Sabahın ilk ışıkları sabırsızlanmakta,
Güne kavuşmak için
Aylardan Eylül,
Bahar neşesi kalmamış
Yeşiller alıp başını gitmiş
Çiçekler veda etmiş
Uzun patika bir yol da
Eylül sararmış…
Düşlerimi sarartan eylül
Bir Güz sabahında
Bir sıcak kahve
Birkaç çikolatalı kurabiye
Biraz sohbet
Acıları gizleyen küçük bir tebessüm
Gururumu bastıran birkaç yalan söz
Ağlamaya yüz tutmuş
İki çift göz
Hatıralarda kalan
Bir tutam sevgi
Gitmekle kalmak arasında sıkışan
Tutsak bir kalp
Çıkmazlarda sıkışan
Kadere sallanan
Birkaç küfür…
Ardından,
Alışılmamış sahte bir kahkaha
Muhabbetin tam ortasında…
Tüm yaşanmışlıkları gizlemiş
Sarı Eylül’e…
Yüreğim buram buram terlemekte
Birkaç eski hatıraya tutunmuş
Geceyi beklemekte.
Eylül’de geceler uzun olur
Bilmekte…
Sormadın ki derdimi
Ne diye?
Her Eylül’de
Çekip gitti boş yere
Küskün, kırgın bir çocuk gibi
Hayallerim sararmakta…
Her güz mevsiminde
Kalbim derinlerde
Kurumuş yapraklara su misali
Gözyaşlarım.
Sert rüzgarlar dağıtmıyor efkarımı
Avuçlarımda kırık umudun dalları.
Azıcık gelsen ya rüyalarıma
Azıcık kalsan
Azıcık dertleşsek
Azıcık okşasan sarı saçlarımı
Sonbahar misali
Solmuş tenimi…
Gel,
Öldür bütün zamanları…
Ellerimi bağla
Gözlerimi bağla
İstersen dokunma!
Otur yanımda
Acıtsa da vazgeçişlerin.
Hep gittiğin gibi
Yine git!
Belki gelirsin
Başka bir Eylül’de…
Bir tek ricam var senden
Sevdama dokunma!!!
Bana,
Senden kalan tek hatıra!
Bırak beni onunla.
Acılarımı,
Bir kadeh şarapta içeceğim bu gece
Zehir zembelek teninin kokusunda.
Bir Eylül akşamında,
Yeni balangıçlara
Hadi Sağlığına!…