Ocak Ayında, Cenevre’deki tarihi zirvede DANANIN KUYRUĞU KOPACAK.
Kıbrıs Sorununu artık, çeşitli gerekçelerle uzatmak mümkün değil.
1963 -1974 döneminde Rum toplumunun Türkler üzerinde uyguladığı BÖLÜCÜ POLİTİKA, 1974 tten sonra, Türkiye’nin adadaki varlığıyla, Rum Toplumu üzerinde BASKICI ve YAYILMACI bir politikaya dönüştü.
Artık her iki taraf da, sadece KENDİ İSTEDİKLERİNİ GERÇEKLEŞTİRMENİN mümkün olamayacaklarını anladıkları için, GÖRÜŞÜR GİBİ YAPMA pozisyonlarını devam ettiremeyecekler.
Ocak ayındaki CENEVRE ZİRVESİNDE artık son sözler söylenecek. Rum tarafı istemeden AL-VER sürecine girecek.
Ne Anastasiyadis ne de Akıncı’ın Cenevre’de son sözü söyleme hakları olacak.
Son sözü Garantör ülkeler söyleyecek.Garantör ülkelerin anlaşması durumunda da, oluşacak YENİ PLAN referanduma götürülecek.
Yeni Plan’ın arkasında, Türkiye ve Yunanistan’ın AÇIK DESTEĞİ OLACAKSA, bu Plan KABUL EDİLECEK.
Rum tarafından gelen bilgilere göre Garantör Ülkelerin Zirve gününe kadar izlenecek yol berraklaştı:
11 Ocak’a kadar kriterlerin oluşturulması, haritaların 11 Ocak’ta sunulması ile Toprak başlığının ve Dönüşümlü Başkanlık da dahil bütün meselelerin kapatılması hedeflenmektedir.
Cenevre görüşmeleri ne başlangıç ne de sondur. Devam edebilir ve eğer başarısızlığa uğrarsa herkes kendi sorumluluğunu üstlenmek zorunda kalacaktır.
Cenevre Zirvesine gitmeden önce gerek Anastasiyadis, gerekse Akıncı açıklamalarıyla pozisyon yaratmaya devam etmektedirler.
Anastasiadis, tarafların sunacağı iki haritanın tek harita haline gelmesi için “her bir devletçiğin alanı, göçmenlerin Kıbrıs Türk idaresinde geri dönüşü, Toprak ayarlamalarının düzenlenmesi, kişilerin yer değiştirmesi (taşınma), taşınma sırasında ortaya çıkacak sorunların göğüslenmesi” noktalarında anlaşma sağlanması gerektiğine dikkat çekti.
Anastasiadis Güzelyurt, Karpaz’ı vb.’yi kastederek devletlerden birinin veya diğerinin vatandaşlarını ayırt edecek statüye göre, Kıbrıs Türk idaresi altında olacak bölgelerle de alakalı önemli konular tartıştıklarını söyledi, bu noktada detaya girmedi.
Akıncı da, GARANTİLER konusunun 15 yıllık bir süreçten sonra, YENİDEN ELE ALINABİLECEĞİ bir formül önerdi.
BİRLEŞMİŞ MİLLETLER , Rum tarafının istediği Garantiler konusunun 5 yıllık sürenin sonunda kaldırılması konusunun erken, Türklerin 15 yıllık bir süreden sonra tartışılmasını ise geç bir süre olarak düşünmektedir.
Ara kesitin 10 yıllık bir süre sonrasında, Garantilerin tekrar ele alınması şeklinde bulunmasına Eide çalışmaktadır.
Netice’de Kıbrıs Sorunu için DENİZ BİTTİ.
Artık taraflar KARA’da nasıl ilerleyeceklerini Cenevre’de kabul etmek zorunda kalacaklardır.
Kıbrıs’lılar zaten tarihin hiçbir döneminde kendi kaderlerini tayin etmede BELİRLEYİCİ OLAMAMIŞLARDIR.
Milliyetçiliğin içinde bulunan, diğer ulusu ezme psikolojisi, YABANCILARIN BÖL VE YÖNET siyasetlerini uygulama zeminini daima yaratmıştır.
Bu yaratılan zeminde, artık söz söyleme gücü DIŞ GÜÇLERDEDİR.
Cenevre’de yaşanacak olan budur.
