CTP’deki tabular yıkılmalı... - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cuma, Nisan 19, 2024
Köşe Yazarları

CTP’deki tabular yıkılmalı…

Yazımı, CTP’nin Parti Meclisi’nden çıkacak olan kararın ne olduğunu öğrenmeden yazıyorum. Ancak CTP Genel Sekreteri Asım Akansoy’un BRT’deki konuşmasında, CTP-UBP görüşmesinin başlatılması, DP-UG ile yeniden denemek veya görevin iadesi dışında dördüncü bir alternatiften bahsetmesi, bazı ipuçları verdi. Ne diyor Akansoy, “Bu üç ihtimalin dışında dördüncü bir ihtimal olan hem UBP, hem de DP-UG ile eş zamanlı bir görüşme sürecinin başlatılması kararı da çıkabilir…”.

Sizin anlayacağınız CTP, aynı anda hem UBP, hem de DPUG ile hükümet kurma çalışmalarını birlikte yürütebilir. Böyle bir yolu tercih etmesindeki en büyük etken de, hiç kuşkusuz yasal sürenin sonuna yaklaşılmış olmasıdır. Görevi 15 Ağustos’ta Cumhurbaşkanı Eroğlu’ndan alan CTP’nin önünde sadece 3-4 günlük bir süre var. Bu süre içerisinde ya kabinesini oluşturacak, ya da görevi Cumhurbaşkanı’na iade edecek…


CTP bu kısa sürede, sunduğu önerilere en ciddi yaklaşımı gösteren parti ile bir koalisyon için kararını verecek. İki partinin CTP önerilerine karşı vereceği öneriler ve uyum, CTP’nin hükümet ortağını belirlemede önemli bir rol oynayacak…

Seçmen verdiği oylarla, CTP’nin olası bir hükümette görev alması yönünde bir irade ortaya koymuştur. Ancak bazı kesimlerin ısrarla üstünde durduğu gibi,  ille de DPUG kurulsun mesajını vermemiştir. Seçim sonrası topluma empoze edilmek istenen, “Halkın iradesi CTP-DPUG ortaklığıdır” mesajı hem CTP, hem de DPUG görüşmelerindeki en büyük handikapları olmuştur…

Yıllardır toplumun da beklentisi olan ancak, nedendir bilinmez bir türlü yazılıp konuşulmaktan çekinilen CTP-UBP ortaklığı, hep bir yıkılamaz bir tabu gibi görülmüştür. Halbuki solun ve sağın güçlü iki partisinin oluşturacağı bir ortaklığın, Anayasal değişiklikler dahil, değişim ve açılımları yapabilecek, en önemlisi zihniyet değişimi gibi birçok soruna neşter vurabilecek bir yapıyı oluşturacaktır…
  
Seçimlerin hemen ardından, 31 Temmuz tarihli “Gönlümden Geçenler” başlıklı köşe yazımda;
“Siyasette yapılacak çok geniş çaplı ve temel değişimler için birbirine taban tabana zıt iki siyasi anlayışın bir araya gelmesi gerekir. Aksi halde yapılacak olan değişimin meşruiyeti yeniden tartışmalı duruma gelir. Diğer yandan bu acı reçeteleri halka anlatmak da, bu kuralları birlikte koyacak olan siyasi partilerin bunları benimsemesi de daha kolay olur. Daha demokratik, şeffaf, çağdaş insan haklarını benimseyen, çevreyi koruyan, parti içi demokrasinin kurallarını ayrıntılı bir biçimde düzenleyen, yasama-yürütme arasında daha kalın bir çizgi koyan yeni bir anayasanın temellerini ancak CTP-UBP koalisyonu ortaya koyabilir. Bu görüşümü, aylar önce, daha kimin ne kadar oy alacağı bile belli değilken, yine bu köşeden sizlerle paylaşmıştım. Katı kurallarımızı, kırgınlıklarımızı, kızgınlıklarımızı, tabularımızı, nefretimizi bir yana koyup aklıselimi hakim kılmanın zamanı gelmiştir. Her iki siyasi partide de ‘asla olmaz’ diyenlerin olduğunu da biliyorum. Ancak belirli bir süre de olsa, topluma ‘biz bile ülkenin çıkarları için bir araya gelebiliyoruz’ mesajının verilmesi gerekir. Ülkenin en büyük iki siyasi partisi, Kıbrıs sorununun çözümü konusunda da birlikte kafa yormalı ve kaderimizi belirleyecek olan anlaşmanın nasıl bir çerçeve içinde olması gerektiği hakkında ortak karara varmalıdır. Küçük siyasi çıkarlarla, iş ola yapılacak koalisyon pazarlıkları bu topluma hiçbir şey kazandırmaz…
Hem UBP ve hem de CTP birbirini oyun dışına itmek yerine, birbirinin demokratikleşmesine katkıda bulunur. Bu çarpık düzeni yaratan zihniyetin toplum hayatımızdan sökülüp atılması sağlanır. İki büyük partinin diğer partiler ile birlikte centilmence yarışacağı bir siyasal yapı kurulur…” demiştim.

Bunlar benim düşüncelerim tabii ki. Gereğini yapacak olan siyasi partilerin yönetimleridir. Ancak kırk yıldır yaşadıklarımız, çökmüş bir sistem ve toplumsal güvensizliğin tavan yaptığı böylesi bir dönemde partilerin, “asla”ların arkasına sığınma lüksü olamaz. Bazı tabuların yıkılması, toplumsal çıkarların öne geçmesi için bir diyet ödenmek gerekiyorsa, siyasiler bunu ödemekten de çekinmemelidir…

 

YERİN  KULAĞI VAR

HEPSİNİN DERDİ KOLTUK:
Yıllardır maaş artışı alamayan çalışanlar, faiz mağdurlarının durumu, dövizdeki inanılmaz yükseliş ve sorunlarına bir an önce çözüm bekleyen vatandaş. Memleketin durumu ahvali böyle iken, siyasilerimiz hala koltuk ve bakanlık hesabı yapmakta… Öyle anlaşılıyor ki, son seçimler de, hiçbirinin aklını başına getirmemiş…

TREN KAÇTI BİR KERE:
Bence Serdar Denktaş’ın CTP ile görüşmelerdeki en büyük yanılgısı, “bana mecbur” mantığını öne çıkarması oldu. Zaten geçmişten muhataralı olan Denktaş’ın bu blöfü, CTP tarafından görülünce planlar bozuldu. Şimdi bozulan ilişkinin yeniden düzelmesi için DPUG kanadında gece gündüz, hafta sonu demeden bir uğraş veriliyor. Tekrar bir görüşme ortamı yakalansa bile, Serdar Denktaş’ın eli ilk günkü kadar kuvvetli olmayacaktır…

NİYE OLMASIN:
“CTP-UBP koalisyonu olmaz, bu birliktelik tabiatın doğasına aykırıdır” diyenlere şaşarım. Ama diğer taraftan “asla olmaz” dedikleri UBP’nin, neredeyse yarısının da içinde bulunduğu DPUG ile ortaklık yapılabileceğini söylüyorlar. İki parti ararsındaki farkın ne olduğunu ise söyleyen yok. Üstüne üstlük DP-UG’nin “bonusu” Derviş Eroğlu faktörünü hiç düşünmeden…

UBP’NİN ADAYI DÜRÜST:
Yarınki Meclis birleşiminde Meclis Başkanı ve Yardımcısı ile katiplerin seçimi yapılacak. Puantaj olarak UBP’ye verilecek olan Meclis Başkan Yardımcılığı için, Kemal Dürüst isminin öne çıktığı iddia ediliyor. Daha önce en güçlü aday olarak Ünal Üstel’in adı geçse bile, Kemal Dürüst’ün de adaylığa sıcak baktığı ve bu yönde yoklama yaptığı gelen iddialar arasında…
  
DENEYİM BAŞKA BİR ŞEY:
İçişleri ve Maliye Bakanlıkları kime geçerse, diğeri kim ne derse desin, unutulmaz bir itibar kaybı yaşayacak. Geri adımı atacak olan “Halkın çıkarları” falan savunması yapsa da, olay mahkumiyet görüntüsünden kurtulmayacak.  Oysa uzlaşma demek olan koalisyonu kurarken, kartlar bu kadar da açılmaz ki. Bir parti nasıl olur da kendini bu kadar kısıtlayabilir? Bu koalisyon denemesinde öne çıkan, müzakere taktiklerinde gösterilen zafiyet oldu bana göre…

İRSEN KÜÇÜK BUNU NASIL ATLAMIŞ:
Dr. Küçük oyunları bu yıl yapılamıyor. Nedeni çok ilginç, İrsen Küçük hükümeti, bütçede oyunlar için yeterli kaynağı ayırmamış. Her fırsatta amcasının izinde olduğunu söyleyen İrsen Küçük’ün bunu bilerek yaptığına inanmam. Ancak, yılların politikacısı olarak bu durumdan haberi bile olmadığını düşünürüm. Nasıl yönetilmiş olduğumuzu gösteren acı bir örnek sadece…

BİLET BULAMAYANLAR ÜZÜLMESİN:
LTB’nin düzenlediği 11. Kıbrıs Tiyatro Festivali’nin bilet satışlarında yoğun ilgi olduğu ve tiyatro binası önünde, bilet alabilmek için uzun kuyruklar oluştuğu bildirildi. Demek ki toplum olarak tiyatroya bayağı hasret kalmışız. Benim bilet bulamayanlar tavsiyem, hiç üzülmesinler, ille de tiyatro görmek istiyorlarsa, yarın Meclis’e gitsinler, tiyatronun alası orada. Hem de ücretsiz…

ZİRVEDEKİLER
Mustafa Akıncı: Akıncı, ortak hükümetin “uzlaşı kültürü” gerektirdiğini ve parti programlarının değil, hükümet programının belirleyici olduğunu söyledi. Akıncı, “Eğer her bakanlık ait olduğu partinin kurtarılmış bölgesi olacaksa, o zaman bu toplumun daha çok çekeceği var” dedi…

DİPTEKİLER
Ahmet Maşera: Şahıs bir toptancı. Derdi sadece karını arttırmak. Üstelik sadece kendini temsil ediyor. Ama basında sözlerine büyük puntolarla yer verilebiliyor. Bu da bizim siyasette birilerine vurmak için fırsat kollama hastalığımız. Bay Maşera Başbakan Siber’in “Tükettiğimiz her sebze ve meyveyle zehri vücudumuza alıyoruz” sözlerini eleştirirken, “Başbakan Sibel Siber’e yeterince bilgi verilmediğinden dolayı yanlış bir açıklama yaptığına inanıyoruz” demiş. Başbakan’ı tanımadığı çok iyi anlaşılıyor. Sibel Hanım, tüm milletvekilliği süresince, bu konuda çalışma yapmış, işi derinliğine bilen bir politikacı ve sağlık insanı. İnsanlar çıkarlarına dokununca bağırmayı marifet sayıyorlar ama, zamanına göre, üzümden, çileğe, patatesten portakala insanlara zehir yedirildiğini de hepimiz biliyoruz…

CTP Parti Meclisi, koalisyon çalışmalarına UBP'yi de katma kararı aldı. Yorgancıoğlu: "Kalan 4 günde geceli gündüzlü çalışarak bir sonuca varmaya çalışacağız" dedi

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar