“Bu Vatan Benim!” - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Perşembe, Nisan 25, 2024
Köşe Yazarları

“Bu Vatan Benim!”

Eşref ÇetinelEşref Çetinel

Dün, “447 yıldır bu adada Türk halkı olarak varız” dedimdi…

Fakat asıl büyük olay nedir bilir misiniz? Kıbrıs Türk halkı Rumlar gibi “Levantin” kırması, türlü çeşitli etnik kökenlilerden oluşan bir topluluk değildir. Bu gerçek adada iki toplumlu bir etkinlikle yapılan “gen taramalarından” öğrenildi ki Kuzey’deki halk, 1571’den sonra Türkiye’nin güneyinden kaydırılan “halis muhlis Türklerdir.” Güney için bunu söylemek çok zordur çünkü tüm Helen iddialarına karşılık “karmakarışık” çıktılar!


BUNLARI yazmayacaktım çünkü “ırkçığın daniskası” olacaktı!

Fakat insaf! Eğer sen iki asırdır Helen olduğun iddiasında “adayı Yunanistan’a bağlamak, Enosis’i gerçekleştirmek için mücadele eder ve bu yolda Türk halkının varlığını tehdit etmeye kadar vardırdığın savaşları patlatırsan, “yazarım da söylerim de ağam!”

YETMEZ: Bu ada en az Rum kadar benim de vatanımdır. Azınlık oluşum yahut Rum’un çoğunluk olması hiçbir şey ifade etmez! Eğer ben etnik kökenli Türk halkıysam BM tarafından kabul görmüş “self determinasyon” hakkım da vardır. Zaten o hakkı hem 1974’de hem de bizzat BM’lerin hazırladığı Annan planı referandumunda kullandım…

YANİ ben de bu adanın “efendisiyim, sahibiyim…” Ve tüm organlarıyla oluşturulup kurulmuş çok partili demokratik yapıya sahip bir devletim…

…İşte yine geldik zurnanın zırt deliğine! Yukarıda yazdıklarımı “Rum’a kabul ettirmekten” çoktan vaz geçtim. Önce bir ulusal konsensusta Kıbrıs Türk halkı olarak biz kabul edelim yeter!

OYSA ne yapıyoruz? Çözüm için Rum’dan icazet çıkması için peşinde koşturuyoruz! Ayıptır söylemesi adeta “çözüm olsun” diye yalvar yakar oluyoruz!

Kimdir ki bu Rum? Halâ Enosis peşinde koşturan, hâlâ Türk düşmanlığı ile bilenen, hâlâ hakkımı hukukumu çiğneyen, Ambargolarla hayat hakkımı elimden almaya çalışan değil midir?

Ha! Neymiş efendim? “Ekonomik yönden güçlenecekmişiz de Rum tarafını çözüm için peşimizden koşturtan taraf yapacakmışız!” Pöh pöhh! Bu sosyoekonomik koşullar altında nasıl kalkınacağız ki Güney arkamızda koşsun!

“Devlete sahip çıkacağız devlete!… Bu sorun ekonomiden çok artık siyasidir, siyaseten kazanmaktan başka çaremiz yoktur!”

 **********

MEĞER NE KOLAYMIŞ SORUNLARI ÇÖZMEK!

Galiba şair şöyle yakınıyordu şiirinde. “Sen alemi kör ve sağır mı zannediyorsun?…”

Maşallah! Hükümetimiz söylettiriyor bana bu lafı… Çünkü yıllardır sürüncemede kalmaktan kötürüm olmuş, artık yerinden kımıldayacak takati bile kalmamış sorunları bir günde şip şak hallediyor, şaşıp şaşıp kalıyorum! Ve “Ooo” diyorum! Nitekim “trafik sorununa bir el attı, oldu da bitti maşallah!” Ardından döviz vurgunu! Bir el de ona attı, “Ooo dedik ne kadar da kolaymış vurgunundan kurtulmak!…” Ama önce biz bu “trafik” olayına bakalım ve hatırlatalım!  

****

TRAFİK SORUNU! Bu ülkede yıllardır asıl sorunun artan nüfusla arabalara karşın, yolların, trafik işaretlerinin, ışıklandırmaların, özellikle yanlış yapılmış çemberlerin, kazalara davetiye çıkaran kavşakların vesaire… Yetersiz kaldığını söyleyip yazmayan, Sivil örgütler tarafından uyarıları yapılmayan ne kaldıydı ki?

Akıl yolu bir değil miydi? Eğer bu uyarı ve öneriler söz konusu olurken, artan arabalara uygun trafik tedbirleri alınsaydı bugün bu felaketler yaşanır mıydı?

Pekala şimdi “icat” edilen nedir ki Trafik için, bilmem kaçıncı kez “komite” oluşturuluyor ve bilmem kaçıncı kez sittin senedir önerilen tedbirler yine gündeme sokuluyor… Ve başına da bir zamanlar “yolların ışıklandırılması önemli değildir” diyen Amerikan patentli bir “uzman” yurttaş getiriliyor ki içiniz rahat olsun, artık trafik sorunu diye bir sorun kalmayacak!

Siz alemi kör ve sağır mı zannediyorsunuz?

Efendim “İsveç modeliymiş!” Önce o İsveç’in insanını düşünün! Sonra dönün KKTC’ye! Ve başlayın modeli oluşturan argümanları saymaya: “Denetim, mühendislik, eğitim, çok acil hizmetler…”

 O dediğiniz denetim için (zaten polisin büyük açığı var) en az 5 yüz polis daha isteniyor!

O denetimin birer parçası olan “kameralar” için de ayrıca bütçe!

O “mühendislik” dediğiniz olay da ya yol yapacaksınız ya trafiği felaket haline getiren çember ve yolları, kavşakları yeniden yıkıp yapacaksınız!

Ha eğitim mi? Hiç umut yok! Çünkü okullarda başladığında ben çiçeği burnunda genç bir öğretmendim. Sözde trafik eğitimiyle yetişen nesiller geleceğin “düzenini” sağlayacaklardı. Bir şeyi unuttuyduk ama. Burası İsveç değildi!

Kısaca dört partiden oluştuğu için bu hükümetin sesi öncesi ikili koalisyonlardan daha yüksek çıkıyor! Ama lütfen bize “tedbir” diye önümüze koyduklarınızın “yeni” oldukları söylemeyin gücümüze gidiyor, şairin şiirindeki gibi!

 

**********

KISACA TAKILDIĞIM: (ADAM OLACAĞIZ MAŞALLAH!)

“Dörtlü koalisyon hükümetimiz üç gün önce önce trafiği halletti! Daha hafta bitmeden bu kez de “döviz vurgununa” çare buldu! Meğer gayet basitmişler! “Bak efendi senin maaşın TL midir? Öyleyse döviz borçlanaman dövizle oynayamayan, yasak! Sonra öyle git on para vermeden araba ev satın al, yok! Önde en az 30-20 bin TL peşin ödeme yapacan ki kaç paralık adam olduğun belli olsun!

Vallahi hükümet hem bizi hizaya getirirken, hem disipline sokacak, hem de adam edecek!

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar