Demokrasi sadece seçim yapmak demek değil - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cuma, Nisan 19, 2024
Köşe Yazarları

Demokrasi sadece seçim yapmak demek değil

Bekir AzgınBekir Azgın

Sen insanları aptal yerine koyar ve sergiledikleri iradeye saygı göstermezsen onlar da aradaki 14 binlik farkı 800 bine çıkarır, sen de afallar kalırsın.

“Bu kadar az farkla İstanbul muhalefete teslim edilmez” dersen ve bunu kitabına uyduracak yargıçlar bulursan, İstanbullular da muhalifin oylarını % 54’e yükseltirler.


“Ne olduğunu hissetmedik ama kesin bir şeyler olmuştur” gibi gayet bilimsel görüşler serdedersen bununla yetinmeyip “çaldılar” dersen, “kim kimden çaldı?” sorusunu sorduracak sonuçlar alırsın.

Sen kendin Karadenizli iken ve o bölgedeki oyların üçte ikisini bir güzel cebe indirirken muhalifine “Pontus Rumu” dersen veya dedirtirsen Karadenizliler sana haddini bildirir. Herhalde bundan sonraki seçimlerde de bildirecek. Üstelik Pontus Rumu olsa ne yazar?

“İsmail Küçükkaya soruları İmamoğlu’na verdi” diye ortalığı velveleye verdin. Duyan da kuantum fiziğinden sorular sorulacağı için İmamoğlu’na hazırlanmak için zaman kazandırıldığını sanır. Sorular da yanıtlar da o denli basit ve sıkıcıydı ki ben programı sonuna kadar izlemeye tahammül edemedim.

Devlet Bahçeli’ye ayak uydurarak ve “Beka sorunu” diye diye Kürtlere yapmadığını bırakmayacaksın. Son anda da oya ihtiyacın olduğu için Abdullah Öcalan’dan yardım dileneceksin.

O kadar ki Ahmet Nesin şunları yazacaktı: “Erdoğan neyse de, şu kısa ömrümde Bahçeli’yi Abdullah Öcalan’a yalvarırken gördüm ya, gam yemem artık.”

Yürürlükteki ilke şudur: Reis ağa emri verir, reaya hizaya girer. Kendisi emir verdi, İstanbullu Türkler oylarını Cumhur ittifakı adayına akıtacaklar. Kürtlerin reisi buna benzer bir emir verirse Kürtlerin oyları da aynı havuza akacak. Ondan sonra da gelsin balkon konuşması.

Öcalan, elbette, “Yıldırım’a oy verin” mesajı veremezdi. “Tarafsız kalın” mesajını gönderdi. Yani sandıklara gitmeyin ve oy kullanmayın. Cumhur ittifakının o da işine gelirdi. Kürtler Bahçeli’nin “mitil”ine oturmasa da olurdu. Yeter ki İmamoğlu’nun kanapesine oturmasınlar.

Görünen o ki evdeki hesap çarşıya uymadı. Kürtler reislerini dinlemediler. Rakamlar onu gösteriyor. Son Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Selahattin Demirtaş’ın en yüksek oy aldığı ilçeler şunlardı: Arnavutköy (% 13.4), Bağcılar (% 12.0), Esenyurt (% 16.9), Sancaktepe (% 12.5), Sultanbeyli (% 15.4).

31 Mart seçimleri ile 23 Haziran seçimlerini mukayese edeceksek İmamoğlu’nun oyları Arnavutköy’de % 34.4’ten % 38.8’e, Bağcılar’da % 37.6’dan % 42.5’e, Esenyurt’ta %52.7’den % 57.3’e, Sancaktepe’de % 47.7’den % 51.7’ye, Sultanbeyli’de % 30’dan % 33’e yükseldi. Demek ki Kürtler ekseriyetle İmamoğlu’na teveccüh etmişler.

31 Mart seçimlerinde en çok şamata koparılan iki ilçe vardı. Biri oy sayımında usulsüzlük yapıldığı iddia edilen Maltepe, öteki de dışarıdan getirilen insanlara oy kullandırıldığı hatta ölülere de oy kullandırıldığı iddia edilen Büyükçekmece ilçeleriydi. Bu iki ilçedeki maç sonuçlarına bir göz atalım.

Usulsüzlük yapılan Maltepe ilçesindeki Mart seçimlerinde Yıldırım, oyların % 40.3’ünü, İmamoğlu % 57.5’ini; usulsüzlük yapılmayan Haziran seçimlerinde Yıldırım oyların % 36.2’sini, İmamoğlu ise % 63.2’sini aldı.

Ölülerin de oy kullandırıldığı Büyükçekmece ilçesindeki Mart seçimlerinde Yıldırım, oyların % 46.1’ini, İmamoğlu % 52.4’ünü; sadece sağların oy kullandığı Haziran seçimlerinde Yıldırım %40.8’ini, İmamoğlu da % 58.8’ini aldı.

İmamoğlu’nun Yıldırım’a fark attığı ilçeler şunlardır: Beşiktaş (% 83.8), Kadıköy (% 81.9), Bakırköy (% 79.3). Yıldırım’ın İmamoğlu’na fark attığı ilçeler de şunlardır: Sultanbeyli (% 66), Esenler (% 61.1), Arnavutköy (% 60.3).

Tekrarlanan seçimlerin en ilginç sonucu, herhalde, muhafazakârların oy deposu sayılan ve Mart seçimlerinde yarışı önde bitiren Yıldırım’ın Haziran seçimlerinde geride kalmaış olmasıdır. Fatih ilçesini % 49.54’e karşılık % 49.95, Eyüpsultanı % 45.4’e karşılık % 54, Üsküdar’ı % 44.9’a karşılık %54.3 ile kaybetmiştir.

Seçim gecesi kanaldan kanala atlayarak mümkün mertebe farklı insanlardan yorum dinlemeye çalışıyorum. Bir övünmedir, bir pohpohlanmadır gidiyordu. Kendi kendimize gaz vermeyi ne de çok seviyoruz.

Türkiye bu seçimlerle bu ülkede ne köklü bir demokrasi olduğunu tüm dünyaya göstermiş. Seçimlerin tekrarlanmasının demokrasiyi yaraladığı hesaba alınmıyordu. Herkes, özellikle de AKP destekçileri, Yıldırım’ın yenilgiyi kabul edip İmamoğlu’nu tebrik etmesini imrenilecek bir demokrasi kanıtı olarak vurguluyordu.

Kimse de demiyor “Yahu kardeşim Yıldırım bu konuşmayı 31 Mart gecesi yapmalıydı”. O zaman ülkede demokrasi, en azından seçim demokrasisi vardır denebilirdi. Şimdi o da söylenemez. Üstelik demokrasi, seçim ötesi nitelikler taşıyan bir kavramdır. 14 bin oy farkla 800 bin arasında bir fark gözetilmemeliydi.

Övünülecek tek konu, bu seçimlerde ne trafoya kedi girdi ne de Anadolu Ajansı’nın bilgisayarları çöktü. Yavaşlardı ama bizi yarı yolda bırakmadılar.

Milletin kulağına yarım ton kar suyu kaçırıldı: “İmamoğlu kazansa bile valiye hakaretten görevden alınır”. “Pazar gün Sisi mi diyeceğiz yoksa Binali Yıldırım mı diyeceğiz?”,  “İstanbul kaybedilemez. İstanbul’u kaybeden memeleketi kaybeder”.

Eeee, n’olacak şimdi?

 

 

 

 

 

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar