Ben Senle Sana Rağmen Vedalaşırım! - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cuma, Nisan 19, 2024
Köşe Yazarları

Ben Senle Sana Rağmen Vedalaşırım!

Ece UsluDr. Ece Uslu

Araf yanından geçti Mavi’nin. Ta en dibinden, defalarca hem de… Bir, üç , beş değil günlerce, haftalarca geçti yanından. Ama bir kez bile yüzünü çevirip bakmadı. Görmedi onu. Ne çok isterdi halbuki Mavi, onunla göz göze gelmeyi. Son bir kez sarılıp hasret gidermeyi. İnsanca sonlandırılmamış bir şeyle insanca vedalaşmayı. Aksi halde tamamlanamazdı, kafasında onu kemiren soru işaretleri, konulmamış bir nokta ile debelenir dururdu. Şu anda olduğu gibi. Ne geçmiş ilişkisinin izlerinden, nedenlerinden, niçinlerinden kurtulabiliyor ne de yeni bir ilişkinin kollarına kendini bırakabiliyordu. Zihni hep geçmişi daha farklı nasıl oldurabileceği ile ilgili savaşıyor, kendinde hata arıyordu. Çünkü kendine bir açıklama dahi yapılmaya tenezzül edilmeden ‘Ben artık bu ilişkiden çekiliyorum.’ deyip çekilmişti Araf. Hem de birkaç gün önce aslında Mavi’yi ne denli çok sevdiğini söylerken, birkaç gün sonrasında hayatıma yeni birini alabilecek kadar nasıl bitmişti duyguları? Mavi’nin bunda payı ne olabilirdi.! Bunu bilmeden yeni birine bağlanmaktan korkuyordu. Çünkü bilmeden yapacağı bu şeyle bir hayal kırıklığına daha sürüklenebilirdi.

Nasıl insanca gelindi ise öyle gidilmesi gerektiğine inanırdı Mavi. Çoğu insanın aksine kendini olmayan biri gibi gösterip, foyası meydana çıkınca yıkıp gidenlerden değildi. Belki de hep bu nedenle yara alıyordu. Dümdüz olduğu için. Oyunun kurallarını bilmediği için. Sahiden ortada bir oyun olmasına gerek var mıydı? Oyun oynarken nasıl anda kalıp kendi olabilirdi ki insan? Tüm bu düşünceler içinde aylarca boğuşmuş çözüm alamadığı noktada bir psikiyatristin kapısını çalmıştı. ‘Evladım gibi sevdim.’ onu diyordu. Bir parçam gibi, teni evimdi, kokusu nefesim. Araf için kendisinin öyle hissetmediğini biliyor ama umursamıyordu. ‘Ben kendi sevgimden sorumluyum.’ diyordu.


Araf, ilişkiyi arafta bırakıp çoktan yeni bir sığınak bulmuştu bile. Alışkındı zincirleme ilişkilere. Bir başka sığınak bulmadan gidemiyordu zaten. Yalan vaatler ve boş sözlerle karşısındakini aslında dahil olmadığın bir ilişkiyi dolu dizgin yaşadığına inandırıyordu. Bu konuda çok tecrübeliydi. Aslında o denli yalnız, o denli onaya muhtaç, o denli dünya ile baş edemeyecek kadar güvensizdi ki, kendince böyle başa çıkmaya çalışıyordu hayatla; bir yalanı yaşayarak ve yaşatarak. Gerçeği görse de Araf’a kırgındı Mavi. Ama niyeti yeniden denemek olmadığından pek önemsemiyordu hayatında biri olmasını. O kişi de sadece Araf’ın yalnızlığını gideren bir piyondu sadece. Oyunun devam etmesini sağlayan bir piyon. Ailesi, çevresi o meşhur elalemin onayını alabilmesi için elini tuttuğu piyonlardan sadece biri idi…

Mavi için önemli olan vedalaşabilmekti. Çünkü Mavi arafta kalmayı değil hayatla temas ederek yaşamayı seçmişti. Ve bir gün olan oldu. Tesadüfi bir karşılaşma ve duygularından kaçmak için gaza basıp giden Araf. Öylesine paniklemişti ki az kalsın Mavi’yi ezip geçiyordu… Gerçekten kaçabilmiş miydi gaza basarak? Kurulan hayallerden, sağlıklı bitirilmemiş bir ilişkinin izlerinden, bastırdığı duygularından, geçmişin utancından gerçekten kaçabilir miydi? Yoksa, akşamında yine kendini sahte sevgilerle, alkolle, dünyevi zevklerle uyuşturup ertesi gün hayatına hiçbir şey olmamış gibi devam mı edecekti?

Olumsuz duygularla baş edemediği için zincirleme ilişkiler yaşayan, bir ilişkiyi bitirmenin sorumluluğunu dahi alamadığı için yalanların ardına saklanıp kaçan, onaylanma ihtiyacı nedeni ile sevgisine sahip çıkamayan Araf’lar olmuştur bir çoğunuzun hayatında. Bugün onlardan söz etmek istedim. Issız Adam’ın unutulmaz sahnesini hatırlarsınız. Hani ‘Bazen bir saç tokası darma duman eder sizi’ diye devam eden. Araf’lar duygularından kaçarak buna zemin hazırlıyorlar, peki ya Mavi’ler? Onlar niye hala orada takılıp kalıyorlar. Niye Araf’ların kendi değersizliklerini satın alıp, normal bir davranış bekliyorlar? Bir insana yapılabilecek en büyük kötülüktür vedalaşmadan gitmek. Çünkü insan zihni hep tamamlanmayanı hatırlar. Onu tamamlamaya çalışır. Mavi’nin temelde yaşadığı da buydu aslında….

İlişkiler başlarlar ve artık doyum sağlamadığı, yetmediği, daha çok stres unsuru olduğu, uyuşulmadığı, sahip çıkılmadığı noktalarda biterler. Bittiği noktada herkes hayatına kaldığı yerden devam etmeye, hayata bir yerden tutunmaya çalışır. Ama gözlemlediğim pek çok ilişkide yeni insanlarla bir yola girilse de geçmişin daha özel kalmaya devam ettiği, geçmişe özlemin hiç bitmediği. Bazılarının yürekte iz bırakmaya devam ettiği. Kimi zaman aşk oluyor bunun nedeni, kimi zaman hırs, kimi zaman reddedilişin verdiği değersizlik hissi, kimi zaman da yaşanması mümkün olmayan hayaller. Kimilerine her zaman yürekte yer verilir nedensiz demiş ya şair. O yürekte yer verilmeyi hak edecek olsa idi yanınızda olurdu diyorum ben de. O nedenle yaşanamamışın cazibesine kapılmaktansa zor anınızda kim yanınızda ona bakın… Onun vedalaşmasını beklemek yerine, sizi vedalaşmadan orta yerde bırakıp gidebilecek bu insanı hayatınızda ne kadar isterdiniz diye kendinize sorarak tamamlanmayanı siz tamamlayın.

 

Not: Yukarıda sözü geçen kişiler ve kurgunun gerçek kişilerle ilgisi yoktur.

Tepki göster
Bayıldım
2
Bayıldım
Huzurlu
1
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar