine geldiğinde Avrupacı.

Partilere, medyaya, spor kulüplerine musallat olan kültürsüz ve cahil bir neslin son temsilcileri.

 

 

***

 

Kıbrıs Türkü’nün en büyük zafiyeti kendi burjuvasını yaratamamasındadır aslında.

Dolayısı ile ona koşut sınıf kültürünün oluşamamasındadır.

Şu veya bu gerekçeyle dışarıdan beslenen yapı üretimsizliğin girdabında sürüklenip gidiyor.

Üretimsizlik de kendi aktörlerini yaratıyor.

Hiçbir evrensel kuralı gözetmeyen, insani değerlerden nasibini almayan, kuralsızlığın kural, ahlaksızlığın ahlak sayıldığı enteresan bir dönemden geçiyoruz.

“Para güçtür, güç ise paradır”  felsefesi hakim buralarda.

Sistem bunun üzerinde yükseliyor.

Toplum bununla şekillendiriliyor.

Ve bu yolla Kıbrıs Türkü’nün iradesi iğdiş ediliyor.

Para ve güç ilişkileri her türlü çağdaş değerin ve gelecek kaygısının önüne geçiyor.

 

***

 

 

Son günlerde olup biten yüzsüzlüklerle ilgili soru soranlara yanıtım budur.

Şimdi türedilerin zamanındayız.

Dördüncü kuşak türedilerin.

İnsan ne kadar uzak durmaya çalışsa da üzerine sıçrıyor.

Çünkü her tarafta onlar dolaşıyor.

“Bu da geçecek” demekten başka bir şey gelmiyor elimizden.

Kıbrıs Türkü neler gördü, neler geçirdi…

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar