Çözüm Olmadan Evimiz Temizlenmezmiş... - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cumartesi, Nisan 20, 2024
Köşe Yazarları

Çözüm Olmadan Evimiz Temizlenmezmiş…

Köş, MoreketMehmet Moreket

Taktım bu işe…

Benim gibi takanlar da var.


Ama aksini söyleyenlerde de bir ısrar, bir ısrar…

‘Evimizi tertipleyelim’ demek, çözüm karşıtı bir politika olurmuş.

Böyle diye diye, varolan durumun kalıcı olmasını sağlamadık mı biz..?

Ne kötümserlik, ne pasiflik, ne yetersizlik, ne kendine güvensizlik…

O zaman oturun oturduğunuz yerde, şikayet etmeyin hiç…

Yok, hem ‘biz evimizi temizleyemeyiz’ derler, hem de en çok eleştiren onlardır…

E nasıl olacak..?

Tarihte büyük değişimler, büyük çöküşlerin arkasından gelmez mi..?

İşte fırsat… En azından müzakerelerin bu defaki çöküşü, bir başlangıç olsun, ne olur..?

Yani kırk yıldır yapamadık diye hiç yapamayacağız demek değil ki…

Annan Planı’nı düşünün.

Herkes sokaklardaydı, ha oldu, ha oluyordu.

Yüzde 65 onay da verdi.

Olmadı. Peki ya sonra?

O değişim yanlıları nereye kayboldular..?

Çözümle bekledikleri değişimi kendileri yaratma adına ne yaptılar..?

HİÇ…

Ben en azından 2004 sonrasını kayıp yıllar olarak görürüm.

O istenç, o birliktelik, o kararlılık, saman alevi gibi söndü, karanlığımızla baş başa kalmadık mı?

Şu anda da KKTC’yi daha demokratik, daha yaşanabilir hale getirelim dediğinizde, “olmaz” dendi mi, sinirim tepeme çıkıyor…

Yahu kardeşim, nepotizm denen, iliklerimize işlemiş eş dost akraba kayırmacılığına, partizanlığa, devlet malını peşkeşlere son vermek için çözüm mü lazımdır..?

Biz kendi başımıa yapamıyor muyuz? Onu mu demek istiyorsunuz?
Demokrasimiz adam gibi işlesin deyince çözüm karşıtı mı olur insan..?

Ekonomideki kaçağa, kontrolsüz nüfus artışına son verelim dediğimizde, çözümden uzaklaşmış mı oluyoruz..?
Sağlık sistemi, eğitim sistemi düzelsin, kamu küçülsün, devlet adalet dağıtsın, gerçek bir sosyal hukuk devleti olsun deyince ayrılıkçı mı oluyoruz…

Taşocaklarının faaliyetlerini kontrol altına alacak, çevre, trafik konularında cezaları arttıracak, kadına şiddeti ciddi bir suç haline getirecek düzenlemeler statükoculuk mudur?
Vatandaşın parasının bekçisi Kooperatif’teki Kalkınma Bankası’ndaki uygulamalara son verecek iktidarlara kavuşmak için çözüm mü lazım..?
Tarladan zehiri illa ki AB mi gelip çıkartacak.

Vazgeçin artık. Ya farklı şeylerden konuşuyoruz, ya da “olmaz” diyenlerin niyetleri başka…

Benim evin temizliğinden anladığım bu…

Bu dediklerimi gerçekten yapacak iyi yönetimleri seçebilmek. Buna karar vermek.

Eğer buna da karşı çıkıyorlarsa, bizzat kendileri statüko sevicidirler, başka bir şey değil…

Birikim Özgür dün Erenköy bağlamında bir mesaj yazdı. Bir yerinde diyor ki; “Kıbrıs Türk halkının gelişerek varlığını sürdürebilmesi çabalarına dudak bükenler hatta bunu küçümseyenler, maalesef ama maalesef federal kültüre dayalı iki eşit toplumun ortaklığına değil, Kıbrıslı Türkleri eşit ortak olarak görmeyen ve federayonu farklı yorumlayan güneydeki milliyetçi anlayışa katkı sağlamış oluyor”…

İşte demek istediğim de bu…

_______________________________________________________________________________

YERİN KULAĞI VAR

BİZE SORDUN MU? 

Rum lider Anastasiadis, Kıbrıslı Türklere hitaben, “Birlikte yaratabileceğimizi anlayın. Garantilerin, Türkiye’nin müdahale hakkının, en kötüsü de Türk askerinin daimi askeri üs ve ilanihaye Kıbrıs’ta tümen bulundurmasını kabul edebileceğimizi kim iddia edebilir?” mesajı göndermiş. Hani keşke bize de sorsaydın, yalandan bile olsa fikrimizi alsaydın be gumbaro. Kusura bakma ama, kendin çalıp, kendin söylüyorsun. Kendi insanın bile artık sana inanmıyor…

GERÇEKTEN BLÖFMÜŞ:

Maraş’ın Türk kontrolünde açılacağı yönündeki ilk açıklamadan sonra bizimkilerden ses seda çıkmıyor demiştim. Niye seslerinin çıkmadığı anlaşılıyor. Aslında Maraş’ı açmak gibi bir niyetleri yokmuş, tek dertleri Maraş’ı koz olarak kullanıp, Ercan ve Mağusa limanlarının uluslararası trafiğe açılmasıymış. Hani becerirlerse alkışlarım ama, emin olun bunu da yüzlerine gözlerine bulaştıracaklar…

YİNE SALDIRACAKLAR:

Cumhurbaşkanı Akıncı, “iki devletli çözüm” sözlerinin ardından istifa etmesini isteyen bazı “ilerici”lere inat yine onları çok kızdıracak sözler sarf etti. Akıncı Erenköy Direniş törenlerinde yaptığı konuşmada, “KKTC bugün tanınmasa da bir varlık, bir vakadır, bir gerçekliktir. Bu varlığın kimse tarafından görmezden gelinmemesi gerekir” dedi ya, artık seyredin siz saldırmaları. Doğruyu söylemeyeceksin bu memlekette…

EVİN İÇİNİ, DIŞA AÇILARAK TEMİZLEMEK:

CTP Genel Başkanı Tufan Erhürman, içte yapılabilecek olanları, dışa açılarak yapmaktan söz ediyor. Yani Sarayönü’ne sıkışıp kalmadan. Fiona Mullen’in Cyprus Weekly’deki “AB’nin Kıbrıs Türklerine İlişkin Görevleri” makalesi de tam onun söylemek istediklerini ifade ediyor. Acaba CTP AB’ye yönelik, böyle somut talepler içeren bir politika mı geliştirecek? Bu toplum, daha doğrusu statüko rantçıları dışında kalanlar,  tüm partilerin iktidarlarını defalarca denedikten sonra, artık somut, elle tutulur politikalar bekliyor.

SÖZÜN BİTTİĞİ YER:

Yüzlerce işsiz gencimiz iş beklerken, siyasiler “göç etmek yerine KKTC’ye sahip çıkın” diye ahkam keserken, önce acilen vatandaş, bir kaç gün sonra da memur yapılan, UBP mitinglerinin çığırtkanı  Nazmi Pınar, bunun karşılığını, Antalya’ya “Turizm ve Tanıtma Memuru” olarak atanarak aldı. Hem de Bakanlar Kurulu kararı ile. Eh ne yapalım, bir dahaki sefere sıra sizin çocuklara da gelir inşallah. Çare yalakalık, yapabiliyorsanız, deneyin…

BELKİ SEÇİM KAMPANYALARI DA ÇAĞI YAKALAR: KKTC’nin tek seçim bölgesi olacağı önümüzdeki seçim için yasal düzenlemeler başladı. Yaklaşık 175 bin seçmen, tüm adaylara oy verebilecek. Yani tüm adaylar, adanın dört bir tarafından oy isteyecek. Belki vesile olur da şark tipi politikadan kurtuluruz. Hani o “bizim köye gelmedi” diye adam kesmeler, bölgecilikle vaadler, oy karşılığı menfaatler, on kişilik seçmene mitingler falan… Halkın tümüne ulaşacak, çağdaş seçim kampanyaları, feodal düzene de bir anlamda son verebilir. Bakalım kim eskiyi, kim yeniyi izleyecek…

_______________________________________________________________________________

ZİRVEDEKİLER

Fiona Mullen: Cyprus Weekly’de Fiona Mullen AB’nin Kıbrıslı Türklerle ilgili de görevleri olduğunu, Kıbrıs Türklerinin de AB vatandaşı olduklarını, vatandaşlık haklarının korunması gerektiğini yazmış. “Bir Filipinli eş AB vatandaşı olabiliyor ama bir Türk olamıyor” diyor… AB’nin görevini yapmasıyla, Kuzey Kıbrıs ekonomisinin güçlendirilmesinin, Kıbrıs Rumlarının çözümle ilgili endişelerini de gidereceğini, çevre kirlenmesinin önüne geçilebileceğini belirtmiş.  Mullen bizim düşünemediğimizi, talep etmediğimizi talep ediyor. Ne utanç verici değil mi? Biz sadece “ambargoları kaldırın” demekten başka bir şey bilmiyoruz. Bu da doğal olarak sonuç vermiyor…

_______________________________________________________________________________

DİPTEKİLER

Üsküdar’da Sabah Oldu: Yahu kardeşim ülke elden gidiyor ama biz hala kendimizle kavga ediyoruz. Görmüyor musunuz, tehlike adım adım geliyor. Bırakın artık bu kısır çekişmeleri, zaman kavga değil dayanışma, birlik olma zamanı. Kültürümüz, örf ve adetlerimiz bilinçli bir şekilde siliniyor. Alışık olmadığımız bir kültür ve adetler zorla dayatılmak isteniyor. Uyanın artık bu gaflet uyukusundan, yarın çok geç olabilir…

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar