Bir mektubu okur gibi - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Perşembe, Nisan 25, 2024
Köşe Yazarları

Bir mektubu okur gibi

Ahmet OkanAhmet Okan

Eski günleri özler duruma gelmek belki de gelecekten umut kesmektir!

Umut kesmek demeyelim de, gelecek için beklentilerin pek kalmadığı bir zaman diyelim.


Böyle zamanlarda geçmiş dönemler daha çok düşünülür hale geliyor olsa gerek.

Bunu yaşlılığa bağlayanlar var ama öyle değil…

Her kuşak için geçerlidir eskiye yönelik özlem.

Hangi yüzyılda yaşanırsa yaşansın; herkes kendi döneminde eskinin arayışı içinde olmuştur.

Kim bilir Napolyon da, Sezar da bir gün oturdukları yerde gözleri ufka dalarken “Nerede o eski günler” demişler, eskiyi özlemle anmışlar, hatta çocukluk ve gençlik yıllarına dönmek istemişlerdir…

Kim istemedi ki hayatta?

Birçok roman yazarında eskiye özlem sıkça vurgulanmaktadır.

Hangi yüzyılda yazılmış olursa olsun.

18’inci yüzyılda yaşayan birinin eskiye duyduğu özlemle, 21’inci yüzyılda yaşayan birinin eskiye dair duyduğu özlem aynı duyguların parçasıdır.

Bu duygu, belki de gelip geçmekte olan bir hayatın geride nefessiz kalan ve bir daha yaşanmayacak olan parçalarına ait olan bir duygudur.

Güzel olan, sade olan, hilesiz ve yalansız olan yaşam parçacıklarına…

Ama sadece bu değil.

Bir sokak, bir ev, bir ağaç, bir bahçe, bir yel değirmeni yitip gitmişse, bunlar da.

Sadece bunlar da değil.

Arkadaşlıklar, dostluklar, aşklar ve sevdalar, kavgalar ve bayramlar yitip gitmişse bunlar da; bunlar da ve buna benzer şeyler de o eskiye özlemin bir parçası…

Çocuk Bahçesi’nde o eski salıncaklar yoksa özlemin bir parçasıdır; kanatsız bir kuş gibi hissetmek mümkündür kendinizi…

Günümüzde kimin liseli veya ilk gençlik yılları paha biçilmez anıları arasında yer almaz ki?

Pencereleri tahta çerçeveli yolcu arabalarında köyüne gidip gelmekte olanların anılarından silinebilir mi o yaşanan yıllar?

Bahçesinde bir yel değirmeni ve küçük taş bir havuzu olan evler, ya da geniş sündürmeler arasında içinde bin bir türlü çiçek yetiştirilen o Kıbrıs evleri geçmişe ait özlemin en büyük kesitini oluşturmaz mı, bunları yaşayan nesiller için?

Demek istediğim hayat böyle sürüp gider, yeni hayatlar eskilerin yerine geçe geçe.

Gün gelir belirli dönemleri yaşayan nesiller tamamen yok olunca, o anılar sadece kitaplarda, şarkılarda, fotoğraflarda, filmlerde kalır; araştırmacılara konu olur, kimi yaşanmışlıklar öyküleşir, roman olur.

O yaşanmışlıkların yerini başka yeni hayatlar alır ki onlar da eskiyecek ve bir gün ona nefes verenler de yerini başka nesillere bırakacaktır…

Kısacası bir hayattan bir hayata…

Böyle dönüyor dünya…

İnsanlar ölümlü.

Ama bir sokağı, bir mahalleyi, evleri, köprüleri, caddeleri, ağaçları ve insan eli ile yapılan ne varsa bunları korumak mümkün.

Olabildiğince.

Korumaya alınmış bir kentte o eski hayatlar canlıdır.

Etrafınıza bakınırken size gönderilmiş bir mektubu okur gibi olur insan…

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar