“Çözümsüzlük, tanınmamışlık en büyük sıkıntı” - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cuma, Nisan 26, 2024
KıbrısManşetRöportaj

“Çözümsüzlük, tanınmamışlık en büyük sıkıntı”

mustafa toros

Mustafa Toros, ticarete sıfırdan başladı, marka oldu, 50 yıl çalıştıktan sonra şirketlerin işletmesini evlâtlara devrederek emekliye ayrıldı, şimdi toprakla uğraşıyor

 


Nezire GÜRKAN

Ticarete daha 18 yaşındayken, 1957’de sıfırdan başladı. Belki evde annenin dokuma yapmasının, dikiş dikmesinin de etkisiyle manifatura dükkânıydı ilk işyeri. Ardından ortaklarıyla konfeksiyon atölyesi kurdu, bunu fabrika izledi. Özellikle konfeksiyonda, iç çamaşırında yıllarca vazgeçilmez marka oldu. Daha 1970’li yıllarda Arap ülkelerine ihracat yaptı, Rum tüccarlarla rekabet etti. Elektronik ve otomotiv işine de girdi. Ve yarım asır çalıştıktan sonra şirketlerin işletmesini 3 oğlu ve torunlara devrederek emekliye çıktı. Yaklaşık 12 yıldan beri emekli hayatı yaşıyor. Şimdilerde 80 yaşında. Toprak tutkunu, bahçesiyle uğraşıyor. Zeytin ve her türlü meyve ağacı yetiştiriyor. Hatta ürün fazlalığından ticaret bile yapıyor.

Mustafa Toros, emeklilik hayatını Girne girişinde, özenerek yaptığı bahçeli evinde eşi Gonce ile birlikte sürdürüyor. 1990’da yerleştiği ev, bir Japonya ziyaretinin etkisiyle çelik üzerine kurulu. Evin içinde beton sütun yok. O dönemlerde ülkenin henüz tanışmadığı özel bir mimariyle yapılmış. Evi ve bahçesi yaklaşık 10 dönüm üzerine kurulu. Ama çocuklarının arazileriyle birlikte toplam 24 dönüm.

Zeytin ticareti yapıyor, markete meyve veriyor

Bahçesinde 500 zeytin ağacı, bini aşkın meyveli/meyvesiz ağaç var. Zeytin, çakıstez ve zeytinyağı üretiyor. 3 personelinin de katkısıyla. Hatta torunu Ilgaz’ın adıyla markası da var. “İhtiyaç fazlalığını şirketimiz aracılığıyla pazarlıyoruz” diyor. Nasılsa ticaret genlerde var. Hatta meyve fazlalığını da bölgedeki markete veriyor. Sezonuna göre narenciye, incir, elma, nar gibi meyveler; ne çıkarsa.

Liman gelme nedenimizdi, şimdi gitmiyoruz

Eziç Restoran’ın hemen üst tarafındaki ev/arazi, dağ ve deniz manzaralı. Yüksekliği nedeniyle hâlâ denizi görebilen konumda. “Şanslısınız, gökdelenlere rağmen denizi görüyorsunuz” diyorum, yaraya parmak basar gibi…

“Girne’ye yerleşmemin, emekliliğimi buralarda geçirmek istememin en önemli nedenlerinden biri de limandı. Girne limanı tutkumdu. Orada hep marina hayal ettim. Ama çok bakımsız, sahipsiz kaldı. Artık gitmiyoruz limana. Hatta Girne’nin içine bile girmiyoruz neredeyse” diyor.

“Bu evi yaptığımızda bizden başka kimse yoktu. Yolu da biz yaptık. Şimdi her taraf inşaat, site doldu” diye ekleyerek, betonlaşmadan, Girne’deki plansız yapılaşmadan duyduğu rahatsızlığı da dile getirdi Mustafa Toros.

60 yıllık birikim

Yaklaşık 60 yıllık geçmişi olan, Kıbrıs Türkü’nün en eski ve köklü şirketlerinden Toros’un nerden nereye geldiğini, hangi şartlarda kurulduğunu, ortaklarını eşi Gonce ile birlikte anlattı Mustafa Toros. O zamanki adıyla Mustafa Salih. 57 yıllık eşi Gonce Toros, şirkette çalışmamasına karşın, dış bağlantılarda ve iş organizasyonunda destek olmuş hep.

Evde dokuma kokusunu aldı, sıfırdan başladı

Mustafa Salih (Toros), Beyköylü bir ailenin 6 çocuğundan biri. 1938 doğumlu. Baba dönemin kır bekçilerinden, desdeban. 1942’de göç ettiler Lefkoşa’ya. Kuruçeşme bölgesinde geçti hayatı. Baba da Ömerge bölgesinde lokantacılık yaptı.

Öğrencilik yıllarından tatillerde çalışmaya başladı. Kıbrıs İslam Lisesi’nden mezun olunca da iş hayatına atıldı. 1957’de kız kardeşiyle birlikte Arasta’da manifatura dükkânı açtı. Yani iplik, kumaş, düğme gibi dikiş malzemeleri satışıyla başladı ticari hayatı.

“Annem evde dokuma yapar, dikiş dikerdi. 12 yaşına kadar annemin evde diktiği kıyafetleri giydik” diye anlatınca, manifaturaya ilginin nedeni de ortaya çıktı.

4 ortaklı atölye ve devam

Bir yıl sonra, 1958’de trikotaj ve iç çamaşırı atölyesi kurdular. 4 ortaklı. Ortaklardan Hüseyin Fikri (Ercantan) ve Ferruh Derviş, yaklaşık 6 ay sonra ortaklıktan ayrıldı. Diğer ortak, sonradan aynı soyadını (Toros) alan Hilmi Ali ile 1977’ye kadar yaklaşık 20 yıl sürdü ortaklık.

Arap ülkelerine ihracat

Aynı soyadını almaları nedeniyle kardeş sanıldıkları ortağıyla atölyenin ardından fabrika kurdular. İngiltere’den dokuma makinesi getirdiler. İşler büyüdü, Çağlayan bölgesine, sonra 1970’te Dereboyu’na taşındılar. Şehir dışında, Köşklüçiftlik yakınında, toprak, mandıralardan oluşan Dereboyu’na.  İç çamaşırı ve konfeksiyon/tekstilde marka oldular. Libya, Kuveyt gibi Arap ülkelerine ihracat yaptılar. Kıbrıs Cumhuriyeti’nin devlet ihalelerini aldılar.

Savaşla işler aksadı, ulaşım sorun oldu

1974 savaşıyla birlikte ihracat aksadı, çünkü ulaşım sorun oldu. Hava yoluyla ihracat imkânı kalmadı. Siparişleri tamamlamak için bir süre Türkiye üzerinden deniz yoluyla ihracata devam ettiler ama sürdüremediler. Ve 1977’de ihracat sona erdi.

Ortaklık sona erdi, şirketler ayrıldı

Hilmi Toros ile ortaklık da aynı yıl, 1977’de sona erdi. “3 benim, 4 çocuk da onun vardı. Ortaklığı ayırmaya karar verdik” diyor Mustafa Toros.

Ayrılırken biri ticaret, biri sanayi bölümünü aldı. Ortağı H. Toros Endüstri olarak devam etti, yaklaşık 10 yıl öncesine kadar. Mustafa Toros da, M. Toros Ticaret olarak şirketleşti.

Tekstile 1980’de otomotiv, 1982’de elektronik eklendi. İlk renkli televizyonları ithal etti M. Toros Ticaret. Elektronikte ve otomotivde ünlü markaların bayiliği alındı. İngiltere’de yatılı eğitim alan 3 oğlu Fikri, Kerem ve Salih’in de şirket çalışmalarına dâhil olmasıyla dış bağlantılar gelişti.

Sonradan yurt yapım ve yönetimine de girildi.

Şimdilerde konfeksiyon/tekstil, elektronik ve yurt yönetimi devam ederken, şirket otomotiv işinden çekildi. Şirketler oğullar yanında torunlar tarafından yönetiliyor.

50 yıl gece gündüz çalıştım

Yaklaşık 12 yıl önce, 68 yaşındayken şirketlerin yönetimini oğullarına ve ardından torunlara devrederek emekliye ayrılan Mutafa Toros, “erken değil miydi, neden ayrıldınız” diye sorunca, “erken değil, geç bile kaldım” diyor.

“50 yıl gece gündüz çalıştım, yoruldum. Çocuklar da iyi eğitim aldılar, işleri yürütebilirlerdi. Hayalim hep toprakla uğraşmaktı. Hayatımın geri kalanını keyfimle geçirmek istedim.”

Tek engel çözümsüzlük, tanınmamışlık

Ticarette, üretimde, sanayide gittikçe geri mi gittik; nerden nereye geldik?

“Sorun, plansızlık çok ama özellikle kapıların açılmasından sonra ticaret çok gelişti. Çarşıda yok yok, yüzde yüz rekabet edebilecek durumdayız. Hem Rumlarla,  hem dünyayla.  Tek sorun çözümsüzlük, tanınmamışlık ve Türk Lirası…”

İşverenler Sendikası’nı temsilen 1975’te Kurucu Meclis üyeliği de yapan, anayasayı hazırlayan 40 üyeden biri olan Mustafa Toros,  Kıbrıs sorunundaki çözümsüzlüğe vurgu yaparken, “Hiç kimse bu kadar uzun süreceğini tahmin etmedi, öngöremedi. Artık daha fazla sürmemeli” diye ekledi.

Fikri’ye destek

Oğlu Fikri Toros’un CTP Milletvekili olarak son seçimde Meclis’e girmesi konusunda da, “Kontenjandan adaylık önerisi gelince sordu, fikrimi aldı. Ticaret Odası başkanı olarak çok çaba sarf ediyordu zaten ve politikayla alakalıydı. Zamanıydı. Çok yararlı olacağına inandım. Destek verdim ve hep arkasındayım” ifadelerini kullandı.

 

 

 

 

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
1
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar