Bir garip "Masum Millet" - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cuma, Nisan 19, 2024
Köşe Yazarları

Bir garip “Masum Millet”

Mete Hatay bannerMete Hatay

Geçenlerde Dereboyu’nda arabamı sürerken, önümden “cıstık cıstık” diye müzik çalarak geçen lüks arabadan bir el çıktı ve elindeki pet şişeyi kaldırma doğru savurttu.

Çok sinirlenmiştim!


Durmadan korna çalarak onu caddenin yanına çekmeyi başardım.

Yakınına park edip açık pencereden ona, “Niye attın o pet şişeyi sokağa?” diye azarlar bir tonda seslendim.

İlk önce ne demek istediğimi anlamadı.

Sonra, “ne kızan be abi, sana düştü gailesi bu boktan memleketin?”

“Gelsin gerçek sahibi temizlesin” dedi ve penceresini kapattı.

Trafik tıkanmıştı, sürüp oradan ayrılmak zorunda kaldım.

 

Başka bir gün, araştırmacı bir dostumla bir devlet dairesine gitmiştik.

Orada bulmayı umduğum bazı verilere ihtiyacım vardı.

Eskiden müdür yardımcılığı yapmış ama uzun zamandır kendi kendini kızağa çekmiş orta yaşlı bir beyefendinin odasına gittik. Adam bizi görünce, bizim bir şey söylememize fırsat vermeden gözlüklerinin üzerinden bakarak şöyle dedi:

“Benden sakın bir şey istemeyin, ben bu uyduruk devlete beş guruşluk bile iş yapmam bilesiniz.” Biraz tartışmadan sonra arkadaşımın ısrarıyla odayı terk ettik.

Dostuma bu adamın orada kaç senedir bu şekilde oturduğunu sorduğumda,

“her halde yaklaşık on yıldır” cevabını aldım.

Zamanında terfi alamadığı için o dönemden beri etrafa ateş kusup duruyormuş.

Yani kendince sözde mağdurluğunun intikamını alıyormuş.

 

Bundan önceki başka olaylarda da hep bu sorumsuzluk halinin bazı saçma sapan özürlerle hep rasyonalize edildiğine şahit oldum. Bu tip “bana ne” halinin artık kültürümüzün bir parçası olduğuna inanmaya başlıyorum.

 

“Bu memleket artık bizim değil anasını satayım kirletin de korkmayın” tavrı gibi, falanca parti tarafından “haksızlığa” uğradığı iddiasıyla yıllardır hiç bir şey üretmeyen birçok memurla karşılaştım ve karşılaşmaktayım.

 

İstediği okula tayini çıkmadı diye ders vermekten kaçınan, verse de “keşke vermeseydi” dedirten insanlardan tutun da, zamanında ganimet dağıtımında komşusu kadar mal almadığı için tüm sisteme çomak sokan ve devamlı “şikayet” eden insanlara kadar etrafımız bu tip “mağdurlarla” doludur.

 

Yanlış anlamayın, tabii ki birçok farklı nedenden dolayı mağdur edilmiş insanlar vardır aramızda ama “mağdurluğu” meslek haline getirmiş bu kalabalığın içinde onlar da ne yazık ki kaynayıp gitmektedirler.

 

Yani kısaca bu tür tavırların artık içselleştirildiği ve siyasi partiler tarafından da oy uğruna görmezlikten gelindiği bir durumdayız.

 

Farklı farklı “mağdurların” farklı mağdurluk sebepleri vardır tabii. Ama genelde başarısızlığın ortak sebebi Kıbrıs sorunu olarak çıkar karşımıza. Bu tip iddiaların bazılarında doğruluk payı vardır fakat kendimizi de azcık sorgulamamız gerekmez mi artık? Bir yandan, Türkiye bizi “üretimden mahsus koparttı,” “Yavaş yavaş yok etmek istiyor” gibi söylemler, diğer yandan tüm “mağduriyetimizi” Rumların Ambargolarına ve Uluslararası topluma yoran bir söylem arasında kaldık: “Rumlar nefes bile almamızı istemezler” iddiasında olduğu gibi.

 

Sonuç olarak bu tür bakış açılarına göre memlekette hiç kimse, adeta dağ haline gelmiş bütün bu çöp yığınlarından, korkunç yapılaşmadan, delik deşik yollardan, devlet dairelerindeki hizmetten, taş ocaklarından, hastanelerin pisliğinden, dökülen okullardan velhasıl tüm bu olumsuzluklardan kesinlikle sorumlu değildir….

 

Galiba şimdi anlamaya başlıyorum niye 1930’lardaki liderlerimizden Con Rifat’ın sahibi olduğu gazetesine ısrarla “Masum Millet” ismini vermek istemesini.

 

Meğer ki biz taa o zamandan beri hep masummuşuz!!

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar