Delilerle akıllılar! - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Çarşamba, Nisan 24, 2024
Köşe Yazarları

Delilerle akıllılar!

Ahmet OkanAhmet Okan

Arif Hoca’nın ölüm yıldönümüydü.

KTÖS, Arif Hasan Tahsin Vakfı ve organizasyonlarda emeği geçen Basın-Sen yöneticileri nezaket gösterip düzenledikleri panele bizi de konuşmacı olarak davet ettiler.


Kendilerine buradan teşekkürlerimizi bildiririz.

Barış Ödülü’ne layık görülen Canan Sümer ile Maria Siakalli’yi kutluyoruz…

Böyle zamanlardı hava soğuk otuz iki dişi birden titretmekte, yüzümüzde ustura gibi oynamakta.

KTÖS lokalinin bodrum katında, en dipte bir odada sanki dağlardan yeni inmiş, kaçak, güngörmüş bir gerilla gibi bir adam oturmakta.

Arif Hoca’nın kendisiydi o…

80’li yılların başıydı SÖZ gazetesini yayınlıyorduk…

Ezber bozan biriydi Arif Hoca.

Bu yüzden dönemin iktidar çevreleri ve ona yaslanan kesimlerin hedefindeydi.

TMT’den çıkma biri olması nedeniyle ona düşmanlık beseleyenlerin eli kolu neredeyse bağlanıyor, zaman zaman zorbalığa başvuruyorlardı.

Ezber bozan görüşlerine tahammül edemeyenler çareyi onu aşağılamakta buluyorlardı sırasında.

Bir keresinde sözde 12 öğretmen adına gönderilen müstear isimli bir mektubu SÖZ dergisine konu etmiştik.

Arif Hoca, bu mektubu kendi köşesinde yayınlamıştı.

Mektup şöyle:

Bay Arif Hasan Tahsin

Haftalık dergi Söz,

Sabri Orient Hotel altı-Kumsal,

Lefkoşa.

Arif Hasan Tahsin’e:

“SÖZ”deki yazınız, içinde bulunduğunuz psikopatik durumu çok iyi yansıtmaktadır.

Size acımamak elden gelmiyor.

Bir ruh doktoruna müracaat etseniz çok iyi olur. Aksi halde mahkemeye müracaat ederek sizi “deli” ilan etmek hakkımızı kullanacağız.

Alçaklığın ve adiliğin bir hududu vardır… Ülkede 600 kişinin bile desteklemediği bir ZIR-DELİ’ ye bu toplumun daha fazla tahammül edeceğini sanmayınız!

12 Öğretmen adına,

  1. Adanır.”

8 Kasım 1985 tarihli SÖZ dergisinin 4. Sayısında yayınlanan bu mektup üzerine Arif Hoca yazısını şöyle noktalamıştı:

“Belli ki, 12 Öğretmenin ‘sayın temsilcisini’ tanımamız, mahkemeye müracaat edip bizi ‘DELİ’ ilan etmek hakkını kullanacağı zaman mümkün olabilecektir ancak…

Bekleyelim…”

O akıllı 12 muallim meydana çıkmamıştı!

“Deli” ler meydandayken!

Hep böyle olmuyor muydu?

Deliler uykudayken akıllılar tarafından katledilmiyorlar mıydı?

Sendikalarından istifa ettirilmiyorlar mıydı?

Deliler işinde gücündeyken, akıllılar tarafından köşede bucakta kalleşçe vurulup cansız bedenlerini yolların içinde bırakıp kaçmıyorlar mıydı?

Arif Hoca’nın aynı yazısından bir alıntı ile bitirelim köşemizi:

“Bu türden yazılar, ya da telgraflar veya telefonlar aldıkça, çocukluğum gelir aklıma hep… Dağ başında geçen yaşamım… Alabildiğine özgür geçen günlerim…

Kimse kimseden sakınmadı sözünü Dillirga’nın çam kokulu tepelerinde, söğüt kokularının kapladığı vadilerinde…

Ve, ‘uygarlığın dışındaydık ama mutlu…  Ve meydan okurdu ölüme saklanmadan, gizlenmeden insanımız…

İkindi vakti çobanlar eşgerirdi davarlarıyla tepelerinde… Ve kaval sesleriyle karışık, çobanların manileri kaplardı karanlığa yaklaşılan saatlerde köyümüzü…

Erkekler açıktan, kadınlar gizliden koyverirdi kendilerini bu tatlı nağmelere…

Ve, bu türden çirkinliklerle her karşılaştığımda, o akşamlardan arda kalan şu sözcükler dolanır durur dilimde hep…

Neyleyim böylesi

Yaşamın dahasını

Ölüm vardır madem ki

Ve, vücut çürüyecektir.”

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar