Derya: Kurumsal medya devamlılığını sağlamak için kumarhane mi açsın? - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cumartesi, Nisan 20, 2024
KıbrısManşet

Derya: Kurumsal medya devamlılığını sağlamak için kumarhane mi açsın?

Doğuş DeryaDoğuş Derya

CTP Milletvekili Doğuş Derya, basın-yayın kuruluşlarına yapılan devlet katkısının kesilmesi yönünde, hükümetin yaptığı açıklamaları eleştirerek, hükümete “Kararı yeniden gözden geçirin” çağrısında bulundu:  “Medyada sermayenin trolleri devrede”

CTP Milletvekili Doğuş Derya,  Meclis Genel Kurulu’nda yaptığı “Post-Truth döneminde Geleneksel Medyanın Önemi ve Medya Destek Programı” başlıklı konuşmasında, hükümet üyeleri ve Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Kudret Özersay’ın, geçtiğimiz hafta meclis kürsüsünden Medya Destek Programı ile ilgili yaptıkları açıklamaların, programın içeriğini çarptırdığını söyleyerek, hükümet üyeleri ve Özersay’ın, kamuoyunu ve Kıbrıs Türk basınında emek veren gazetecileri aşağılayan demeçler vermelerini hayretler içinde izlediklerini ifade etti.


Geleneksel ya da Kurumsal Medya olarak adlandırılan, künyesi ve adresi belli olan, basın emekçisi çalıştıran, haber peşinde koşan ve yaptığı haberlerle ilgili hesap verebilme yetisine sahip medyanın yerini, Post-Hakikat Medyası diyebileceğimiz bir medyanın almaya başladığını hatırlatan Derya, internet aracılığı ile ulaşılan bilgi akışının, hiç olmadığı kadar hızlanmış durumda olduğunun altını çizerek, trollerin devreye sokulduğuna dikkat çekti.

“Gerçek muhabirlerin ya da yıllarını gazetecilik mesleğine adamış kişilerin değil, siyasiler ile çıkar ilişkisi içinde olan kişilerin ve sermaye çevrelerinin finanse ettiği trollerin, devreye soktuğu manipülasyonlar ve yalan haberler ile karşı karşıyayız” diyen Derya, bu manipülasyon ve haberlerin de, dijitalleşmiş bir mecrada inanılmaz bir hız ile dolaşıma girdiğini belirtti.

 

Reuters’ın 2018 yılı Dijital Haber Raporu Rakamları

Reuters’ın 2018 yılı Dijital Haber Raporu kapsamında yapılan ankete göre, sosyal medya da dâhil olmak üzere çevrimiçi kaynakların yüzde 89’luk bir oranla, en çok tercih edilen haber kaynağı olduğunu, bunu yüzde 77 ile televizyon ve yüzde 47 ile yazılı basının takip ettiğini söyleyen Derya, raporda ayrıca, haber kaynağı olarak en çok kullanılan sosyal medya platformlarında, yüzde 51’lik oranla Facebook’un birinci sırada yer aldığını, bunu, yüzde 41’le YouTube, yüzde 35’le Twitter, yüzde 30’la WhatsApp, yüzde 24’le Instagram ve yüzde 9’la da Facebook Messenger’ın takip ettiğini ifade etti.

 

Sağ popülist hareketin temel stratejisi: ‘Yalan Haber’

Bilgiye ulaşmanın çok kadar kolay ama doğru bilgiye ulaşmanın da iyice zorlaştığı bir dönemde yaşadığımızı belirten Derya, “Tekrar ediyorum, bilgiye ulaşmak çok kolay, doğru bilgiye ulaşmak da iyice zor oldu. Neden? Çünkü artık sadece gazetecilerin değil, herkesin görsel ve yazılı içerik üretebildiği, bu içeriği kaynağı belli olmayan hatta çoğu zaman “yalan haber” olarak adlandırabileceğimiz bir formda sunabildiği bir alan oluştu” dedi.

Günümüzde tüm dünyada yükselişe geçe sağ popülist hareketlerin temel stratejisinin doğru bilgiyi göreceli hale getirmek olduğunu belirten Derya, sosyal medya araçlarının (sosyal botlar, eko odaları ve benzeri) ve birçok dijitalleşmiş enstrümanın da, sağ popülizm ile faşizm arasında gidip gelen hareketleri beslemek için kullanıldığını, popülist siyasetçilerin ve onlara bağlı çalışan post hakikat medyasının, siyasetçilerin ve çıkar çevrelerinin propaganda içerikli haberlerini internet trolleriyle yaygınlaştırarak hakikati saptırdıklarını savundu.

Derya, “Öyle ki ‘yalan haber’ günümüzde politik mücadelenin temel kavramlarından biri haline geldi. Aynen ülkemizde de olduğu gibi yalan haber, siyasetçilerin rakip gördüğü kişi ve kurumları itibarsızlaştırma, gayri-meşru kılma hatta linç etme çabalarında devreye soktukları bir hegemonya kurma aracına dönüştü” dedi.

 

“Gazeteciliğin masa başı bir faaliyete dönüşmemesi için mücadele veriliyor”

Derya, Meclis Genel Kurulu’nda yaptığı açıklamada, dünyanın birçok ülkesinde olduğu gibi bizde de kurumsal medyanın, uzun süredir araştırmacı gazeteciliğe ve özel haberlere ayırdığı bütçelerde kesintiye gittiğini ve basın emekçilerinin yatırımlarını yapmanın, doğru, güvenilir ve hesap verilebilir haber üretmenin, düzgün bir editoryal süreç ile yayın yapmanın çok zorlaşmış bir duruma geldiğini hatırlattı.

Derya, “Dünyada kurumsal medya olarak iş yapan birçok yapı (BBC, Al Jazeera , Ajans France Press, EuroNews, Associated Press vb), bir yandan medya etiği çerçevesinde iş üretmek, öte yandan da gazeteciliğin, iktidar elitlerinin açıklamalarının takip edildiği masa başı bir faaliyete dönüşmemesi için uğraş veriyor” dedi.

 

“Türkiye menşeli şirketler burada reklam vermeyi reddediyor”

Derya konuşmasında, gazetelerin, kurumsal yapılarını korumak ve doğru bilgiye dayalı haber üretebilmek için reklam ve satış gelirlerine bağımlı olduğunu hatırlatarak, fakat Kuzey Kıbrıs gibi kapalı ekonomi koşullarında reklam gelirlerinin yüksek olmadığını tahmin etmenin de zor olmadığını belirtti.

Bundan da ötesinin, Kuzey Kıbrıs’ta faaliyet gösteren Türkiye menşeli onlarca kuruluş ve şirketin burada reklam vermeyi reddetmesi olduğunu ifade eden Derya, çünkü zaten Türkiye TV kanalları ve gazeteleri aracılığı ile bu kuruluş ve şirketlerin, ülkemizde reklam yaptıklarını vurguladı.

 

“Amaç, basın emekçilerini kayıt altına almaktı”

CTP Milletvekili Doğuş Derya, tüm bu bilgiler ışığında, haliyle sadece çalıştırdığı basın emekçilerine aylık ortalama 100 bin TL civarında bir para ödemek zorunda olan, gazete satışları baskı giderlerini karşılayamayan, toplam giderleri 250 bin TL’yi aşan, reklam gelirleri tüm gelirlerinin ancak %60-%70’ine tekabül eden ve matbaa ve kâğıt giderleri Euro üzerinden olan kurumsal gazetelerin, Kıbrıs Türk basınının devam edebilmesi, bir standarda oturması ve kriterleri belirlenmiş bir çerçevede iş üretebilmesi için UBP-DP hükümeti döneminde bir girişim başlattıklarını hatırlattı.

“Başlangıç mantığı kurumsal medyada çalışan ancak yatırımları yapılmadığı için kaçak duruma düşen basın emekçilerinin kayıt altına alınabilmesiydi. UBP-DP döneminde başlayan bu girişim kurumsal medya olarak çalışan gazetelerin genel yayın yönetmenlerinin koyduğu çaba ile birtakım kriterlerin saptanmasını sağladı” diyen Derya, 4’lü koalisyon döneminde de yürürlükte kalan bir Bakanlar Kurulu kararının üretildiğini ve birçok basın emekçisinin kayıt altına alınmasının sağlandığını belirtti.

 

“Medya Destek Programı için ‘Kıyak’ demek ahlaksızlıktır”

“Geleneksel Medya Destek Programı olarak bildiğimiz ve bugün hem hükümet hem de basın emekçisi çalıştırmayan ‘metelik gazeteleri’ ya da kumarhane baronları tarafından finanse edilen post hakikat medyasınca sanki belli gazetelere kıyakmış gibi lanse edilmeye çalışılan bu programın kıstasları Bakanlar Kurulu kararında bellidir” diyen Derya, şimdi hükümet ve hükümetin çarpıtılmış haberlerini dolaşıma sokmak üzere devrede olan post hakikat medyasının el ele verip bir karalama kampanyası başlattıklarını, sadece basın emekçilerinin haklarını koruyan bir programı, sanki bazı kurumlara iltimas sağlanıyor gibi ahlaksızca lanse ettiklerini söyledi.

Derya, “Bu ahlaksızlığın altındaki argüman da ne? ‘Hiç gazeteci çalıştırmasa da tüm yayın yapanlara verelim’ diyorlar” diyerek, “Bu ucuz popülizm değil de nedir? Bu kritersizliği dayatmak değil de nedir? Bu halkın doğru bilgilenmesi için haber üretmeye çalışan kurumsal medya ile sadece manipülatif ön sayfalar hazırlayarak, hiçbir basın emekçisine istihdam sağlamayan propaganda sayfalarını bir tutmak değil midir? Bu mudur sizin vizyonunuz?” diye sordu.

 

Kurumsal medya devamlılığını sağlamak için kumarhane mi açsın?

Medya Destek Programı’nın odağında ‘gazeteci istihdamı’ olduğunun altını çizen Derya, “Kurumsal medya kendi devamlılığını sağlamak için ne yapsın? Kumarhane mi açsın? Sizi destekleyen medya kuruluşları gibi sırtını kumarhaneli otellere mi dayasın? O yüzden mi ülkeye daha çok kumarhane açılması için ön izinleri kaldırmaya giriştiniz? Dişiniz kurumsal yapısını korumaya çalışan Kıbrıs Türk medyasına mı geçiyor? Türkiye menşeli şirketlerin Türkiye’den yansıttığı reklamları engelleyebiliyor musunuz? Haksız rekabeti önleyebiliyor musunuz? Burada vermedikleri reklamlar için bir fon oluşturabiliyor musunuz?” Medya Destek Programı’nı eleştiren hükümet üyelerine yüklendi.

 

“Kıbrıs Türk Basını, Rauf Raif Denktaş’ın, Özker Özgür’ün başyazarlık yaptığı basındır”

“Unutmayın ki, Kıbrıs Türk basını Necati Özkan’ın, Rauf Raif Denktaş’ın, Dr. Küçük’ün, Özker Özgür’ün başyazarlık yaptığı basındır. Kıbrıs Türk basınının var olması, toplumsal varlığımız ile ilgilidir. Küçük hesaplar yaparak medya trolleri ile gazetecileri aynı kefeye koymaya kalkamazsınız diyen Derya, Meclis Genel Kurulu’ndaki konuşmasını şu sözlerle noktaladı, “Toplumsal bir değer üreten kurumsal medyayı, hedef göstererek beslendiğiniz linç kültürünün nesnesi yapamazsınız! İnsanların meslek onuru ile oynayamazsınız! Siyaset yapanlar olarak biz, bugün varız, yarın yokuz. Ama Kıbrıs Türk basını, bu ülke demokrasisinin yapı taşlarından biri olarak yarın da var olmak zorundadır. Böylesi bir toplumsal değer sizlerin gündelik hesaplarınıza heba edilemeyecek kadar önemlidir. O yüzden burada kendini ifade etme şansı olmayan tüm basın emekçileri adına size kararınızı yeniden gözden geçirin çağrısını yapıyorum”

 

 

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar