Denktaş, Talimat Almaya Uygun Bir Karakter Değildir - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cumartesi, Nisan 27, 2024
Röportaj

Denktaş, Talimat Almaya Uygun Bir Karakter Değildir

Denktaş

Selda İÇER

Fotoğraflar: Nadire BAHADİ
DP/UG Genel Başkanı, Başbakan Yardımcısı Ekonomi, Turizm, Kültür ve Spor Bakanı Serdar Denktaş bu haftaki konuğumuzdu. Denktaş suskunluğunu Havadis’e bozdu ve özellikle hakkında çıkan iddialara cevap verdi. Kendisi hakkında çıkan olumsuz söylemlerin özelikle bazı kesimler tarafından bilinçli olarak yayıldığını iddia etti. Denktaş, bunun nedenini ise, “talimat almaya uygun bir karakter olmamasını” gösterdi.
HAVADİS: Hükümete geldikten sonra sanki Serdar Denktaş sessizliğe bürünmüş gibi oldu. Biraz kabuğunuza çekilmiş gibi bir görüntü çiziyorsunuz. Bunu nasıl yorumlamak gerekiyor?
DENKTAŞ:
Doğrudur. Bu bilinçli bir yaklaşımdır. Seçim sonrasında bir tarafta seçim kaybedenlerin üzüntüsü, öfkesi, bir tarafta önceki hükümetten kalan, kucağımızda hemen bulduğumuz sıkıntılar. Düşünün ki bir buçuk yıl nerede ise hiçbir şey yapılmadı. Böylesi bir dönemde açıklama yapmak, basına çıkmak, programlara katılmak, çok fazla bir anlam ifade etmeyecekti. Çünkü artık icraattasınız. Dolayısıyla daha fazla içe yoğunlaştım. Bakanlık ve bize bağlı bakanlıklar üstündeki sorunlar. Ve ortağımızla ilgili bakanlıklara ait sorunlar. İşin doğrusu bunlara palyatif tedbirler nasıl bulabiliriz. Bir nefes alma süreci nasıl kazanırız, daha fazla bu oldu uğraşım. Okullar, turizm pazarlaması v.s derken, bütçe ile karşı karşıya kaldık. Bütçe bir partinin programını uygulama aracıdır aslında. O noktada da öyle çok istediğimiz gibi bir bütçe ortaya çıkarabilmiş değiliz. Yine mali sıkıntılar ve ülkenin durumu nedeniyle. Üstüme aldığım bakanlıklar gayet geniş. Bunun uyumlaştırılması nasıl olur, yönetimi nasıl olacak diye bütün bu çalışmalar bir zaman ister. Bu zaman içerisinde basında çıkıp konuşmak, olur olmaz mesaj vermeyi doğru bulmadım ve bilinçli bir geri duruş sergiledim. Basına çıksan, söylenen bir takım şeylere cevap vermeye başlasam zaten, var olan hoşnutsuzluğu daha da yukarı tırmandırmış olacağız. Dolayısıyla, ne söylenirse söylensin, sessiz kalıp o tansiyon yükseltme yerine, tansiyon düşürme yönüne gidip daha doğru bir yaklaşım içine girdim.
HAVADİS: Bitti mi artık bu sessizliğiniz?
DENKTAŞ:
Tam değil, ama biraz biraz. Örneğin ilk defa hükümet güvenoyu aldıktan sonra bir televizyon programına katıldım. Şimdi de ilk defa bir gazeteye demeç veriyorum. Yavaş yavaş konuşmaya da başlayacağız tabii. Çünkü yapmak istediklerimizi hayata geçirme noktasında da halk desteği gerekecek. Dolayısıyla da halka anlatmamız lazım. “Filanca adımı neden atıyoruz, bunun sonucu nasıl gelecek” diye bunları anlatmamız gerekir. Artık, bütçe görüşmelerinden sonra.


HAVADİS: Kamuoyuna yansıyan CTP/DP koalisyonuyla ilgili çok fazla bir şey yok. Ancak hep söylenen bu hükümetin ömrünün çok uzun olmadığı yönünde.
DENKTAŞ:
İki koalisyon ortağı arasında bunu gerektirecek bir sorun yok. Olacağa da benzemiyor. Elbette iki farklı partisiniz ve günün sonunda farklı düşünceler olur. Ama bunları da Özkan Bey ile gayet rahat konuşarak atlatabiliyoruz. Zaman zaman komitelere gelen yasalar açısından sıkıntılar doğabiliyor. Neden, çünkü hükümetten değil, milletvekillerinden gelen yasalar da var bu dönem. Bir partinin milletvekili olarak getirdiğiniz yasada, diğer partiden farklı görüşler ortaya çıkabiliyor. Bakanlar Kurulu’ndan çıkan yasalarda bile farklılıklar ortaya çıkabiliyor. Ama bunlar bir sorun yaratmıyor. Tam aksine, daha doğruyu bulmak adına bu tartışmalar katkı koyabiliyor. Dolayısıyla ben, bu hükümetin uzun vadeli olduğuna inananlardanım.
HAVADİS: İç uyumunuz var mı?
DENKTAŞ:
Evet, iç uyumumuz vardır. Şu ana kadar bizi, taraflardan birini rahatsız edecek bir icraat yok. Olacağı da görünmüyor. Çünkü hükümet programı zaten belli. Kıbrıs sorununun dışında pek bir farklılığımız yok. Dolayısıyla ben bir sorunun pek çıkacağını zannetmiyorum. Ama şu yok mu? Ülkede bazı kesimler bu hükümetten hoşnut değil, rahatsız. Dolayısıyla dedikodularla, söylentilerle, ellerinde bulundurdukları gücü ve mekanizmayı kullanmak suretiyle yıpratmaya çalışacaklar mı? Çalışacaklar. Yalan yanlış dedikodular yayacaklar mı? Yayacaklar. Biz her birine cevap verelim mi? Ben vermeme taraftarıyım. Müthiş yalana dayalı şeyler de var. Ben gülüp geçiyorum ama halkın kafasında da soru işareti kalmaması lazım. Bu kesimler zaten karşımızdaydı. Biz muhalefette ilken de karşımızdaydı, yarın da karşımızda olacak. Ta ki onlar da doğruyu görsün ve anlasın. Dolayısıyla çok kulak asmadan kendi işimize bakacağız.
HAVADİS: Bu hükümetin ciddi sıkıntılarından birinin de Türkiye ile olan ilişkileri olduğunu biliyoruz. Hükümet kurulduktan sonra Ankara’dan bir kutlama gelmemesi ve hala davet edilmemenizi neye bağlamak gerekiyor?
DENKTAŞ:
Çok bir şeye bağlamak istemem. Türkiye’nin gündemi de oldukça yoğun ve sıkıntılı. Bir kutlama gelmemiş. Gelen, bizi arayan arkadaşlar, milletvekilleri var ama kutlama gelmesini “Hey, heşşa, biz iktidardayız” anlamına getirmek isteyenler varsa, bu halkın iradesine yazık ederler. Burada bir tablo var. Bu tablo halk iradesiyle ortaya çıkmıştır. Seven, sevmeyen, beğenen, beğenmeyen bu tabloyla birlikte çalışma zorundadır. Bunu aksini düşünmek, kendi halkımızın iradesine inanmamak, kendi demokrasimize inanmamaktır. Kendi kendimize saygı duymamaktır. Onun için ben bu tür konularla vakit harcamıyorum. Bir görev aldık. Halkımız bizden bir beklenti içindedir. Geçmişi düzeltme beklentisi içindedir. Onu yapmak zorundayız. Seçimlerden her iki parti de ekonomik programda değişiklikler yapacağını söyleyerek halkın önüne çıkmıştır. Bugün muhalefette olan o günün iktidarı da “Mevcut program benim programımdır” diye ortaya çıktı, neticede seçim kaybetti. Dolayısıyla halk, farklı bir yaklaşım bekliyor. Dolayısıyla bu hükümet bu farklı yaklaşımı ortaya koymak zorundadır. Halkımızın bu istencine de bütün kesimlerin, Türkiye’nin de ABD’nin de, kendi içimizdeki muhaliflerin de saygı göstermesi gerekir. Dolayısıyla tablo bu. Tablo ile birlikte çalışacağız. Siyasette, ülke idaresinde, kişisel, bir birini seversin, sevmezsin, o başka bir şeydir. Ama yaptığın görev, halkın sana verdiği görev ise eğer, o kişisel beğenme beğenmeme, sevme sevmeme, diğer tarafta kalır. İki idare el birliği ile hem bu ülke için, hem bölge için doğru kararları alarak, doğru adımları atma zorundadır.

HAVADİS: Hükümet kurulduktan sonra Türkiye ile oturulup Ekonomik Paket ele alındı mı?
DENKTAŞ:
Hayır, henüz ciddi bir tartışma sürecine girmiş değiliz. Bu paketin doğru olan ve atılması gereken adımları var. Zaten onlar yapılıyor. Bu hükümet, pakette var veya yok düşünmeden hakikaten tasarruflu bir davranış içerisinde hareket ediyor. Birisinin kendisine bir şey söylemesine ihtiyaç kalmadan yapıyor bunları. Neden, çünkü hakikaten kötü bir kamu maliyesi ile karşı karşıyayız. Bu hükümet yine kamu maliyesini düzelteceğim diye, mevcut vergi mükelleflerinin üstüne yürüyerek sadece onlardan daha fazla para almaya çalışmanın ekonomiyi daha da batıracağının farkındadır. Ona göre de tedbirler de düşünmektedir. Yeni ama halkı rahatsız etmeyecek adımların yanında, mecburiyetten doğan, halkı rahatsız edeceğinin bilinci içinde adımlar da atmak zorunda kalacaktır. Ta ki aklındakini hayata geçirsin ve bunun meyvesini alsın. Dolayısıyla, biz halkımızdan anlayış bekliyoruz. Şimdi bir elektrik zammı gündemin tepesine oturdu. Bu elektrik zammından kurtulunabilinir mi? Evet kurtulunabilir. Atılacak adımlarla, bir müddet sonra çok daha ucuz elektrik verebiliriz. Ama o adımları atabilmek için zamana ihtiyaç var. Sihirli değnek yok elimizde bugün dokunalım ve yarın düzelsin. Bugün geldiğimiz aşamada önümüze konulan tablo, maliyetleri de karşılayacak bir zammı yapmayı zorunlu kılıyor. Ekonomiye olumuz etkisi olacak mı? Evet olacak. Bunu mümkün olduğunca giderecek tedbirleri de beraber alamaya çalışıyoruz. Ancak, iki aylık bir hükümetiz yaklaşık. Bu iki ayın içinde düşününüz ki siz, güvenoyu aldık, 9 gün sonra okullar açılacak, ne nakil var, ne öğretmen atamaları yapılmış, ne okullar hazır. Güvenoyu aldık, hükümete geldik, turizmin pazarlanması lazım. Ülkeye en fazla katkı sağlayan sektör. Bizim yeni bir sisteme geçerek daha fazla harcayan turist potansiyeline yönelmemiz gerekir. Ama bunu şimdi yapmaya kalksanız, siz gelecek yılı kaybedersiniz. Dolayısıyla gelecek yılı mevcut yöntemle götürme zorunluluğumuz var. Yani, iyi giden işleri devam ettirmek, kötüye gidenleri yavaş yavaş olumluya çevirmek. Bu hükümetin öncelikli görevi şu anda. O nedenle bütçe bittikten sonra inşallah kendi programını yavaş yavaş hayata geçirmeye başlayacak. Geldiğimiz günden itibaren kendi programımızı ortaya koysak, gelecek yılı, 2014’ü kaybederdik. 2013 zor bir yıldı, 2014 de zor geçecek. Ama 2015’te nefes almaya başlayacağız dememin nedeni de o. Toparlanmak kolay değildir. Bir takım şeyleri düzeltmek hemen mümkün değil. Bazı alışkanlıklardan kurtulmak zor iştir. Bütün bunlar, hükümetteki bu kararlılığı ve ciddiyeti halkımız gördükçe değişebilecek şeyler.
HAVADİS: Halkı psikoloji olarak elektrik zammına hazırlamak için midir son birkaç haftadır basında bu yönde okuduğumuz haberler.
DENKTAŞ:
Hayır, burası küçük bir ülkedir. Hiçbir şey gizli kalmaz. Daha bizim bilgimize gelmeden gazete manşetlerinde bunu okumaya başladık. Ki hükümetin bilgisi yok. Mutfakta hazırlanırken bunlar kurumda, alternatifler ortaya konurken basın bunu işleyeme başladı. Dolayısıyla bilinçli bir halkı hazırlama değil, Kıbrıs’ın kendi özelliğinden kaynaklanan, “hiçbir şey gizli kalmaz” prensibinden kaynaklanan bir olay oldu. Ama çeşitli yönlerini tartıştık hakikaten Bakanlar Kurulu’nda. Buna devam edeceğiz henüz sonuçlanmış değil. Ne yapabiliriz, halkın bundan zarar görmemesi için ne olabilir. Tüm bunları tespit etmeye çalışıyoruz. Ama bir zam yapmak kaçınılmaz.
HAVADİS: Bu zam gerçekten yüzde 20’yi bulur mu?
DENKTAŞ:
Yüzde 30’lardır talep edilen. Ama mümkün değil bu gerçekten. Bütün mesele o ayarlamayı yapıp, zammı yüksek yapsanız bile vatandaşın cebinden çıkan toplam rakamda mümkün olduğu kadar az fazla ek harcama çıkarmak. Bunun yöntemlerini arıyoruz açıkçası. Çok fazla da vaktimiz yok. Bir karar alınmak durumunda.
HAVADİS: Hükümet içerisinde elektrik konusunda yaptığınız tartışmalarda “özelleştirilme” mi yoksa “özerkleştirme” mi üzerinde duruyorsunuz kurumun geleceğiyle ilgili?
DENKTAŞ:
Özelleştirme bu sorunu çözmüyor. Bizim farklı yöntemlerle kendi aramızda başlayacağız tartışmaya. Başbakan’la kendi aramızda üzerinden geçtik ama hükümet içerisinde henüz ele almadık. Ne yapılabilir ki biz hakikaten bu elektrik fiyatını yarı yarıya düşürelim. Var mı yöntemleri “evet var” İlla özelleştirme mi yapılmalı, hayır. Özel ile iş birliği gerekirse yapılır ama bize dikte edilen şekilde değildir tüm bu söylediklerim. Çok daha farklı, çok daha yenilikçi bir yaklaşımdır. Onu tartışacağız kendi aramızda ve bir karara varalım. Bu arada,benimle ilgili basında çıkan. Gerçekle hiçbir alakası olmayan şeyler. Bunlar nereden yayılır, nasıl pişirilir? Ben biliyorum da…

HAVADİS: Kim bunlar, bizimle de paylaşır mısınız?
DENKTAŞ:
Belli odaklar var memlekette, benim varlığımdan rahatsız olan. Onların dürtmeleridir bunlar. Her ne kadar dürtseler, ben varım, buradayım.
HAVADİS: Neyiniz rahatsız ediyor bu odakları?
DENKTAŞ
: “Yalakalık yapmamam” diye düşünüyorum artık. Başka bir şey değil. Serdar Denktaş, talimat almaya uygun bir karakter değildir. Kendi aklımın içerisinde bir takım doğruları, yanlışları elerim, bir karara varırım ve o kararın arkasında dururum. Çok büyük menfaatleri mevzubahis ise Türkiye’nin geri adım atmasını da bilirim. Bazı konularda ama benim halkımın geleceği, bu ülkenin geleceği, bu ülkenin insanının gençlerinin daha rahat bir hayat yaşaması. Daha rahat yaşamdan da kastım, hak etmediği bir maaş alması veya oturduğu yerden maaş alması değil. Tam aksine, emeğini ortaya koyup, bunun karşılığını alabilmesini sağlayacak bir ortamdır yaratmak istediğim. Bu ülkenin iyi alışkanlıklarının, son zamanlarda oluşan yanlış alışkanlıklarından bahsetmiyorum, bunların yaşatılması. Bu ada ülkesinin, “ada” ülkesi olarak kalması. Kıta ülkesi gibi idare edilmemesi, yapılandırılmaması. Tüm bunlar benim, korumaya çalıştığım, adayla ilgili özellikler. Bunları yapıyorum diye birileri rahatsızsa, beni çok enterese etmiyor. “Aman bu rahatsızlığı gidereyim” kompleksi içine sokmuyor. Onlar da, bu tür yalan, yanlış haberlerle dün bir haber aldım. Bizim eski gençlik kollarımız önce Facebook’ta paylaşmış, sonra basına da düşmüş. Ben, son seyahatimde 32 bin Euro’luk harcama yaptım diye. Güldüm, çünkü öyle bir şey yok. Öyle bir harcama yok. Benim bugüne kadar resmi ya bir, ya iki seyahatim oldu. Onlar da nerede ise günü birlikti. Birinde sanırım, bir gece kaldım. Dolayısıyla böyle bir harcama yok ortada. Acentelere ödediğimiz birikmiş bakanlık borçları olabilir mi? Olabilir. Ama benim seyahatlerimle ilgili değil. Bu tür, hiç alakasız olmayan şeyler.
HAVADİS: Aslında koalisyon hükümetinin kuruluş aşamasında kendi bünyenizde birçok bakanlığı toplamanız ve bu bakanlıkların birçok fonunun olması, okların size dönmesini sağladı. Bu konuda eleştirildiniz.
DENKTAŞ:
Halkın farkında olmadığı ve yine aynı kesimlerin pompaladığı bir yanlış bilgidir bu da. Fonların tümü Maliye Bakanlığı’ndadır. Şu anda Bakanlığın tek yapmaya çalıştığı, fon gelirleri kadar harcamayı bakanlık bütçesi içerisinden ama Maliye Bakanlığı üzerinden yapabilmektir. Yani, turizm fonunun 48 milyon geliri vardır. O 48 milyonu Bakanlık bütçesi içerisinde harcayalım uğraşımız vardır. Spor fonunun 19 milyondur. 19 milyonu oradan yine Maliye üzerinden ama 19 milyonluk bir harcama yetkisi verilsin uğraşım vardır. Kesinlikle turizmin genel bütçe içerisinden hareket edemeyeceğini ısrarla söylüyorum. Fonların genel bütçeye aktarılması bana göre yanlıştır. Ve bu konudaki ısrarım devam etmektedir ve edecektir de. Bu yıl ortağımıza da çok sorun çıkarmamak için o fonun büyük kısmını bıraktık. Ben diyorum ki 48 milyonsa gelirimiz, 48 milyon bütçesi olması gerekir turizmin. Ve bu bütçe kendi gelirlerinden kaynaklanır. Maliye turizm fonu bütçesinden, gelirlerinden başka maksatla harcama yapamamalı. Maliye’nin üstünden olsun yine, hiçbir şikayetim yok. Geçmiş yıllarda fonları kullanmışım. Bakan ilk devraldığımda 1994’de o zamanın parasıyla “56 milyon TL, artıda bıraktım” diye övünerek gelmişti bir önceki bakan arkadaşımız. Dedim yani “Bununla övünüyor musun sen? Önemli olan o fonun artı olması değil, bu fonun turizm kalkınması için doğru kullanılmasıdır mesele” Fonların kar etmesi değil. Bizim dönemimizde turizm gelişmiştir. “Kuzey Kıbrıs” bir marka olarak ortaya çıkmıştır.
HAVADİS: Ancak şimdi eleştiriliyorsunuz. Yurt dışında gerçekleştirilen turizm fuarlarına gidilemiyor diye? “Serdar Denktaş net bir turizm politikası ortaya koyamıyor” deniliyor.
DENKTAŞ:
Tam aksine, ortaya koyduğumuz politika nedir? 40 kusur ve çok yaygın fuara gidip kalabalık heyetlerle ziyaretler yapıp, neticede bunun karşılığını almayacağımız turist getirmektense, daha konsantre hale getirelim işi. Fuarlar tespit edelim ki şimdi sayı 13’e indi. Bize daha fazla gelir getirecek turist potansiyeli sağlayacak pazarlara yönelelim ve yöneldik. Bu yıl ilk kez Finlandiya fuarına katılacağız. Hedefimiz nedir? Kış aylarında da turizmimizi canlandırma. Hedefimiz nedir? İngiltere pazarını kaybetmemek, geliştirmek.
HAVADİS: Tam da bu noktada şunu sormak istiyorum. İngiltere fuarına geçen yılki stant parasını ödeyemediğimizden dolayı katılamayacağımız söyleniyor. Bu doğru mu?
DENKTAŞ:
Ödedik, dün itibarıyla sorunlar çözüldü. Anlattığım konulardan kaynaklanıyor sıkıntılar. Kendi fonunuzu kullanamamanızdan. Şimdi dolayısıyla “kendi politikasını koyamadı” diye bir şey yok. Turist sayısını düşürmeden, artırarak turist geceleme ortalamasını düşürmeden, becerirsek artırarak, turist harcama kapasitesini geliştirmektir istediğimiz. Buraya gelen 3 turist bir öğün yemek yemesin. Buraya gelen turist, 3 kişi ise, 3 öğün yemek yesin. Gece çıkıp içkisini içsin, harcamasını yapsın. Harcayabilen turist dönüşümünü sağlamamız lazım. Mevcut teşvikleri geç geldiğimiz için hükümete değişmedik. Mevcut teşvik aynen devam ediyor. Ödeme yöntemlerinde daha kontrol edebileceğimiz bir takım mekanizmalar oluşturmaya çalışıyoruz. İki gün önce 3-4 otelimizin elektriği kesildi. Bu insanların devletten alacağı olmasına rağmen. Bunun olmaması için otelleri direk kendimizle muhatap kılıyoruz. Geçen yılki teşvik miktarına yakın bir miktar harcanacak ama bölünerek harcanacak. Sorumluluklar acente ile otel arasında değil, otelle bakanlık, acente ile bakanlık, uçak şirketi ile bakanlık arasında olacak. Hem daha kontrollü, hem de verilen bu teşvik daha yaygın bir şekilde kullanılır. Esas istediğimiz değişiklik, Mart ayına kadar söz verdiğim turizm sektörüne, ne olacağını kendilerine söyleyeceğim 2015 için. Ki kendilerini ona göre hazırlasınlar. Şu an için mevcudu devam ettiriyoruz biraz değişiklik yaparak. Ben Bakan olarak birçok fuara katılmayacağım. Çünkü gerek yok. Müsteşarım gidiyor, sektör temsilcileri gidiyor. İlk defa katılacağımız bir fuar olursa ve önemlidir. Ona katılacağım elbette. Hem tasarruflu olmak, hem de sektörlerin de elini taşın altına biraz daha koymaya davet eden bir yaklaşım içine giriyoruz. Örneğin, geçmiş yıllarda sektör temsilcilerinin biletleri ödenirdi. Acentelere ek, birlikler de katılsın diye. Ondan vazgeçtik. Kısıtlanmış bir bütçeyi doğru harcamak lazım.
HAVADİS: Haziran ayında yerel seçimler var. Serdar Denktaş’ın sağda birlik gündemi ve Haziran’da ortak aday çıkarma gibi gündemi var mı?
DENKTAŞ:
Gündemimizde böyle bir şey yok. Ta seçim döneminde de söylediğim şu idi. 5 Haziran’da DP/UG haline geldikten sonra, “bu adım, tabanda sağda birliği coşturacak ve bu rüzgarın önünde duramayacağız. Bunu bilerek atıyorum bu adımı” dedim. Ve hiçbir zaman böylesi bir adımın tepeden alınma kararlarla olmayacağını bilecek kadar da tecrübeye sahibim. Dolayısıyla, gündemimde yok. Ama biliyoruz ki tabanda konuşulan bu anlamda bir şey var. Bıraktım. Yani o kendi kendine yürüyecek bir yoldur. Yerel seçimde birlik veya geçen seçimlerde yapıldığı gibi bir iş birliği. Şu an için gündemimizde yok. Örgütlerden gelen talep, kendi adaylarımızı gösterme yönündedir. Şu ana kadar kulağıma gelenler. Bazı yerlerde “ittifaklar oluşturalım” deniyor. Kimi yer CTP, kimi yer UBP, kimi yer de TDP ile bu ittifakın kurulmasından yana. Ama bir karar yoktur. UBP liderliğinden gelen, “Olacaksa sağda birlik partimizin altında olur” söylemi, gündemimizin en altındaki sıradır.
HAVADİS: Son olarak kamuoyuna mesajınızı alabilir miyiz?
DENKTAŞ:
Çeşitli söylentiler çıkar ortaya. Bu söylentilerin hiç biri benim karakterimle uyuşum içerisinde değil. Bir “dünya politikacısı” efendi peydahlandı son zamanlarda. Sürekli aleyhime yazılar yazmakta. Hatta o kadar ileriye gitmiş ki Ercan ihalesine karşı olmamın nedenini “rüşvet” istiyor olabileceğimi yazacak kadar kendinden geçmiş durumda. Bütün bunları halkımız bir köşeye itsin ve izlesin. Bahsedilen şirketin sahiplerini ben daha görmedim bile. Tanımam, tanışmam. Sadece haberleşmemiz vardır. “Gelin, uzlaşalım ve bitirelim bu işi” diye. Kimseye zarar verme niyeti ile hareket etmiyorum. Ercan konusu benim için stratejik bir meseledir. “Yeni yatırımcıları ürkütüyormuş bu söylemlerim.” Ürkmesinler. Doğru yatırımın her zaman arkasında olurum. Tahkim istenirse, tahkimi de kabul ederim bir başka ülkede. Ama bu ülkenin, hele de çözüm olacaksa. Hem kendi hava yoluna bayrak taşıyıcısına, hem de kendi havaalanına ihtiyacı vardır. Benim bütün yaklaşımım budur. Kimse bunu başka tarafa çekmeye çalışmasın. Yıllardır neler söylemediler hakkımda. 7 yıl muhalefette idim. Neden o 7 yıl içerisinde bunları ortaya çıkarıp beni mahkum etmediler diye sorarım. Bunları söyleyen ve destekleyen ve söylettirenlere. Bu konuda onun için gayet rahatım. O nedenle çıkıyor bu habercikler öyle değişik, değişik. Bu haberlere de ben güler geçerim. Halkımız da gülüp geçsin.

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar