Din görevlisi siyaset yapabilir mi..? - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Salı, Nisan 23, 2024
Köşe Yazarları

Din görevlisi siyaset yapabilir mi..?

Köş, MoreketMehmet Moreket

Din Görevlileri Birliği’nin yazılı açıklamasını okudum.

Bekledim, bakalım devletin bir yetkilisi çıkıp da bir şey söyleyecek mi diye, aradan iki gün geçti, kimsenin umuru bile olmadı.


Oysa sadece bu haber dahi, Talip Atalay’ın niye görevden alınması gerektiği hakkında fikir veriyor.

Bakın açıklamadan aynen aktarıyorum;

“Başbakan Hüseyin Özgürgün’ü, Din İşleri Başkanı Talip Atalay’ı görevden alma girişimini yeniden gözden geçirmeye çağırırız…  Cumhurbaşkanımızın tabiriyle ayak kaydırma amaçlı faaliyetler maalesef ülkemizde sıkça yaşanmaktadır. Yazının yazılması bir tarafa, daha Cumhurbaşkanına yazı ulaşmadan basına sızdırılması da zaten ayak kaydırma tespitini doğrulamaktadır”…

Burada kastettikleri de Başbakan yani…

Bunlar sendika değil, sadece bir birlik.

Üstelik de, siyasete bulaşmaları yasak olan din görevlileri…

Ama bu yaptıkları, tamamen siyaset…

Bu insanlar ne zaman siyasete bulaştılar?

Talip Atalay Türkiye’de milletvekili adayı olduğunda.

Memurları, siyasi reklam filminde propaganda oyuncusu olarak oynattığında…

Vakıflar ve Din İşleri Dairesi Yasası o kadar açık ki… Din görevlilerinin siyaset yapmasını, siyasi açıklamalar yapmasını açıkça yasaklıyor.

Din adamı oldukları bir yana, herhangi bir kamu görevlisi, siyasal olarak yapılan bir takdire bu şekilde kazan kaldırabilir mi?

Yarın diğer dairelerin müdürleri atandığında veya görevden alındığında kamu görevlileri bu şekilde tepki koyarsa ne olacak?

İşte bunun için bekledim, bir açıklama çıkar mı diye. Kendilerini bir uyaran olur mu  diye.

Hani “kardeşim nedir yaptığınız, siz kamu görevlisisiniz” falan diyerek…

Siyasi reklam filminde oynadıklarında herhangi bir uyarı almadıkları için, şimdi onlar da bunu yapabiliyorlar.

Daha da kötüsü arkadan geliyor.

Devletin resmi ajansı TAK’ın haberi şöyle;

“Bazı çevrelerin, ‘Bizden biri Müftü olsun’ söylemlerinde bulunduğu da kaydedilen açıklamada, şu ifadeler kullanıldı: ‘İslam dini, evrensel değerler, Kıbrıs tarihi ve ülke gerçekliği ile çelişen, birlik ve beraberliğimizi tehdit eden son derece yanlış, tehlikeli, talihsiz bir teşebbüs.  Din Görevlileri Birliği olarak bizim öncelikli hedeflerimizden birisi etnik, coğrafi ayrımların ayrışma/çatışma nedeni olmasının önüne geçmek olmuştur’…”

Kısaca diyorlar ki, Atalay Türkiyeli olduğu için görevden alınmak isteniyor…

Bu ne sizce..?

Ayrımcılığın, bölücülüğün dikalası değil mi..?

Birilerini birilerine karşı kışkırtma değil mi..? Hedef gösterme değil mi?

Birliklerden sorumlu İçişleri Bakanlığı, Başsavcılık, Kamu Hizmeti Komisyonu, duydunuz mu?

Bu kişilerin din adamı kimlikleriyle, köylerde insanların üzerinde bu propagandayı sürdürdüğünü bir düşünsenize…

Eğer bir uyarı yapılmaz, eğer bu kışkırtmanın önü alınmazsa, esas tehlike o zaman başgösterecek…


 

YERİN KULAĞI VAR

 

ZORLAMANIN ANLAMI YOK:

Kıbrıs konusunda bir çözüme ulaşmak yakın gelecekte hayal bile olamaz. Tarafların duruşu, söylemleri artık bu işin olmayacağı yönünde. Zaten elli yıldır olsaydı olurdu. Bence artık daha fazla zorlamanın da bir anlamı yok, ne bizim için, ne de Rumlar için. Yakın bir gelecekte bize dayattıkları şartlardan, bizdekiler de bazı ısrarlarından çok pişmanlık duyacaklar ama, herkes için çok geç olacak…

