DİBE VURDUK, DUYDUNUZ MU..? - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cuma, Nisan 26, 2024
Köşe Yazarları

DİBE VURDUK, DUYDUNUZ MU..?

Hep derdik ya, bir gün gelecek, sonunda maaşlar ödenemeyecek diye, işte o gün geldi.
Kıbrıs Türkü’nün tarihinde ilk defa devlet maaşları ödeyemiyor. Zaten uzun zamandır piyasaya olan borçlarını da ödeyemiyordu, sonunda maaşları da ödeyemez duruma geldi.
Bu dibe vuruştur.
Kasa tamtakır. Borçlanacak ne yer var, ne imkan. Hepsi kullanılmış.
Tek çare var, Türkiye ile işleri düzeltmek. Başka yolu yok.
Bu ay maaşlar eğer bir son dakima mucizesi olmazsa, iki taksitte ödenecek. O mucize olursa, bu ay da ödeyecek ve hepimiz hiç bir şey olmamış gibi, devam edip gideceğiz…
İşte benim itirazım o noktaya.
Biz Türkiye’den bırakın 74 öncesini, en azından 40 yıldır düzenli, planlı, programlı bir şekilde kaynak alıyor muyuz?
Alıyoruz, hem de yıllar içinde artan miktarlarda.
Son bir kaç yıl dışarı, bu paraların hesabı dahi sorulmadı. Keşke daha önceden sorulsaydı. Kimsenin kimseye hesapsız para aktarmadığı, IMF’nin, Dünya Bankası’nın borç alan ülkelerin boğazına çöktüğü bir dünyada keşke bizim ilişkimizde de hesap verebilirlik olsaydı.
Ha bunu bundan yirmi, otuz sene önce söyleseydik, “ne be ama işimize de mi karışacaklar” diye topyekün sokağa dökülecektik. Ama bilemedik ki, o hesapsız gelen paralar, hesapsızca, birileri seçim kazansın diye, birileri hükümetten gitmesin diye gelişigüzel harcanacak ve tüm bir toplumun geleceği karatılacak.
Çiftçi, hayvancı, turizm, eğitim aklınıza gelen her sektör için destekler, adamına göre, plansız, programsız dağıtıldı.
Yatırım ihaleleri çoğu kez gereğinin üstünde fiyatlarla yapıldı, parası TC Yardım Heyeti’nden tıkır tıkır tahsil edildi.
Özellikle seçim dönemlerinde geri dönüşü olmayan krediler dağıtıldı, “kamu bankalarını kurtarma” adı altında yine Türkiye’den para istendi. Sosyal Sigortalar’ın ve İhtiyat Sandığı’nın batışı da böyle. Her ikisi için de defalarca Türkiye’den para alındı, tüm borçları bir kaç kez sıfırlandı, yine de durum ortada.
Belediyelerin aldıkları paralar, istihdama yattı, devletin ha keza. Her türlü devlet kurumu, nitelikli, niteliksiz, ama adaletsiz bir şekilde adam dolduruldu, bütçenin tümü maaş ve ödemelere gitmeye başladı.
Vegiler de adamına göre toplandı. Oluşan açığı kapatmak için, yatırımdan kısıldı. Taş üstüne taş konmadı…
İşte gelecek karardı. Bile bile, isteye isteye, göre göre…
Adaletsizliği gören, kısa yoldan köşe dönmeci oldu. Her işe siyaset bulaştı, her işe adaletsizlik. Sadece ekonomi bozulmadı, insan ilişkileri de, sosyal değerlerimiz de bozuldu. Fırsatçı, bencil insanlar olduk.  Toplumsal bilinç yok oldu. Gelecek, sadece bireysel geleceğimiz oldu, toplumsal gelecek neydi unuttuk. Tek ortak çıkış noktası “çözüm”dü, onu da yine kısa yoldan refaha ulaşma adına istedik. Çünkü artık hazıra alışmıştık… Üretime dönük değildi gailemiz, tüketime dönüktü. Nasıl olsa para geliyordu… Geçmişte ürettiklerimizin nostaljisini yapanlar var, tamam, bir de bugüne bakalım. Var mı o heyecan? Hiç olmazsa, yirmi sene kadar önce Türkiye’nin Kıbrıs İşlerinden sorumlu bir bakanı alenen bir açılışta “Size verdiğimiz paraları seçimde dağıttınız” dediğinde gösterseydik bu uyanışı, bugünlere gelmezdik.
Bakın, sokaklara kulak verin, hala “Türkiye ne seni, ne paranı, ne suyunu” sesleriyle birlikte “nereden bulursan bul, ver” seslerini duyacaksınız. Hepsi aynı ağızlardan çıkan sesler bunlar. O sesleri çıkartanlar, zamanında bol keseden dağıtılırken, sadece para değil, haketmedikleri menfaatleri kaparken ağızlarını bile açmayanların, “daha çok, daha çok” diyenlerin sesidir.
Yine o sesleri mi dinleyeceksiniz? Yoksa, eski güzel hovarda günlerin geleceğini mi hayal etmektesiniz? Hani o bildik isimler gelecek, imzayı atacak, paralar akacak…
Eğer öyleyse hayal görmektesiniz.
O eski düzen geri gelmeyecek. Asla…
Ya ayaklarımızı toparlayacak, planlı bir şekilde küçülmeye bakacağız, ya da…..?
Yok, başka alternatif göremiyorum. Hele şu anda siyaseten düştüğümüz aciz gördükten sonra…

 


YERİN KULAĞI VAR
CAN SIKTI:

Hükümetin özellikle de CTP kanadının su konusundaki kararsızlığı artık can sıktı. Dün sonuçlanması beklenen krize erteleme geldi. Başbakan birkaç değişiklik için Türkeş’le görüşecek. Peki Türkiye kanadı bu değişiklikleri kabul etmezse ne olacak, kimse bilmiyor. Her işimiz gibi bunda da, yumurta kapıya gelince aklımız başımıza geliyor. Bu gidişle su testisi su yolunda kırılacak gibi görünüyor…

İŞLERİ ZOR:
Sendikalar ve bazı sivil toplum örgütleri, su anlaşmasını reddederken, diğer yandan başını Müteahhitler Birliği’nin çektiği bazı örgütler ise, hükümetin su konusunu halledip, mali protokolü biran önce imzalaması için baskı yapıyor. Suyu imzalasa sendikalar ayaklanacak, imzalamasa iş çevreleri. Hükümetin işi de zor. Yukarı tükürse bıyık, aşağı tükürse sakal…

KAHRAMANLIK BİR YERE KADAR:
Maaşların iki taksitte ödeneceği iddialarına sendikalardan sert tepki geldi. Düşünün, bir de maaşlarda kesinti yapılacak denseydi neler olurdu. Halbuki daha kısa bir süre önce aynı sendikalar, “eğer ülkemizin efendisi olacaksak, maaşlarımızın %60’nı almaya razıyız” diyorlardı. Bunların kahramanlığı bu kadar. İşi ciddiye binince nasıl da kıvırıyorlar…

GÜNEY’DEN DE Mİ DERS ALMAZSINIZ:
Güney Kıbrıs da ekonomik krize girdi. Mevduatlarını yatırdıkları Yunan bankaları batınca, günahsız insanlar bedel ödediler. Binlercesi işsiz kaldı, maaşları kesintiye uğradı, yetmedi, bankalardaki paraları traşlandı. Ne yaptılar, ekonomiyi aptalca idare edenleri alaşağı ettiler, yeni gelenler ise para bulacakları kurumlarla acı reçeteler imzaladılar. Çünkü başka çıkış yolları yoktu. Orada da sokak gösterileri olmadı mı? Oldu. Ama sonuçta siyasi otorite, iradesini ortaya koydu, siyasi geleceğini riske attı ve gereğini yaptı. İşte iki yıla kalmadan, uçakları burnunu yine yukarı çevirdi. Bu kadar basit…

DURAKLAMA DEVRİ:
Güney’deki seçimler nedeniyle, Kıbrıs müzakerelerinde duraklama dönemine girileceği konuşuluyor. Hükümet duraklamada, icraatlar duraklamada, velhasıl genelde, ülke olarak duraklama dönemini yaşıyoruz. Varsın müzakere süreci de duraklamaya girsin, kıyamet mi kopar…

ÖZEL İLGİ TURİZMİ:
Turizm Bakanı Faiz Sucuoğlu dünyada, özel ilgi turizmine olan ilginin artmakta olduğunu kaydetmiş. Örneğin, gelen turistleri, dinamitlerle yok ettiğimiz dağlarımıza götürebiliriz veya sahilleri birilerine nasıl peşkeş çektiğimizi gösterebiliriz. Çevre bilinci edinmeleri için herhangi bir kentimizin sokaklarında tur düzenleyebiliriz. Yok daha da özel diyorsanız, bet ofislerden başlayıp, casinolar ve son olarak da gece külüplerini kapsayan turlar da ilgi görebilir sanırım… 

ZİRVEDEKİLER
Mete Tümerkan: “Senaryolar üreterek, komplo teorileri ile gündem yaratarak bir yere varamayız. ‘Ah Sanayi Holding, vah KTHY, bizi birileri bilerek üretimden kopardı’ gibi ağlayıp sızlamalar da bizi bir yere götürmez. Üretmek, üretimden kopmamak bize bağlıdır. Başımız ancak bunları yaptığımız zaman dik olur. Yoksa gerisi boş laflardır…”

DİPTEKİLER
“Ölüm Suyu” Sloganı: Tamam be kardeşim, Türkiye’den geldiği için karşısınız bu suya. Halkın çoğunluğuna rağmen karşısınız. Azınlıktasınız diye sesimiz çıkmıyor ama, yok da ölüm suyu. İnsaf. Sabrın sınırlarını zorlamaktasınız. Terbiye sınırlarını aşmaktasınız. Bu toplum bu suyla ölmeyecek, toplumun geleceği çoktandır ölü…

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar