Öyle görünüyor ki; özellikle eşdeğer ve tahsis mal sahiplerinin bir kısmı referandumda “mülkiyet rejiminde malın kimin tarafından ödeneceğine bakarak oy verecek ”. Yani, devletin kendisine karşılıksız-beleş verdiği (birincil tahsisci ) veya riskinden dolayı bilerek ucuza- iskontolu aldığı malı(ikincil alıcılar), bir başka ülkenin vergi vereninin ödemesini bekliyorlar.Kendilerine servet aktarılmasını istiyorlar.
Düşünün,bu gruptaki insanlar; koca bir geleceği,federal devlette eşit-egemen pozisyonu,uluslararası hukukun parçası olmayı,büyük ekonomik gelişmeyi,artacak sağlık kalitesini ve eğitimi,hukukun üstünlüğünü,refahı,iş fırsatlarını,özgürlüğü,kimliğe kavuşmayı,Kuzey’de artacak yaşam kalitesini vs “ ucuza veya beleş aldıkları mala tercih ediyorlar. Elbette,bu şekilde düşünmeyenlere sözüm yok…
Zannediyorlar ki, referandumda” hayır ” çıkarsa; ucuza veya beleş aldıkları bu mallarla ilgili hayat ayni şekilde devam edecek, veya KKTC-TC devleti ödeyecek vs.İşte bu noktada feci şekilde yanılıyorlar…
Bu yanılgının esas sebebi de Türkiye’nin hedefi ve pozisyonudur aslında .Türkiye,asla bir grup Kıbrıslı Türkün menfaati için, önce 80 milyon kendi halkının, sonra da liderliğine soyunduğu İslam halklarının geleceğini tehlikeye atmaz ve asla mülkiyet konusunda uluslararası hukuktan ve bağlı olduğu anlaşmalardan sapmaz…
Sırf bu yüzden zaten; Annan Planı sonrası mülkiyette çökmek üzereyken,hem Türkiye’yi AİHM’de korumak, hem de Kuzey’deki ekonomiyi korumak için geçici olarak TAŞINMAZ MAL KOMİSYONU(TMK)’nu kuruldu. Kesinlikle,doğru bir hamleydi ama kurgusu ve düzenlemesi yanlıştı.Zaten niyet çözüme kadar sorunu ertelemekti.
TMK’da “ son kullanıcı ile malın gerçek sahibi ” arasında olması gereken adil hesaplaşma, Rumlarla TC-KKTC devleti kasası arasında oldu. Büyük yanlıştı. TC’nin veya KKTC’nin vatandaşlarından topladığı vergilerle bir başkasının malını-servetini ödeme düşüncesi, ekonomi-politiği-adalet-vergi bilinci-vatandaşlık açısından cinayettir .Nitekim,yakın zamanda Rumların da yoğun talebi ile TIKANDI.Beklenen de buydu.
Ve şimdilerde de “PATLAMAYA HAZIR BOMBA” haline geldi.İşlevini kısmen yitirdi ve AİHM’de davalar da başladı. Rumlar ve AIHM’de müzakere ve referandumun sonucunu bekliyor.
Çözüm halinde; tuttuğunuz malın değeri artacak ve aslında ödeyeceğiniz miktarda sadece başlangıçta malın artan değeridir .Üstelik bunu da uzun vadeli ödeyeceksiniz(gelirinize göre),yani artan serveti hemen cebininize koyacaksınız.
Ödemesini de uzun vadeli düşük faizle yapacaksınız. Ama yukarıda bahsettiğim gruptakiler; çözümle servet cebime girsin; malın değerini de başkaları ödesin diye bekliyor; aksi halde referandumda “hayır “ diyeceğim diyor.
Halbuki, ÇÖZÜM sayesinde; Kuzey Kıbrıs’ta bizim olmayan Rum özel mülklerini, çözümün getireceği GAYRI MENKUL DEĞER ARTIŞI sayesinde,ekonomik olarak güçlü bir iklimde ödeyeceğiz.Ve bu da aşağıdaki eşzamanlı 3 kaldıraçtan gelecek.
- Güney ile aramızdaki emlak makasının bize yaratacağı direkt değer artışı. Bileşik kaplar etkisi ve yansıması ile.Güney’de kira çarpanı 25;biz de ise 10 civarı.
- Çözümün hem Kuzeye, hem adaya getireceği ekonomik sinerji etkisi ile değer artışı
- Çözümle Rumların mülkiyette eline geçecek 10 milyar USD tahvilin Güney piyasasına ikinci bir kaldıraç olarak girmesi ile ilave yaşayacağımız emlak değer artışı(bileşik kaplar vs) ile ödeyeceğiz.
Özetle çözümde 3’lü “servet kaldıracı ” ile ; Property Board’un bize sunacağı uzun vadeli gelirimize göre düşük faizli finansmanla ödeme fırsatımız olacak.
Peki çözüm olmazsa nasıl ödeyeceğiz? İnanın çok ağır olacak ve taşımakta zorlanacağız ve bir çok KKTC vatandaşı belki de gayrı menkulunü yabancılara satacak.Çünkü, çözüm olmazsa,küçük piyasa içinde ve yetersiz dış taleple,zayıf ekonomik ortamda, bu değer artışları etkisi güçlü olmaksızın ödemek zorunda kalabiliriz.Muhtemelen de daha pahalı finansmanla öderiz.
Çözüm olmazsa,topuz zoruyla TMK’da şöyle bir değişiklik yapılacak. “ (i)Mecburen iade genişletilecek.(ii) Son kullanıcı ile malın gerçek sahibi arasında hesaplaşma olacak. (iii) Uzun vadeli finansman imkanı sunulmaya çalışılacak.”
Son tahlilde; referandumda mülkiyete bakarak karar verecek insanların alternatif maliyete de bakması ve çözümsüzlük halinde ne yapacağını düşünmesi lazım.Çünkü,sırf bu yüzden referandumda “ HAYIR” diyerek bu işten kurtulacağını zannedenler feci şekilde yanılıyorlar.
