Merhaba;
Havadis Gazetesine, beni bu köşede konuk ettiği için teşekkür ederek başlamak istiyorum .
İnsan, 40 yıla yakın bir zaman diliminde, çocuk-ebeveyn-öğretmen üçgeni içinde, eğitim kurumlarında bulunuyorsa ve buna sivil toplumda çalışmışlıkları da eklenirse illaki biriktirdiği gözlemleri , deneyimleri ve farklı farkındalıkları oluşur . Vizyon ile misyon geliştirir ve bu oluşumları paylaşmak ister.
Bu köşede, çocukların gelişim özelliklerini, davranış biçimlerini , ebeveyn ve öğretmen tutumlarını , toplumun eğitim adına düşüncelerini , eğitimi şekillendiren otoritelerin niyetlerini , bilimsel verileri paralel düşünme yöntemini de katarak aktarmak niyetindeyim .
“Eğitim konulu bir başlangıç yazısı ne olabilir” diye düşünürken “ Toplumsal Cinsiyet Eşitliği” cümlesi döndü durdu kafamda . Eee nasıl dönmesin ki! Din İşleri Dairesi Başkanı Ahmet Ünsal’ın Kıbrıs Türk kültürünü geriye götürmeye yönelik açıklamaları bir anlamda toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin devamına en gerici şekilde bir davetti bence.
Yıllardır ilerici öğretmenler, toplumun her katmanında karşımıza çıkan , toplumsal farklılıklar üzerinden kurgulanan hiyerarşik ilişkilerin sonlandırılması için ders kitapları ve otoriterlerin bu konuda adım atmaktaki umursamazlıklarına rağmen (bir dönem hariç ), toplumsal cinsiyet eşitliğini çocuklara , ebeveynlere aktarmaya çalıştı .
Şahsen benim Montessori eğitim sistemini destekleyip yaymak istememin bir nedeni de sistemin toplumsal cinsiyet eşitliği de içermesidir ki dikkatinizi çekerim bu eğitim sistemi yüz yıl önce inşa edildi .
Bu ülkede güç farklılıklarına yol açan bu ilişkilerin, değerlerin ve kurumların toplumsallaşma mekanizmalarına dönüşmesi için ilerici kadınlar toplumsal cinsiyet eşitliği için mücadele verdiler . 2014 yılında meclisimizden onaylanan yasayla toplumsal cinsiyet eşitliği dairemizi kurmuşuz ,bu dairenin işlerliği için tüzük hazırlamışız , tüzüğün büyük bir bölümünde Milli Eğitim Bakanlığımızın da görev ve sorumluluklarını sıralanmışız . ( İşlerliği tartışılsa bile şu an dairenin bir telefon numarası , bir adresi , bir çalışanı var . )
Eğitimi şekillendirmek için görevde olan arkadaşlarımız nerde siniz? Herhangi bir açıklamanızı duymadım . “Yok bir şey olmaz” diyorsanız yanıldığınızı söyler tv kanallarında gerici din adamlarına bir göz atmanızı öneririm . Bundan sonraki gündemimizde kadınların aşağılanmasını toplumsal cinsiyet eşitsizliğimizin elden gitmesini protesto etmeyeceğiz. Çünkü gericiler din seminerleri adı altında başka konuları da gündemlerine alacaklar “okullarda müzik dersleri olmasın , eğlence yerlerinde müzik çalmasın , “müzik cinsel isteği uyandırır zinayı çoğaltır ( ki bunu bir tv kanalında kulaklarımla duydum )“ diyecekler . O zaman ne yapacağız?
Umarım Hükümet edenler eğitim ile toplumsal değişimin bağlantısını düşünüp eğitimin birçok değişik toplumsal kurumların etkisi doğrultusunda yürütülen bir faaliyet olduğunu buna bağlı olarak eğitimin tüm diğer toplumsal kurumlardan bağımsız olarak istediği sonuçlar alabilmesinin mümkün olmayacağı tespitini yapıyordur .
Bugün ülkede yaşadığımız bu sorun bir eğitim sorunudur ve hükümet edenlerle doğrudan ilişkilidir .