 

“NE İLHAK, NE VİLAYET”:

Cumhurbaşkanı Akıncı, “Türkiye’nin 82. vilayeti olmak da istemeyiz. Bunu samimi olarak söylüyorum. Halkımız bu tercihte değil. Türkiye’nin de 82. vilayete ihtiyacı yok” diyerek, son zamanlarda birileri tarafından sıkça dile getirilen, “vilayet ve ilhak” iddialarına net yanıt verdi. Kim veya kimler böyle lüzümsuz fikirler ortaya atıyor bilmiyorum ama, bu tür düşüncelerin hayalden öte gitmeyeceğini, Kıbrıs Türkünün böyle bir derdinin olmadığını artık görmeleri gerekir…

 

BAKAN BAŞBAKANI SUÇLADI:

Bakanlar Kurulu’ndan kapatma kararı çıkması gamini işletmecilerini ayağa kaldırmış. İşletme sahibi Önder Zaim, Bakan Fikri Ataoğlu’nun kendilerine; “Ben önerge götürmedim, Başbakan’ın kapatma kararı alması bizi şok etti” dediğini ve kararın geri alınmasını talep ettiğini iddia etti. İyi de Bakanlar Kurulunda kararlar oy birliği ile geçer. Sizin anlayacağınız Ataoğlu ya sıkıyı görünce, topu Başbakana atıyor, ya da bu hükümette tuhaf şeyler oluyor.

 

TAM BİR REZALET:

Hafta başı okullar yeni ders yılına başlayacak, okul zilinin kaçta çalacağı konusunda henüz, bakan dahil kimsenin haberi yok. Böyle bir rezalet, vurdumduymazlık olamaz ama, beyefendi hala o makamda oturmaya devam ediyor. Yıllardır her öğretim yılı krizlerle başlarsa da, Berova’nın bakanlığı döneminde yaşananlar birer ilk…

 

İSTEMEKLE OLMUYOR:

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, Türk iş dünyasının KKTC’ye daha fazla yatırım yapmak, daha fazla karşılıklı ticaret yapmak istediğini söylemiş. İyi de bu işler istemekle olmuyor ne yazık ki. Yıllardır bu söylemleri dinliyoruz ama, ama yatırım diye ülkenin sahillerini parselleyenler ve bunların üstüne teşvik ve kredilerle yatırım yapanlar geliyor. Yani bedavacılar… Durum böyle olunca da, bu yatırımların ülkeye değil, sadece kendilerine faydası oluyor…

 

AB’NİN ONARMASINI MI BEKLİYORLAR:

AB tarafından kurulan Nalbantoğlu Hastanesi’ndeki tıbbı atık bertaraf sisteminin yıllardır bozuk olduğu ve tıbbı atıkların etkisiz hale getirilemeden gömüldüğü bizzat Nalbantoğlu Hastahanesi Başhekimi Bülent Dizdarlı tarafından açıklandı. Neyimiz düzgün ki bu da olsun, nereye el atsanız elinizde kalıyor. Herhalde AB yetkililerinin gelip onarmasını bekliyorlar…

 


ZİRVEDEKİLER

Birikim Özgür: “Seçime 3 gün kala itirazlı vergi borcu olan vatandaşa deniliyor ki, ‘bizimle anlaşırsan, sen de bu aftan yararlanabilirsin’. Bu ‘anlaşmanın’ ölçütü ne olacak peki? Böylesi sübjektif bir kritere dayandırarak siz vergi affı nasıl yaparsınız? Kime ne kadar indirim yapacağınızı kendinizin belirleyeceği bir af uygulaması olabilir mi? Pes doğrusu…”.

 

 


DİPTEKİLER 

Nazım Çavuşoğlu: Bakan Çavuşoğlu; “Devlet vergileri düzgün bir şekilde toplayabilseydi bugün parasızlık nedeniyle değiştirilemeyen sağlıksız su borularının rahatlıkla yenileyebilirdik” diye itirafta bulunuyor. Ama aynı tarihlerde, o bakanın da imzasıyla vergi affı çıkıyor. Resmen hepimizi aptal yerine koyup, kendilerince eğleniyorlar…

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar